Gırtlak veya tıpta kullanılan Latince ismiyle larinks, boğazda nefes borusunun üst ve ön kısmında yer alan bir organdır. Ses ve solunumda görevli olan gırtlak; kıkırdak, bağ doku ve zardan meydana gelen kutu görünümünde bir yapıya sahiptir.
Gırtlak Kanseri Nedir?
Gırtlak kanseri belirtileri ile sağlık kuruluşlarına başvuran bireylerde teşhis süreci, hekim tarafından yapılacak olan detaylı fizik muayene ile başlar. Muayene öncesinde hastanın şikayetleri hekim tarafından detaylı olarak dinlenir, hastada bulunan akut ve kronik hastalıklar ile kullanılan ilaçlar öğrenilir. Muayene sırasında boğaz ve boyun bölgesi incelenebilir, elle muayene edilebilir. Gırtlak kanserinden şüphe duyulması halinde birtakım tanı testlerine başvurulur.
Bunlardan en yaygını laringoskopi adı verilen, boğazın ve ses tellerinin yakından incelenmesini sağlayan görüntüleme yöntemidir. Bir endoskopi tekniği olan laringoskopi ile bir kamera bulunduran laringoskop yardımıyla ışık altında gırtlak ve boğaz bölgesi detaylı bir şekilde görüntülenebilir. Bu esnada herhangi bir şüpheli oluşumun gözlenmesi halinde lokal veya genel anestezi altında bölgeden biyopsi alınarak incelenmek üzere patoloji laboratuvarlarına gönderilir.
Patoloji raporları ile kanserin var olup olmadığı kesin bir şekilde tespit edilir. Teşhis alan hastalarda tedavi süreci planlanırken farklı organ ve dokulara yayılımın söz konusu olup olmadığının araştırılması için daha ileri tanı testleri de uygulanır.
Bilgisayarlı tomografi (BT), manyetik rezonans görüntüleme (MRG), pozitron emisyon tomografisi (PET) ve boyun ultrasonografisi gibi tıbbi görüntüleme testleri ile bazı kan testleri bunlar arasında en yaygın olanlarıdır.
Gırtlak Kanseri Belirtileri Nelerdir?
Gırtlak kanseri, tüm diğer kanser türleri gibi başlangıç evrelerinde sinsi ilerler ve şüphe çekici belirti vermeyebilir. Tanı alan hastalar geriye dönük olarak sorgulandıklarında ilk belirti olarak uzun süren ve nedeni açıklanmayan ses kısıklığından yakınır. Hızlı ilerleyen bir kanser türü olduğundan kanserin evresi ilerledikçe diğer belirtiler eklenir.
En yaygın gırtlak kanseri belirtileri arasında şunlar sayılabilir:- Ses kısıklığı
- Nefes darlığı
- Yutma güçlüğü
- Boyunda yara ve ağrı
- Boyun bölgesinde ele gelen şişlik
- Kulak ağrıları
- Öksürük
- İştahsızlık ve kilo kaybı
- Kanlı tükürük ve balgam
- Boğazda takılma hissi
Ses kısıklığı, nefes darlığı ve yutma güçlüğü, gırtlağın kansere bağlı olarak büyümesiyle birlikte en sık olarak görülen belirtilerdendir. Bu üç belirtiden biri veya birkaçı hemen hemen tüm gırtlak kanseri vakalarında görülür. Söz edilen ses kısıklığı, yutma güçlüğü gibi sorunlar gırtlak kanseri hastalarında genellikle kalıcıdır. Erken teşhis hastalığın tedavisi ve yayılımının önlenmesi açısından oldukça önemli olduğundan yukarıdaki belirtilerden herhangi biri veya birkaçını hisseden bireylerin sağlık kuruluşlarına başvurarak muayeneden geçmesinde fayda vardır.
Gırtlak Kanseri Nedenleri Nelerdir?
Gırtlak kanserine doğrudan doğruya neden olabilen etkenler veya bu kanser türüne yakalanmayı kolaylaştırabilen birtakım risk faktörleri söz konusudur. Bunlar şu şekildedir:
Alkol ve tütün ürünlerinin kullanımı: Gırtlak kanserine yakalanma konusunda birinci derece risk faktörü, sigara ve diğer tütün ürünlerinin kullanımıdır. Yapılan araştırmalara bakıldığında larinks kanseri teşhisi alan hastaların yaklaşık %90'ında tütün mamullerinin kullanımı söz konusudur. Tütün ürünleri ne kadar uzun süre kullanılmışsa, hastalığa yakalanma riski de o denli yükselir. Aşırı alkol kullanımı veya tütün ürünlerine ek olarak alkol kullanımı da gırtlak kanserine yakalanma riskini artıran etkenler arasındadır. Bu risk faktörleri yalnızca larinks kanseri için değil tüm baş ve boyun kanserleri için risk teşkil eder.
Beslenme düzenine ilişkin sorunlar: Sağlıksız ve dengesiz beslenme düzeninin uzun süre devam ettirilmesi, özellikle de meyve ve sebzelerin yeterince tüketilmemesi tüm kanser türlerine ve dolayısıyla gırtlak kanserine yakalanma konusunda risk faktörü oluşturur.
Yaş ve cinsiyet: Birçok kanser türünde olduğu gibi larinks kanserinde de 60 yaş ve üzerindeki bireyler hastalığa yakalanma konusunda daha büyük bir risk altındadır. Buna ek olarak erkek bireylerde gırtlak kanserine yakalanma olasılığı kadınlara oranla 5 kat daha yüksektir.
Kimyasal maddelere maruz kalma: Yaptığı iş ve bulunduğu ortam gereğince nikel, asbest, sülfürik asit gibi kimyasal maddelere sürekli olarak maruz kalan, özellikle de boya veya petrol sanayisinde çalışan bireylerde gırtlak kanserine yakalanma riski önemli ölçüde artar.
Yukarıdaki nedenlere ek olarak ailede gırtlak kanseri öyküsünün bulunmasıyla ortaya çıkan genetik yatkınlık, gastroözofageal reflü hastalığı, HPV enfeksiyonu ve stresli yaşam gibi bazı faktörler de gırtlak kanseri nedenleri arasında değerlendirilebilir.
Gırtlak Kanseri Teşhisi Nasıl Konulur?
Gırtlak kanseri belirtileri ile sağlık kuruluşlarına başvuran bireylerde teşhis süreci, hekim tarafından yapılacak olan detaylı fizik muayene ile başlar. Muayene öncesinde hastanın şikayetleri hekim tarafından detaylı olarak dinlenir, hastada bulunan akut ve kronik hastalıklar ile kullanılan ilaçlar öğrenilir. Muayene sırasında boğaz ve boyun bölgesi incelenebilir, elle muayene edilebilir. Gırtlak kanserinden şüphe duyulması halinde birtakım tanı testlerine başvurulur.
Bunlardan en yaygını laringoskopi adı verilen, boğazın ve ses tellerinin yakından incelenmesini sağlayan görüntüleme yöntemidir. Bir endoskopi tekniği olan laringoskopi ile bir kamera bulunduran laringoskop yardımıyla ışık altında gırtlak ve boğaz bölgesi detaylı bir şekilde görüntülenebilir. Bu esnada herhangi bir şüpheli oluşumun gözlenmesi halinde lokal veya genel anestezi altında bölgeden biyopsi alınarak incelenmek üzere patoloji laboratuvarlarına gönderilir.
Patoloji raporları ile kanserin var olup olmadığı kesin bir şekilde tespit edilir. Teşhis alan hastalarda tedavi süreci planlanırken farklı organ ve dokulara yayılımın söz konusu olup olmadığının araştırılması için daha ileri tanı testleri de uygulanır.
Bilgisayarlı tomografi (BT), manyetik rezonans görüntüleme (MRG), pozitron emisyon tomografisi (PET) ve boyun ultrasonografisi gibi tıbbi görüntüleme testleri ile bazı kan testleri bunlar arasında en yaygın olanlarıdır.
Gırtlak Kanseri Tedavi Yöntemleri Nelerdir?
Gırtlak kanserlerinde tedavi planı yapılırken hastanın yaşı, sağlık durumu, varsa eşlik eden hastalıkları, kanserin evresi, boyutu, yerleşim yeri, farklı doku ve organlara yayılım gösterip göstermediği gibi birçok faktör bir arada değerlendirilir. Tedavi sürecinde cerrahi operasyonlar, kemoterapi ve radyoterapi gibi uygulamalardan herhangi biri veya birkaçı bir arada tercih edilebilir.
Gırtlak kanseri ameliyatı genellikle tümörün yüzeyde ve de ses telleri ile sınırlı olduğu henüz erken evrelerde olan olgularında tercih edilir. Ağız içinden endoskop yardımıyla giriş yapıldıktan sonra lazer yardımıyla kesi yapılır. Tümörün yayılım durumuna bağlı olarak değişmekle birlikte genellikle tümörle birlikte larinksin bir bölümün (parsiyel larenjektomi) ya da larinksin tümü (total larenjektomi) alınır. Eğer gırtlak kanseri boyundan daha derine yayılım göstermiş ise bu durumda lenf bezlerinin de alınması gerekebilir. Bu işlem boyun diseksiyonu olarak adlandırılır.
Cerrahi operasyonlar sonrasında hastanın nefes almasında zorluklar oluşabildiğinden trakeostomi adı verilen yöntemle boynun ön tarafından nefes borusuna giden bir delik açılır ve solunum buradan sağlanır. Total larenjektomi yapılan hastalarda bu delik kalıcı olabilse de cerrahi operasyonlar sonrasında açılan trakeostomi delikleri operasyon bölgesinin iyileşmesinin ardından genellikle kapatılır.
Kanser hastalarında en sık tercih edilen tedavi seçeneklerinden bir tanesi olan kemoterapi, gırtlak kanseri olgularının bir kısmında da uygulanabilir. Genellikle tek başına bir tedavi olarak değil diğer tedavi seçenekleriyle kombine bir şekilde tercih edilir. Tümörün küçültülmesi amacıyla veya cerrahi operasyonların veya radyoterapi işlemlerinin ardından kemoterapi uygulanabilir.
Gırtlak kanseri radyoterapisinde ise yüksek enerjili ışınlar yardımıyla kanserli hücrelere zarar verilerek tümörün küçültülmesi veya yok edilmesi amaçlanır. Erken evre kanserlerde tek başına, ileri evre kanser olgularında ise cerrahi operasyonlarla kombine olarak uygulanabilen bir tedavi yöntemidir. Tedavinin ardından hastalar sigara ve diğer tütün ürünleri ile alkol kullanımını tamamen bırakmalıdır.
Düzenli egzersiz ve sağlıklı bir beslenmeyi yaşamının bir parçası haline getirmelidir. Tedavi sonrasında hastada bulunan yutma bozukluğu, konuşma problemleri, ağrı ve birtakım diğer komplikasyonlar nedeniyle hekimler tarafından farklı tedavi ve rehabilitasyon uygulamaları devam ettirilebilir.
Ses tellerine yakın komşuluk nedeniyle cerrahiye ve/veya tümörün yayılımına bağlı ses kısıklığı ve konuşma bozuklukları ortaya çıkabilir. Bazı olgularda gırtlağın tümüyle çıkartılması hayat koruyucu olabilir. Bu hastalar ameliyat sonrasında konuşma yeteneğini yitirir ve hasta yeni yaşamına uyum sağlayabilmek için ses (konuşma) cihazına ihtiyaç duyar.
Ses protezi (konuşma cihazı) gırtlak alındığında veya daha sonra genel anestezi ile takılır. Yemek borusunun önüne yerleştirilen küçük bir borudur. Akciğerlerdeki havayı yemek borusu ile yutağın birleştiği yere taşır. Hava akışı devam edilince hasta uzun süre konuşabilir. Sistemin çalışabilmesi için hasta konuşacağı zaman hastanın parmakla boyundaki deliği kapatması gerekir. Ses cihazı ile konuşmayı öğrenmesi için hastaya egzersizler verilir.