Günümüze kadar yapılan bilimsel çalışmalara göre dünya üzerinde insanlarda en çok can kaybına yol açan sağlık sorunu kalp - damar problemlerinden kaynaklanır. Günlük yaşam alışkanlıklarında yanlış ve dengesiz beslenme, hareketsiz hayat tarzı ve sigara kullanımı gibi etkenlerin yaygınlaşması kalp ile ilgili hastalıkların görülme sıklığını ve şiddetini arttırmıştır. Bu doğrultuda, klinikte en sık karşılaşılan kalp-damar problemlerine genel olarak koroner arter hastalığı adı verilir.
Koroner Arter Hastalığı Nedir?
Kalp fizyolojik fonksiyonu bakımından tüm vücuda kan dolaşımı desteğini sağlamakla sorumlu organdır. Bu bakımdan atım ve gevşeme dönemleri boyunca kendi dokuları dahil olmak üzere tüm dokulara ulaşan kan damarlarına yeterli miktar ve basınçta kanın ulaşmasını sağlar. Kalbin vücudun temel atardamarı olan aorta kanı pompalaması esnasında, kendi kalp kası ve diğer dokularına kan dolaşımını sağlamak üzere, kalbin sağ ve solunda yer alan koroner atardamarlar görev alır.
Koroner arter hastalığı, koroner atardamarların çeşitli nedenlerle tıkanması veya kalp dokularının bu damarlar üzerinden dolaşımının sağlanmasında aksaklıklar yaşanmasına bağlı olarak, özellikle kalp kası dokusunun görevini yerine getirememesi ve doku hasarına uğraması durumudur. Bu bakımdan kalp dolaşımındaki yetersizliğin derecesine bağlı olarak farklı şiddet ve kliniklerde hastalık tabloları ortaya çıkabilir. Tüm bu hastalık tablolarının ortak adı koroner arter hastalığıdır.
- Stabil Anjina pektoris; kalp kaynaklı (kardiyak) göğüs ağrısının gelişmesi durumunda ortaya çıkan klinik tabloya verilen genel addır. Stabil anjina pektoriste; kalp kaynaklı klinik belirtiler 5 dakikadan uzun sürmeyecek şekilde kısa sürelidir, istirahatle kısa sürede geriler ve ilaçlarla kontrol altına alınabilir.
- Stabil olmayan (anstabil) anjina pektoris: Klinik belirtilerin 5 ila 30 dakika arasında daha uzun sürebildiği, daha şiddetli göğüs ağrısı gibi belirtilerin yer aldığı, istirahat veya ilaç kullanımı ile belirtilerin kontrol altına alınmasının zorlaştığı durumda stabil olmayan anjina pektoristen söz edilir
- Myokard enfarktüsü: Anjina tipinde göğüs ağrısı belirtilerinin 30 dakikadan uzun sürdüğü ve kalp dokularında dolaşım yetersizliğine bağlı doku hasarının geliştiği durumda myokard enfarktüsünden söz edilir. Myokard; kalp kası dokusuna verilen ad iken; enfarktüs kan dolaşımı ile birlikte sağlanan oksijen desteğinin yetersizliğine bağlı dokudaki hücrelerin ölümüne denilir. Bu anlamda kalp kası hücreleri yetersiz dolaşım nedeniyle ölmeye başlar. Halk arasında “kalp krizi” olarak bilinen klinik tablo, kalp dokusunda gelişen hasara bağlı olarak anjina pektoris olarak izlenebileceği gibi, myokard enfarktüsü olarak da ortaya çıkabilir.
- Ani kalp ölümü: Kalp dolaşımının yetersizliğinin tetiklediği çeşitli mekanizmalar sonucu kalp fonksiyonlarının tamamen durmasına bağlı kalp dokularının ölümü ile sonuçlanan duruma denir.
Koroner Arter Hastalığı Neden Olur?
Yanlış beslenme, hareketsiz (sedanter) yaşam tarzı, yüksek kolesterol gibi etkenlere sahip hastalarda koroner atardamarlarının cidarında hasar gelişmeye başlar. Koroner atardamarlarının iç kısmında bu yeni koşulların etkisi altında aterosklerotik plak adı verilen, halk arasında damar sertliği olarak bilinen, oluşumlar gelişir. Plaklar zamanla damar içine doğru büyüme gösterir ve kan dolaşımını önemli ölçüde sınırlar.
Bazı koşullarda, kan dolaşımının plak üzerinde oluşturduğu basınç ve gerilim nedeniyle plak yırtılabilir ve damar duvarında pıhtılaşma süreci tetiklenerek damar içi pıhtılaşma gerilebilir. Bu ise damarın tamamen tıkanmasıyla sonuçlanabilen pıhtı tıkacına yol açar.
Koroner arter hastalıklarında klinik tablo temel olarak koroner atardamarlarda gelişen tıkanıklık derecesi ve kalp dokularının dolaşım yetersizliğinden etkilenme oranına göre belirlenir. Bu doğrultuda aterosklerotik plağa yol açan süreç anjina pektoris gibi nispeten kontrol altında tutulabilir bir klinikle sonuçlanırken; plağın yırtılması ile başlayıp pıhtılaşma ile devam eden süreç myokard enfarktüsü ile birlikte yaşamı tehdit eden koroner arter hastalığına neden olabilir.
- Yüksek kan basıncı (hipertansiyon): Kan basıncının normalden yüksek seyrettiği durumlarda koroner damar çeperine daha çok basınç uygulanmasına bağlı damar cidarı zedelenebilir.
- Yüksek kan kolesterolü: Özellikle toplam kolesterol ve LDL kolesterol değerleri ile kan trigliserit düzeyleri yüksek olan hastalarda plak gelişimi kolaylaşır.
- Sigara ve alkol kullanımı: Sigara ve alkol bileşenleri damar sağlığını doğrudan tehdit eder.
- Diyabet hastalığı veya kontrolsüz yüksek kan şekeri: Yüksek kan şekeri ile birlikte kandaki kolesterol düzeyi artabildiği gibi, damar çeperi daha kolay hasar alır.
- Obezite: Vücut ağırlığının sağlıksız bir şekilde arttığı durumlarda plak gelişimi hızlanır.
- Hareketsiz (sedanter) yaşam tarzı veya egzersiz yapmama: Egzersiz kan kolesterol düzeyini kontrol altına alır ve kalp sağlığını destekler. Tam aksine hareketsiz bir yaşam tarzı kalp sağlığını tehdit eder.
- Yanlış ve dengesiz beslenme alışkanlığı: Özellikle hazır gıda, yüksek karbonhidrat ve doymuş yağ içerikli beslenme alışkanlığı damar sertliğini artırır.
- Obstrüktif uyku apnesi: Uyku boyunca sık ve şiddetli apne atakları geçiren hastalarda kalp sağlığı olumsuz etkilenir.
- Yoğun stres: Psikolojik olarak günlük yoğun stres yaşayan kişilerde damar çeperinde plak gelişimi kolaylaşır.
- İleri yaş: Özellikle 50 yaş ve üstü kişilerde damar çeperinde plak oluşumuna daha sık rastlanır. Ayrıca yaşla birlikte kalp dokularının dolaşım ihtiyacı arttığından, koroner arter hastalıklarına yatkınlık artar.
Koroner Arter Hastalığı Belirtileri Nelerdir?
Kalp dokularında dolaşım yetersizliğinin gelişmesiyle birlikte kalp kaynaklı (kardiyak) çeşitli belirtiler ortaya çıkabilir.
Bu bağlamda aşağıdaki semptomlar koroner arter hastalıklarının seyrinde belirebilir:- Göğüs bölgesinde sıkıştırıcı tarzda; çeneye, boyuna, mideye, sol omuza veya sol kola yayılım gösterebilen, istirahatle geçen, aktivite ile artan kardiyak göğüs ağrısı
- Çarpıntı
- Nefes darlığı
- Bulantı-kusma
- Bilinç bulanıklığı, halsizlik – yorgunluk ve ölüm korkusu
- Terleme
- Bayılma (senkop)
Koroner Arter Hastalığı Tedavisi Nasıl Yapılır?
Koroner arter hastalığından şüphelenilen bir hastada ilk olarak uzman hekim tarafından değerlendirme yapılarak hastalık teşhisinin konulması gerekir. Bu bakımdan hekim hastalık öyküsünü ayrıntılı sorgular ve detaylı bir fizik muayene yaparak hastalık bulgularını tespit eder.
Koroner arter hastalıklarında özellikle kalbin elektriksel aktivitesinin ölçüldüğü elektrokardiyografi (EKG) ve görüntülemesinin yapıldığı ekokardiyografi (EKO) gibi yöntemlerden yaygın bir şekilde faydalanılır. Anjina pektoris gibi klinik tabloların tespiti için stres testi adı verilen, fiziksel aktivite sırasında EKG çekilmesi esasına dayanan özel testler gerekebilir.
Koroner arter hastalıklarında tedavinin asıl amacı, kalp krizi anında hastanın hayatını tehdit eden durumu gidererek hastalık semptomlarını kontrol altına almak ve ciddi kalp krizi ataklarının gelişmesini önlemektir. Bu bağlamda acil durumda hastalara anjiografi gibi girişimsel tedavi yöntemlerinin uygulanması gerekebilir.
Anjiografi vücuttaki damar yapılarına çeşitli boyama maddelerinin kullanılması yoluyla girilerek kalp damarlarının yapısını gözlemlemek ve dolaşım yetersizliğine neden olan etkenlerin stent gibi yöntemler vasıtasıyla giderilmesini sağlamaktır. Daha şiddetli vakalarda by-pass cerrahisi gibi ameliyat yöntemlerine başvurulması gerekebilir.
Bunun yanında koroner arter hastalarında aspirin gibi kan sulandırıcılar, beta blokörler, antihipertansifler, nitrat türevi damar genişleticiler ve kolesterol düşürücü ilaçlar tedavide mutlaka yer alır. Hastalara ilaç tedavisi verilmesine ek olarak sıklıkla çeşitli yaşam tarzı değişiklikleri önerilir.
- Sigara ve alkol tüketimine son verilmesi,
- Düzenli egzersiz yapılması,
- Yeterli ve dengeli beslenme alışkanlığının kazanılması,
- Vücut özelliklerine uygun ideal kiloya ulaşılması.