Burnumuz solunum sisteminin başlangıç noktası olarak kabul edilir ve kaliteli bir solunum için vazgeçilmezdir. Burun iç yüzeyi mukoza adı verilen özel bir doku ile kaplanmıştır. Mukoza boyunca bulunan salgı bezlerinin ürünleri olan burun kılları; yine burun anatomisinin bir parçası olan ve burun boşluğu boyunca uzanan burun etleri (konkalar) ve burun duvarı (septum) alınan havanın akciğerler için ısıtılarak, mikroorganizmalardan temizlenerek ve nemlendirilerek en uygun hale getirilmesini sağlar. Bu nedenle ağızdan alınan soluk havasının aksine, burundan solunum yapılması daha sağlıklı ve fizyolojik kabul edilir. Bunun bir yansıması olarak, burnumuzdan solunum yapamadığımız durumlarda hayat kalitemizin ciddi oranda düştüğünü hissederiz. İşte sağlıklı bir yaşam için bu problemi yani burun tıkanıklığını ciddiye almamız ve doğru şekilde yaklaşarak tedavi etmemiz gerekir.
Burun Tıkanıklığı Önemli Midir?
Toplumda sıklıkla karşılaşılan ve günlük hayatı ciddi şekilde olumsuz etkileyen sağlık problemlerinden biri burun tıkanıklığıdır. Burun tıkanıklığı her yaş grubunda görülebilmekle birlikte, yaş grubuna göre altta yatan sebepler çeşitlilik gösterir.
Burun tıkanıklığının giderilmesi için planlanacak tedavi de bu altta yatan probleme göre belirlenecektir. Ne yazık ki, burun tıkanıklığına neden olan sağlık sorunu iyi tespit edilemediğinde, uygulanan tedaviler de sıklıkla başarısız olmaktadır.
Bu nedenle, günlük hayatı ciddi şekilde kısıtlayan ve kişide nefes alma veya koku alma problemlerine neden olan burun tıkanıklığının varlığı durumunda, uzman hekimin bulunduğu bir sağlık merkezine başvurarak sorunun kaynağı tespit edilmeli ve uygun tedavi yönteminin uygulanmasına başlanmalıdır.
Burun Tıkanıklığının Nedenleri Nelerdir?
Burun tıkanıklığının nedenleri çeşitli olmakla birlikte yaşa bağımlı olarak da değişiklik gösterir. Altta yatan sorun; bebeklerde doğumsal problemler nedeniyle meydana gelebileceği gibi yetişkinlerde çeşitli enfeksiyonlar, alerjik durumlar veya anatomik bozukluklar sebebiyle olabilir. Bu nedenle başarılı bir tedavinin sağlanması için bir uzman tarafından değerlendirilerek sorunun doğru tespit edilmesi önemlidir.
Genel olarak burun tıkanıklığı şu nedenlerle karşımıza çıkmaktadır:- Burun eğriliği veya burun etlerinin (konka) büyük olması,
- Buruna alınan travmalar sonucunda anatomik yapının bozulması,
- Alerjik rinit (genellikle renksiz ve akışkan burun akıntısı ile birliktedir),
- Sinüzit (başlangıçta renksiz daha sonra sarı-yeşil renkte burun akıntısı, baş ağrısı ve balgamlı öksürük eşlik edebilir),
- Nezle, grip gibi viral enfeksiyonlar (tıkanıklığa balgam, baş ağrısı gibi ek belirtiler de eşlik eder),
- Horlama – uyku apne sendromu,
- Burun boşluğu, sinüsler veya nazofarinksten kaynaklanan iyi veya kötü huylu tümörler,
- Nazal egzema,
- Nazal valv darlığı,
- Ayrıca bebekler ve küçük çocuklarda, bunların yanında adenoid (geniz eti) büyümesi, burun boşluğunda yabancı cisim varlığı veya koanal atrezi gibi çeşitli doğumsal problemler nedeniyle de burun tıkanıklığı izlenebilir.
Burun Tıkanıklığında Tanı Nasıl Konur?
Kişide burun tıkanıklığı şikayeti olduğunda, ayrıntılı öyküsü alınır ve kulak-burun-boğaz muayenesi dikkatle yapılır. Özellikle şikayetin mevsimsel özellik gösterip göstermediği; ateş, öksürük, nefes darlığı, baş ağrısı, burun ve geniz akıntısı gibi enfeksiyon hastalıklarına eşlik edecek ek şikayetlerin varlığı sorgulanır. Fizik muayenede nazal rijit veya esnek endoskopik cihazlarla anatomik problemlerin varlığı araştırılır.
Gerek görüldüğünde, bunlara ek olarak bilgisayarlı tomografi veya manyetik rezonans gibi görüntüleme tetkikleri de istenebilir.
Burun Tıkanıklığı Tedavisinde Neler Yapılır?
Burun tıkanıklığı için altta yatan nedenlere yönelik tedavi planlanır. Altta yatan problem viral enfeksiyon ise genellikle belirtileri rahatlatıcı, burun mukozasının küçültülerek nefes alınmasını kolaylaştıracak burun spreyleri ve ilaçlar reçete edilir.
Ayrıca burnun özel yıkama solüsyonları ile yıkanması burun tıkanıklığı çözümünde etkilidir.
Problem mevsimsel ve yıl boyu süre alerjik sorunlar kaynaklı ise, alerjiye yönelik ilaç tedavisi, duyarsızlaştırmaya yönelik aşı tedavisi (immünoterapi) gibi çeşitli yöntemlere başvurulmaktadır.
Eğer sorun, doğumsal veya sonradan meydana gelmiş anatomik sorunlardan kaynaklanıyorsa, burun tıkanıklığının giderilmesinde başlangıçta ilaç tedavileri denenir. İlaç tedavileriyle yeterli başarı sağlanamadığında cerrahi yöntemlere başvurulabilir. Eğer burun etleri (konkalar) büyükse, radyofrekans yöntemle küçültme işlemi, burun duvarında eğrilik varsa (septum) ameliyatla düzeltme işlemi (septoplasti), kronik sinüzit kaynaklı ise sinüslerin cerrahi olarak boşaltma işlemi gibi tedavi yöntemlerine başvurulmaktadır.
Bunların yanında burun tıkanıklığının tekrar etmemesine yönelik olarak hastaya çeşitli yaşam tarzı değişiklikleri de önerilir. Bunlar sigara içilen ortamlarda bulunmamak, sigara kullanmamak ve burnu tuzlu su, okyanus suyu veya çeşitli yıkama solüsyonları ile sık sık temizlemek olarak sıralanabilir.
Burun Tıkanıklığının Zararları Nelerdir?
Tedavi edilmeyen burun tıkanıklığı özellikle gece uyku kalitesini bozarak ertesi güne yorgunluk hissi ile kalkılmasına neden olur. Uyku sırasında vücuda yeterli oksijen sağlanamadığında kısa solunum durması anları (uyku apnesi) yaşanabilir. Zamanla bu durum hayati bir duruma dönüşebilir.
Anatomik defektlerin (septal deviasyon gibi) düzeltilmemesi burun mukozasında kalıcı değişikliklere yol açar. Solunumla alınan hava iyi filtrelenemez ve nemlendirilemez. Bu nedenle ortamdaki toz ve mikroorganizmalar kolaylıkla vücudun koruyucu sisteminden geçer, boğaz ve akciğerlerde enfeksiyona yol açabilirler.
Alerjiye bağlı burun tıkanıklıklıkları tedavi edilmediğinde alerjik astım gibi solunum yolu hastalıklarının gelişimine zemin hazırlar.
Burun Tıkanıklığını Açan Şeyler Nelerdir? Burun Tıkanıklığına Neler İyi Gelir?
Evde uygulanabilecek birkaç basit ve zararsız çözüm ile burun tıkanıklığını hafifletebilir veya açabilirsiniz. Fakat yine de burun tıkanıklığının bir belirti olduğunu ve altta yatan nedenin tespit edilip tedavi edilmesi gerektiğini unutmamalısınız.
- Nemli oda: Nemli oda burun mukozasının nemli kalmasını ve salgıların akışkanlığını arttırır. Bu amaçla kış aylarında özellikle gece uyurken kaloriferin üzerine bir bardak su koymak oda havasının nemli kalmasını sağlayacaktır.
- Tuzlu su: Bebek ve küçük çocuklarda kullanılan serum fizyolojik (tuzlu su) burun mukozasının şişkinliğini (ödem) indirip salgının akmasını sağlayacağı için burun tıkanıklığına iyi gelir. Ilık bir bardak suya 1 çay kaşığı sofra tuzu koyup iyice karıştırarak kendi serum fizyolojik çözeltinizi hazırlayabilirsiniz. Burun damlaların bazılarının içeriğinde efedrin bulunmaktadır. İlk kullanımda burun tıkanıklığının açılmasına yardımcı olan efedrin uzun kullanımda tam tersi (rebound) etki gösterir. Bu nedenle serum fizyolojik veya “okyanus suyu” olarak adlandırılan ürünler burun tıkanıklığını açmada normal fizyolojiye daha yakındır.
- Bol su içmek: Burun mukozasının nemli tutulması için günde yeterli derecede su içilmelidir. Günde ortalama 1,5-2 litre su alımı vücudun genel çalışma düzenini korumak, toksinleri atabilmek için gereklidir.
- Zencefil: Sinüzitten kaynaklanan burun tıkanıklığında zencefili çay veya yemeklere ekleyerek kullanabilirsiniz.
- Daha az süt tüketmek: Süt mukus oluşumunu arttırdığı için burun tıkanıklığı varsa süt tüketimini azaltmak yararlı olabilir.
Cerrahi Yöntemle Burun Tıkanıklığı Nasıl Açılır?
Burun tıkanıklığı hayat kalitesini ciddi ölçüde olumsuz etkilemesinin yanında, kaliteli bir uyku da engeller. Uykuda kaliteli ve yeterli solunum yapılamadığında, obstrüktif uyku apne sendromuna (OSAS) neden olabilir. Bu hastalık erken tespit edilip tedavi edilmezse, hayatı tehdit edecek kalp ve akciğer problemlerine yol açmaktadır. Toplumda tespit edilen OSAS hastalarının önemli bir kısmı kulak-burun-boğaz hastalıkları nedeniyle meydana gelir.
Yine burun tıkanıklığı anatomik bozukluklardan kaynaklandığında, ilaç tedavisinin etkinliği oldukça sınırlı kaldığından, vakit kaybetmeden uygun bir cerrahi işlemle tedavi yoluna gitmek gerekir. Bu anlamda, burun tıkanıklığı durumunda uzman bir hekimin yer aldığı bir sağlık merkezine başvurmak oldukça önemlidir.
- Burun orta bölmesi eğriliği (septum devilasyonu),
- Burun yan duvar etlerinde büyüme (konka hipertrofisi, konka bulloza, polip),
- Akut ve kronik sinüzitler,
- İyi veya kötü huylu tümörler.
Cerrahi tedavi kararını hekim ve hasta birlikte verir. Burada en önemli etken burun tıkanıklığının kişi için hayat kalitesini ciddi oranda etkileyen bir sorun haline gelmesidir. Yani kişi günün büyük bir bölümünü burundan değil de ağızdan nefes alarak geçiriyorsa, gece horlamaları oluyorsa, sabahları yorgun ve sinirli uyanıyorsa, gün boyunca yorgunluk ve uyku hali hissediyorsa yaşam kalitesini düzeltmek için cerrahi operasyon düşünülmelidir.
Bunun dışında özellikle burun duvarındaki (septum) eğrilik nedeniyle burun tıkanıklığı varsa, aşağıdaki ek durumların varlığı da cerrahi tedavi kararını almada etkili olmaktadır:- Burun solunumunun engellenmesi, gürültülü solunum,
- Horlama, yorgun uyanma, obstrüktif uyku apnesi varlığı,
- Baş ve yüz ağrısı,
- Travma sonucu burunda anatomik ve estetik deformasyon varlığı,
- Tekrarlayan sinüzit,
- Tekrarlayan gırtlak ve bronş iltihapları,
- Orta kulağı havalandıran östaki borusu nezlesi ve orta kulak iltihaplarına eğilim,
- Burnun arka bölümü veya sinüslerin ameliyatlarının gerekliliği,
- Belli tip burun kanamalarıdır.
Burun Tıkanıklığında Ameliyat Nasıl Yapılır?
Ameliyat burun içinden yapılır. Öncelikli olarak burun iç yüzeyini örten dokuda yani burun mukozasında, kesi yapılarak; burun duvarındaki (septum) eğri olan bölümün üzerindeki mukoza kaldırılır. Buradaki kıkırdak ve kemik yapılarda mevcut olan eğri yapılar ve fazla olan kısımlar çıkartılır veya yeniden şekillendirilir. Bu sayede düzeltilen yeni burun duvarı sabitlenerek kapatılır.
Özetle, ameliyatta amaçlanan burun duvarındaki eğriliğin düz bir doku haline getirilmesindir. Daha sonra ayrılan mukozanın bu duvara yeniden yapışması için dikiş atılır ve gerekirse nazal silikon kalıp yerleştirilir.
Bu işlem (septoplasti) burnun iç kısmında, burun boşluğunda yapıldığından, dışarıdan herhangi bir görüntü değişikliği, estetik işlemi içermez. Burnun dışarıdan görünümünde herhangi bir değişiklik olmaz. Bununla birlikte estetik nedeniyle yapılan rinoplasti ameliyatının bir parçası olarak septoplasti işlemi yapılabilir. Bu sayede tekrar cerrahi işleme gerek kalmaz.
Burun Yan Duvar Etlerine Müdahale Yapılır Mı?
Eğer burun içindeki etler de (konkalar) çok büyükse ve solunumu zorlaştırıyorsa, ayni zamanda burun etlerine de müdahale edilebilir. Bu müdahaleler arasında konkaların radyofrekans yöntemiyle küçültülmesi ve endoskopik cerrahi müdahale ile konka redüksiyonunun yapılması sayılabilir.
Hangi Anestezi Yöntemi Uygulanır?
Çok özel durumlar dışında genel anestezi ile bu ameliyatlar yapılmaktadır. Genel anestezi sayesinde hasta ameliyat sırasında ağrı ve rahatsızlık hissetmezken; hekim de cerrahi işlem esnasında daha rahat ve etkin bir şekilde müdahale yapabilir. Bu sayede cerrahinin konforu, verimi ve etkinliği artar.
Ameliyat Sonrası Dönem Zor Geçer Mi?
Ameliyattan sonra burun içine yerleştirilen silikon kalıp 24-48 saat sonra alınır ve hekim tarafında burun içi temizliği yapılır. Bu aşamada hasta taburcu edilir. Burun tıkanıklığı ve buna bağlı yakınmalar ortadan kalkar. Burun iyileşme süreci 1–2 hafta daha devam eder. İyileşme süreci boyunca hastalara ağrı kesici ilaçlar reçete edilebilir ancak genellikle hastalar bu dönemi ilaç ihtiyacı hissetmeden atlatmaktadır.
Ameliyat Sonra Burun Şekli Değişir Mi? Yüzde Şişlik ve Morluk Olur Mu?
Ameliyat sonrası burunda şekil değişikliği oluşmaz. Yüzde şişme ve morluklar oluşmaz. Tıbbi olarak burun orta duvarındaki eğriliğe yönelik cerrahi işlemler ile estetik işlemler farklı cerrahi müdahalelerdir. Bununla birlikte iki cerrahi işlem tek ameliyatta beraber yapılabilir. Aynı anda estetik cerrahisi müdahalesi yaptığımız hastalarda şişlik morluk olabilir.
Ameliyat Hangi Yaşlarda Yapılabilir?
Burun orta bölmesindeki eğrilikler, kemik ve kıkırdak yapılarının büyümesi ile artabileceğinden veya değişebileceğinden, ameliyattan en üst düzeyde verim alınabilmesi için cerrahi müdahalenin kemik ve kıkırdak gelişiminin tamamlandığı 18 yaşından sonra planlanması daha uygundur.