Yaşamın en önemli mucizelerinden biri gebelik ve doğumdur. Gebelik fizyolojik ve biyokimyasal özellikleri bakımından oldukça karmaşık ve özel bir olay olduğu kadar; anne adayı ve bebek sağlığı açısından da bir o kadar dikkat edilmesi gereken önemli bir durumdur. Hamileliğin erken dönemde fark edilmesi ve tanısının konulması; sonrasında yapılacak yaşam tarzı değişiklikleri, sağlık uygulamaları ve rahatsızlıklar açısından değerli ve gereklidir.
Hamilelik Nasıl Gelişir?
Kadınların hormon sistemi fizyolojik olarak, üreme sisteminin temel organlarından yumurtalıkta yer alan yumurta hücrelerinin olgunlaşması ve üreme sistemine ulaştırılması üzerine döngüsel bir yapıya sahiptir. Adet döngüsü adı verilen bu olaylar zinciri; belirli hormonların etkisiyle yumurtanın döllenme için elverişli hale getirilmesi ve yumurtalıktan rahim kanalına atılmasını tetikler.
Yumurtanın rahim kanalında olduğu bu dönem boyunca; spermlerin yumurtaya ulaşamadığı durumlarda çeşitli hormonal mekanizmalar sayesinde adet kanaması başlatılır ve yumurta vücuttan atılır. Ancak sperm ile yumurtanın rahim kanalında bir araya gelmesi ve döllenmenin gerçekleşmesi sonucu, yeni doğacak bebeğin ilk hücre taslağı “zigot” hücresi bölünerek çoğalmaya başlar.
Zamanla vücut taslağı olarak kabul edilen ileri safhalarda rahim duvarına tutunur ve gelişimini sürdürür (embriyo). Bu yeni hücresel yapının varlığında hormon düzeylerindeki dengeler değişir ve adet kanaması tetiklenmeden fizyolojik süreç devam ettirilir. Adet kanamasının geciktiği bu sürece gebelik adı verilir.
Sağlıklı kişilerde gebelik süreci ortalama 37 ila 42 haftalık bir zamanı (ortalama 40 hafta) kapsar. Bu bakımdan 37 haftanın öncesinde gerçekleşen doğumlarda prematüriteden söz edilirken; 42 haftayı aşan hamileliklerde postmatürite durumu söz konusudur.
Bebeğin rahim içindeki gelişimi devam ettikçe; anne vücudunda da önemli değişimler yaşanır. Yine hormon dengesindeki değişimler farklı klinik belirtilerle kendini gösterir. Bu bakımdan gebelik sadece adet gecikmesi ile tanınmak yerine; çeşitli semptomların varlığında da önceden tanınabilir.
Hamilelik Belirtileri Nelerdir?
Gebelik süreci kadınlarda hem üreme sistemine ait fizyolojik döngüleri değiştirirken; hem de vücutta çeşitli düzeylerde farklılaşmaları başlatır. Bununla birlikte, benzer belirtiler farklı sağlık koşulları veya hastalıkların seyrinde ortaya çıkabildiğinden, semptomları “hamileliğin kesin belirtileri” olarak değerlendirmek zordur.
Bu bakımdan aşağıdaki hususların varlığında hamilelik şüphesi söz konusudur:-
Adet kanamasında gecikme
Hamilelikte en erken görülen ve en sık karşılaşılan semptom planlanan adet kanamasının gerçekleşmemesidir. Düzenli adet kanama döngüsüne sahip kadınlarda, özellikle belirli bir doğum kontrol yönteminden yararlanılmıyorsa, adet kanamasının gecikmesi gebelik belirtisi olabilir.
Bununla birlikte, her adet kanamasındaki gecikme gebelik anlamına gelmez. Adet kanama döngüsündeki düzensizlikler, anovülasyon veya farklı kadın hastalıkları nedeniyle adet kanamasında gecikmeler yaşanabilir. Bu nedenle adet kanamasında gecikme yaşayan kişilerin, gebelik yönünden tanısal testlere başvurması yararlı olabilir. -
Kilo artışı
Gebeliğin ilk aylarında anne adayının vücut ağırlığında yaklaşık birkaç kiloluk artış görülebilir. Gebeliğin ikinci trimester dönemi ile birlikte (3. aydan sonra) kilo artışı daha belirgin olarak izlenir. -
Meme dokusunda değişiklikler
Gebelikle birlikte hormon sisteminde yaşanan farklılaşmalar, kadın vücudunda etkisini önemli ölçüde hissettirir. Meme dokusu hormon düzeylerinden en çok etkilenen dokuların başında gelir. Bu doğrultuda, gebeliğin erken döneminde meme dokusunda şişlik, hassasiyet, ağrı gibi şikayetlerin yanında memenin ağır ve dolu hissedilmesi, meme ucu renginde koyulaşma, meme ucu alanında genişleme ve hassaslaşma gibi belirtiler ortaya çıkabilir. -
Cilt değişiklikleri
Gebelikle birlikte androjen türevi hormonların düzeyi de artış gösterebilir. Bununla alakalı olarak cilt daha yağlı, gözenekli bir hal alır ve akne gelişimi görülebilir. Gebelik aknesi; hamilelikteki hormon seviyeleri ile ilişkili olduğundan geçici özelliktedir ve doğumla birlikte geriler. -
Sindirim sistemi problemleri
Hamileliğin ilk trimesterında (ilk üç ay) sindirim sistemi ile ilgili şikayetlerle sık karşılaşılır. Bunun nedeni, gebelikle birlikte kan düzeyleri yükselen eşey hormonlarıdır. Bu bakımdan özellikle sabahları bulantı – kusma şikayeti, uzun süreli kabızlık veya ishal atakları şeklinde sindirim alışkanlıklarında değişimler görülebilir. Benzer şekilde gebelikte sıklığı artan psikolojik stres ve yanlış beslenme alışkanlıkları da sindirim sistemi problemlerini tetikleyebilir. -
Depresyon
Gebelik geçiren her 100 kadının 14 ila 23’ünde hamilelikle ilişkili depresyonun ortaya çıktığı belirlenmiştir. Gebelikteki hormonal değişimlerin de katkısıyla, anne adayının duygu durumu daha kırılgan bir hal alır ve hızlı değişimler geçirebilir. Bunun sonucunda gebelerde duygusal çökkünlük, anksiyete veya depresyon daha sık görülür. -
Baş ağrısı
Hamilelikle birlikte vücutta kan miktarı ve kan sıvısında artış, kan basıncını yükselterek baş ağrısı ile kendini gösterebilir. Erken gebelik döneminde baş ağrısı sık karşılaşılan belirtiler arasındadır. -
Göğüste yanma
Değişen hormon seviyeleri ile birlikte, mide ile yemek borusunun birbirinden ayrılmasını sağlayan bariyer dokuları gevşer ve mide içeriği yemek borusuna daha kolay kaçar hale gelir. Bunun sonucunda mide reflüsü ve buna bağlı yanma şikayeti sık görülür. -
Bel, kalça ve karın ağrıları
Gebelikle birlikte vücut ağırlığının artması, ağırlık merkezinin öne doğru yer değiştirmesi ve buna bağlı omurgaya binen yükün artması gibi durumlar nedeniyle bel ağrıları sık görülen problemlerdendir. Yine gebeliğin son dönemlerinde fazla olmak üzere, binen yüke bağlı kalça ağrıları yaygınlıkla görülebilir. Bunun dışında, adet döngüsündeki benzer şekilde rahim kaslarında kısa süreli kasılmalar hissedilebilir ve karın ağrısı olarak klinik tabloya yansıyabilir. Eğer karın ağrısı ile birlikte vajinal kanama şikayeti söz konusu ise; düşük veya dış gebelik gibi hamilelik problemleri açısından hastanın değerlendirilmesi gerekir. -
İnsomnia
Gebelikle birlikte yaşanan duygusal stres, ağrı şikayetleri ve fiziksel olarak rahatsızlık hissi, hastalarda uykusuzluk gibi uyku problemleri olarak kendini gösterebilir. -
Anemi
Anne adayının kan miktarındaki artış göreceli olarak kırmızı kan hücrelerinin oranını azaltır ve fonksiyonel bir anemiye neden olur. Anemi ise hastada ciltte solukluk, halsizlik-yorgunluk ve efor sonrası nefes darlığı gibi belirtilerle kendini gösterebilir.
Hamilelik Teşhisi Nasıl Konur?
Yukarıda ifade edilen çeşitli klinik belirtilere sahip kadınlarda gebelik teşhisinin konulabilmesi için çeşitli testlerden yararlanılır. Bu bağlamda sağlık kuruluşlarında hamilelik tanısına yönelik en yaygın kullanılan test kanda ölçülen beta-human koryogonadotropik hormon (beta-hCG) testidir. Beta-hCG hormonu belirli sağlık sorunlarının yanında sadece bebeğe ait hücre taslağının gelişimi esnasında üretildiğinden, farklı bir sağlık sorununun şüphelenilmediği ve kan düzeyinin yüksek bulunduğu kadınlarda gebeliğe işaret eder. Bu kan testiyle gebelik ilk 7-12 güne kadar erken gebelikleri tespit edebilir.
Bununla birlikte, bazı kadın hastalıklarında veya hormonal rahatsızlıklarda beta-hCG hormon seviyesinin yükselebileceği ve klinik tabloyla birlikte bu durumun da mutlaka değerlendirilmesi gerektiği unutulmamalıdır. Yine dış gebelik veya molar gebelik gibi sağlıklı olmayan hamilelik durumlarında da beta-hCG değeri yüksek bulunur. Bu nedenle, beta-hCG değeri yüksek tespit edilen kadınlarda, sağlıklı bir gebeliğin varlığını tespit etmek için, ultrasonografik testle sonucun teyit edilmesi gerekir.
Ultrason incelemesinde rahim içinde gebelik kesesinin belirlenmesi gebelik tanısını koydurur. Yine bu inceleme esnasında bebeğe ait hücre taslağının durumuna göre gebeliğin tahmini zamanı belirlenebilir ve gerekli ileri tetkikler planlanabilir.
Bunların yanında hastane şartlarında veya kişilerin evde kendilerinin uygulayabildiği idrardan gebelik testleri de mevcuttur. Çubuk benzeri ekipmanlar yardımıyla idrardaki beta-hCG düzeyinin ölçülmesi esasına dayanan test, kan testine göre daha az güvenilirdir ve 2 haftaya kadar erken gebelikleri belirleyebilir. Pozitif test sonrası gebelik tanısının diğer tetkiklerle teyit edilmesi şarttır.