Arama

Üzgünüz, Aradığınız Sonuç Bulunamadı

Aramanızla eşleşen herhangi bir sonuç bulunamadı, lütfen arama terimlerinizi değiştirerek tekrar deneyiniz.

AORT Cerrahisi: Anevrizmalar ve Ameliyatlar

image



Aort cerrahisi, kalpten çıkan ve kanı tüm vücuda taşımaya yarayan aort damarının rahatsızlıklarında ve işlev bozukluklarında yapılan ameliyatlardır. Bu ameliyatlar, en sık olarak, aort damarının anevrizmaları (aort damarının genişleyip balonlaşması) durumunda yapılır. Ameliyat gerektirecek diğer bazı önemli durumlar ise aort koarktasyonu (aort damarı daralması) ve aort diseksiyonu (aort damarının yırtılması) hastalıklarıdır. Aort damarı sorunlarında, cerrahi işlemler ile aort damarının hastalıklı kısmı çıkarılır ve yerine yapay damarlar yerleştirilir.

Aort Damarı Nedir?

Aort, vücudun en büyük ana atardamarıdır. Tıpta aorta olarak da adlandırılan bu damar kalpten çıkan ve adeta bir ağacın dallarına benzeyen bir arter ağıdır. Aort damarı, kalpten gelen temiz kanın bütün vücuda dağıtılmasını sağlar ve yaklaşık olarak 3-3,5 cm çapındadır. Bu çap oranı, karın bölgesine doğru ilerledikçe küçülür. Aort damarı yoluyla başta kalp olmak üzere; baş, gövde, kollar, bacaklar ve vücudun tamamına temiz kan pompalanır. Aort damarının içinde akciğerlerden gelen oksijen bakımından zengin kan bulunur. Böylece oksijen bakımından zengin kan, hücrelere ulaşarak vücuttaki doku ve organların işlevlerini yerine getirmesini sağlar. Aort damarı bulunduğu bölgeye göre farklı isimler alır. Göğüs kafesindeki kısmına torasik aorta, gövdenin daha aşağısında karın boşluğunda kalan kısımlarına ise abdominal aorta denir. 

Aort anevrizması ise atardamarların duvarının anormal şekilde balonlaşması durumudur. Anevrizmaların oluşma nedeni ise birçok faktöre bağlı olabilir ve kişiden kişiye farklılık gösterebilir. Aort anevrizması çoğunlukla, genetik yatkınlıklıkların sonucu olarak ortaya çıkar. Bir diğer anevrizma nedeni ise damar sertleşmesi olarak bilinen rahatsızlıktır. Aşırı sigara kullanımı da yine aort anevrizmasına sebep olan başka bir faktördür. Anevrizmaya sebep olan balonlaşma, oluştuğu yere göre farklı isimler kullanılarak adlandırılır. Bu anevrizmalardan göğüs boşluğunda yer alanlar; torasik aort anevrizması, karın boşluğundakiler ise abdominal aort anevrizması olarak isimlendirilir. Aort anevrizmaları, aort damarı yırtılmadığı takdirde belirgin bir semptom göstermeyebilir. Bazen rutin kontrollerde veya başka şikâyetler nedeniyle yapılan tetkiklerde tesadüfen belirlenir.

 Aort anevrizmasının genel olarak görülen bazı belirtileri ise şunlardır:
  • Kan basıncı yükselmesi
  • Kolesterol değerlerinin artması
  • Göğüste ağrı ve hassasiyet
  • Sırt, boyun ve çene ağrısı
  • Nefes darlığı
  • Öksürük ve ses kısıklığı
  • Yutkunma zorluğu

Aort Damarının İşlevleri

Aort damarının en temel işlevi, yaşam için gerekli kanı kalpten alıp vücudun tamamına dağılmasından sorumlu ana atar damar olmasıdır. Aort damarı, oldukça esnek, dayanıklı, güçlü bir yapıdadır ve sağlıklı bir kişide uzun yıllar boyunca sorunsuz bir şekilde işlevini yürütür. Aortun esnek yapısı, kandaki yüksek basınç seviyelerine dayanıklı olmasını sağlar. Bir travma veya kaza anında yüksek basınçta kan pompalamak zorunda kalsa dahi, adeta plastik bir balon gibi genleşip tekrar eski halini alabilir. Aort damarını sağlıklı tutmak ve damarın işlevlerini doğru bir şekilde yerine getirebilmesi için dikkat edilmesi gereken bazı hususlar vardır. Aort damar hastalıkları riskini azaltacak ve aortun genel sağlığını koruyacak bazı öneriler ise aşağıdaki gibidir:

  • Sağlıklı Beslenmek: Kolesterol, vücutta doğal olarak bulunur; ancak yükselmesi kalp damarlarının daralmasına ve tıkanmasına sebep olabilir. Kolesterol ve diğer kan parametrelerini kontrol altında tutmak ve genel kalp sağlığını korumak için beslenme programına; kepekli tahıllar, baklagiller, lifli gıdalar, taze sebze-meyveleri ve çeşitli omega-3 kaynaklarını eklemek faydalı olabilir.
  • Sigarayı Bırakmak: Sigara içen kişilerde aort anevrizmalarının görülme olasılığı, hiç sigara içmeyenlere göre daha fazladır. Bu sebeple sigarayı bırakmak, aort damarı ve diğer kalp hastalıklarının görülme riskini aza indirebilir.
  • Tansiyonu Kontrol Altında Tutmak: Yapılan bir araştırma, yüksek tansiyonun aort anevrizmalarını yüksek oranda artırdığını bildirmiştir. Bu sebeple yüksek tansiyonu kontrol altında tutmak önemlidir. Bunun için doktor önerisiyle kullanılan ilaçların dışında tuz ve alkol tüketimini sınırlandırmak, düzenli spor yapmak ve stresi azaltmak da tansiyonu kontrol etmeye yarayabilir.
  • Ağır Kaldırmamak: Ağır kaldırmak, aort damarlarına baskı yapıp zorlayabilir. Bu sebeple, damarlara baskı uygulayan ağır kaldırma işlerinden kaçınmak gerekir.
  • Kilo Kontrolu Sağlamak: Fazla kilo, damar yapısını bozabilir ve tansiyon sorunu oluşturabilir. Bu durumda da anevrizmaların görülme riski artabilir. Bu sebeple kilo kontrolu sağlamak ve düzenli egzersiz yapmak, bu riskin azalmasında fayda sağlayabilir.

Aort Cerrahisi

Aort cerrahisi, aort damarının genişleyip balonlaşması durumunda yapılan cerrahi müdahaleleri kapsar. Bu cerrahi yöntemin temel hedefi; hastalıklı damar yerine suni damar konulmasıdır. Bu yöntemle hastanın hayati fonksiyonlarına devam etmesi sağlanır. Aort ameliyatları; genellikle zor, uzun süren ve komplike olabilen ameliyatlardır. Ancak son yıllarda teknolojinin gelişmesiyle birlikte, endovasküler stent denilen yöntemle kasıktan veya başka bir damardan girilerek, balonlaşan damar onarılır. Bu yöntemle yapılan ameliyatın başarı şansı yükselir ve olası ameliyat riskleri azalabilir. Aort ameliyatları sayesinde, hastalar aort damarlarının yırtılmasından ve ölüm riskinden korunmuş olurlar. 

Aort damarının hastalanmasına yol açan ve aort damarı ameliyatını gerektirecek bazı olumsuz faktörler bulunur. Bu faktörler sebebiyle aort duvarı zayıflar ve bazı anevrizmalar oluşur. Bu durumda aort damarı, işlevini yerine getiremez hal alabilir ve kişilerde hayati risk oluşturabilir.

Aort damarının işlevini bozan bazı durumlar ise şöyledir: 
  • Genetik Yatkınlıklar: Genetik yatkınlıklara bağlı aort damarı hastalıkları, aile üyelerinde aort rahatsızlıkları olan kişilerde genç yaşlarda görülmeye başlanabilir.
  • Kalp Hastalıkları: Aort anevrizmaları ve diğer aort damarı hastalıklarına, mevcut kalp hastalığı olan kişilerde daha sık rastlanabilir. Bu hastalıklardan en çok sebep olan ise damar sertleşmesi olarak da bilinen ateroskleroz hastalığıdır.
  • Enfeksiyonlar: Bazı enfeksiyonlar aort damarlarının işlevini bozarak, arter duvarlarını zedeleyebilir. Bu enfeksiyonlar genellikle sifiliz ve salmonella enfeksiyonlarını içerir.
  • Bazı Kalıtsal Hastalıklar: Doğuştan gelen kalıtsal hastalıklardan bazıları, aort damarı hastalıklarına yol açabilir. Bu kalıtsal hastalıklara; marfan sendromu, loeys-dietz sendromu, turner sendromu ve ehlers-danlos sendromu örnek olarak verilebilir.
  • İleri Yaş: Aort damarında olan hastalıklar çoğunlukla, 60-70 yaş gibi ileri yaşlarda daha çok gelişebilir.

Aort Cerrahisinde Tedavi Edilen Hastalıklar

 Aort damarı, yapısı gereği güçlü ve dayanıklı olsa da bazı genetik durumlarda zayıflar ve hastalanır. Aort damarı hastalıkları, bulunduğu yere göre farklı şekillerde adlandırılır ve farklı belirtiler verebilir. Aort cerrahisinde tedavi edilen hastalıklar ise şöyledir:

Torasik Aort Anevrizması

Torasik aort anevrizması, göğüs boşluğunda meydana gelen anevrizmadır. Bu duruma genetik bağ dokusu rahatsızlıkları sebep olabileceği gibi, yüksek tansiyon ve ani gelişen travmalar sonucu da olabilir. Torasik aort anevrizmasının bazı belirtileri ise şöyledir:

  • Göğüste ve sırtın üst kısmında keskin bir ağrı
  • Nefes alıp vermede zorluk
  • Yutkunma zorluğu
  • Baş dönmesi veya bayılma


Abdominal Aort Anevrizması

Abdominal aort anevrizması, göğsün altında karın boşluğunda meydana gelir. Daha çok, 65 yaş üstü erkek hastalarda görülür. Damar sertliği hastalığı da bu durumun görülmesine sebep olabilir. Ancak, ani yaralanmalar veya bazı enfeksiyonlar sonucu da gelişebilir. Görülen belirtiler çok net fark edilmemekle birlikte genellikle şu şekilde olur:

  • Sırtta ve gövdenin yan taraflarında ağrı
  • Kalça ve kasıkta ağrı
  • Bacaklarda ağrı


Aort Diseksiyonu

Aort yırtılması olarak da adlandırılan bu durum, aort damarı katmanları arasından kan sızması ile kendini belli eder. Bu durumun en net belirtisi ise kalp krizini andıran ve bıçak saplanır gibi hissettiren bir göğüs ağrısıdır. Ağrı, göğüs kemiğinin altında başlar ve daha sonra sırta, kürek kemiklerine, boyna, kollara yayılabilir. Aort diseksiyonu, yaşamı tehdit eden acil müdahale gerektiren bir durumdur.

Aort Cerrahisinde Tedavi Yöntemleri

Aort cerrahisi alanında kullanılan temel tedavi yöntemi ameliyattır. Ancak bazı durumlarda doktorlar, ameliyattan önce ilaç tedavisi de uygulayabilirler. İlaç tedavileri, çoğunlukla küçük anevrizmaları olan hastalar için uygulanır. Aort damarı ameliyatları genellikle, açık ameliyat ve endovasküler onarımdır. Bu yöntemlerin prosedürleri ise şöyledir:

  • Açık Ameliyat: Açık ameliyat, aort anevrizmalarını tedavi eden en etkili yöntemdir. Ameliyatı yapan cerrah, işlevi bozulmuş aort damarını alıp, yerine yapay bir damar (suni greft) koyar. Aort damarı ameliyatı, genel anestezi altında uygulanır ve operasyon 2 ila 6 saat arasında sürebilir. Ameliyattan sonra hasta, yaklaşık olarak 1 hafta hastanede kalabilir ve daha sonra taburcu edilir. Hastanın normal yaşamına dönmesi ise ortalama 1 ayı bulabilir. Ameliyattan sonra doktor, bazı ilaç tedavilerine başlayabilir. Bunlar genellikle kan sulandırıcı ve idrar söktürücü ilaçlardır. İyileşme döneminde göğüs ağrısı ve nefes alırken zorlanma olabilir. Ancak tüm semptomlar, komplikasyon gelişimi olmazsa, sıklıkla operasyonda 1-3 ay sonra geçer.
  • Endovasküler Onarım: Endovasküler onarım, zayıflamış aort damarına destek tedavisidir. Cerrah, stent greft adı verilen protezi çok ince bir tüp veya katater ile aort damarına yerleştirir. Bu işlem, aort damarının işlevini yerine getirmesine yardımcı olur; ancak her anevrizmada uygulanmaz. Endovasküler onarım, hastanın durumuna göre genel anestezi veya lokal anestezi altında yapılabilir. Hastalar genellikle 1-2 gün hastanede kalırlar. Tamamen iyileşme ise 4-6 haftayı bulabilir.

Sizin de kalp damar hastalıklarına genetik yatkınlığınız varsa veya bazı belirtiler yaşıyorsanız bir sağlık kuruluşuna başvurup, gerekli tıbbi değerlendirmeleri yaptırabilirsiniz.

Bu Makale Size Yardımcı Oldu mu?
Bu Makale Size Yardımcı Oldu mu?
İletişim Formu
Yukarı Kaydır
loading