Bel bölgesi omurgası toplam 5 adet bel omurgasından oluşur. Her bir omurganın arasında omurganın dayanıklı olmasını sağlayan, darbelere karşı emici görev yapan bir nevi amortisör olarak tanımlanabilecek disk şeklinde özel bir bağ dokusu katman bulunur.
Bel Fıtığı Nedir?
Lomber disk iç ve dış tabaka olmak üzere iki farklı yapıdan oluşur. Omurganın şok emici yastıkları gibi düşünebileceğimiz diskler yaşla birlikte bozulmaya başlar ve su içeriğini kaybeder. Daha sıkı bir yapı olan dıştaki tabakanın yapısı bozulunca içte bulunan yumuşak jelimsi tabaka dışarıya doğru taşar. Bu fıtıklaşan kısım, omurilik kanalında omurilikten ayrılarak bacaklara doğru giden sinirlere baskı yapar ve bulunduğu dar alanda sıkıştırır.
Gerek bu sıkışmaya bağlı gerekse fıtıklaşan bölgeden yayılan kimyasal maddelere bağlı olarak ağrı hissedilir. Bu şekilde gelişen hastalığa lomber disk hernisi yani bel fıtığı denir. Bu fıtıklaşma beli zorlayıcı, ani hareketler sonrasında ortaya çıkabileceği gibi yaşlandıkça disk yapısı bozulacağından yavaş yavaş ilerleyici tarzda da gelişebilir.
Diskler yaş ilerledikçe bozulmaya uğrar, su içeriklerini kaybederler. Suyunu kaybeden disk siyahlaşır ve omurgalara ve omuriliğin arka bölümünü oluşturan faset eklemlere daha fazla yük binmesine sebep olur. Disk çökmesi, iki omur kemiğini birbirine bağlayan eklemlere daha çok yük binmesine neden olur ve bu nedenle eklemlerde dejenerasyon ve kalınlaşma gözlenir. Fıtıklaşma genellikle omuriliğe ve omurilikten sinirlerin çıktığı yan tarafa doğru görülür o mesafeden çıkan sinir kökünde basıya neden olur. Fıtıklaşan parça bağlı olduğu yerden koparak halk arasında patlamış fıtık olarak adlandırılan serbest disk parçası yukarı veya aşağı yönde yer değiştirebilir.
Halk arasında bilinenin aksine patlamış fıtık çok korkulacak bir durum değildir. Fıtık yer değiştirerek sinirden uzaklaşırsa herhangi bir tedaviye gerek kalmadan ağrı geçebilir ve bu kopan fıtık kendi kendine kaybolur. Beş omur kemiğinin hangi ikisi arasında fıtık gelişirse yani fıtıklaşma hangi mesafeden olduysa hastaların şikayetleri buna göre gelişir. Ağrının bacakta yayıldığı bölge hastadan hastaya değişir. Bel fıtığı en sık L5-S1 ve L4-L5 mesafelerinde görülür.
Kanal darlığı ise yıllar içinde omurga kanalını oluşturan bağ, eklem, kemik yapılarının bozulması, kalınlaşması, kireçlenmesi gibi nedenlerle kanalın hem önden hem arkadan daralarak kum saati görünümü oluşturmasıyla ortaya çıkar. Bu durumda bel-bacak ağrılarının yanı sıra çabuk yorulma, yürüdükçe bacaklarda uyuşma, durup dinlenme ihtiyacı gibi yakınmalar ön plana çıkar.
Bel Fıtığı Belirtileri Nelerdir?
Bel fıtığı gelişen hastalarda en sık görülen şikayet belden başlayarak bacağın arkasından ayaklara yayılan ağrıdır. Hastalar genellikle kalçaya bıçak sokulması gibi şiddetli bir kalça ağrısından bahsederler. Bazı durumlarda bel ve bacaklarda ağrı yanında bacakta uyuşma ve kuvvet kaybı gelişebilir. Kuvvet kaybı fıtığın bulunduğu mesafeye göre uylukta, dizde ve en sıklıkla da ayak bileğinde görülür. Omurganın her iki yanındaki adalelerin kasılmasına bağlı olarak hasta ağrısı olmayan tarafa doğru eğilerek yürümeye başlamıştır.
Hastaların çoğunda belirtilerin başlamasının öncesinde düşme veya ağır yük kaldırma öyküsü vardır. Sinir kökü rahatsızlığı veya basısı, etkilenen kökün dağılım alanında ağrıya neden olur ve bu ağrı bacağın alt yarısına dek uzanır. Öksürme, hapşırma ve ıkınma gibi karın içi basıncı arttıran durumlar ağrıyı arttırır. Genellikle bacak ağrısı, birlikte görülen bel ağrısından daha şiddetlidir hatta bel ağrısı geçtikten sonra bile bacak ağrısı devam eder.
Bası tedavi edilmeden uzun süre devam ederse, sinirin hasarlanmasına bağlı olarak ağrı kaybolur. Tamamen his kaybı gelişir ve bacak-ayak kaslarında kuvvetsizlik, idrar kaçırma veya yapamama, cinsel işlev bozukluğu gibi nörolojik bulgular gelişmeye başlar. Kauda ekuina sendromu denilen ve acil cerrahi müdahale gerektiren bir sendromda fıtığın basısının şiddetine bağlı olarak düşük ayak denilen, ayak bileğinden yukarıya doğru hareket kaybı, idrar ve gaita kaçırma problemleri meydana gelir.
Çocuklarda Bel Fıtığı Nasıl Olur?
Genellikle erişkin ve ileri yaş hastalığı olarak görülse de, nadir de olsa çocuklarda ve gençlerde de bel fıtığı görülebilir. Büyüme çağında bel ağrıları yaygın görülür ve bu ağrılar büyüme ağrıları olarak tanımlanır. Ağır spor yapmak, vücut geliştirmek için ağır kaldırmak ve ağır çanta taşımak günümüz çocuk ve gençlerinde bel fıtığı gelişimine yol açabilecek faktörlerdir.
Bel ağrısı ile birlikte bacak ağrısı da mevcutsa vakit kaybetmeden gerekli tetkikler yapılmalı ve bel fıtığı ekarte edilmelidir. Bel fıtığı saptandığı durumda çözüm hemen ameliyat olmamalıdır. Fakat tüm konservatif yani koruyucu tedavi yöntemlerine rağmen ağrı geçmiyorsa ameliyat gündeme gelir.s
Bel Fıtığı Tedavisi Nasıl Yapılır?
Bel fıtığı tedavisindeki ana amaç hastanın günlük hayatını rahatlıkla sürdürebileceği şekilde ağrısının giderilmesidir. Tedavide ilk olarak ağrı kesici, kas gevşetici ilaç tedavisi ve yatak istirahati verilir. Hastanın bilgilendirilmesi de son derece önemlidir. Hekimin, hastalığın oluşma nedenlerini ve bel fıtığının tekrarlamaması için yapılması gerekenleri anlatması elzemdir. Özellikle aşırı kilo almaktan kaçınılmalı, hasta kiloluysa hızla kilo vermesi salık verilmelidir. Ağır kaldırmak kesinlikle sakıncalıdır.
İstirahat ve ilaç tedavisinden fayda görmeyen hastalarda fizik tedavi uygulamaları ile omurga çevresindeki kaslar güçlendirilerek vücut ağırlığının daha dengeli dağılımı sağlanır ve diske binen yük azaltılmış olur. Böylelikle minik fıtıklaşmalar engellenmiş ve disk yapısındaki bozuklukların önüne geçilmiş olunur. Epidural steroid enjeksiyonu bel fıtığına bağlı sinir sıkışmasında, epidural bölgeye ulaşılarak ağrıya neden olan enflamasyon, steroid ve lokal anestezik madde enjeksiyonu ile giderilir. Seçici sinir bloklarında ise omurilikten ayrılan sinirlerin çıkış noktasına, steroid ve uzun etki süreli ağrı kesicilerin enjeksiyonu, sinir kökü ödemi ve enflamasyonunu azaltarak bel ya da varsa bacak ağrısının geçmesini sağlar.
Eğer bacakta veya ayakta kuvvet ve his kaybı ortaya çıkarsa ya da koruyucu tedavi yöntemleri ya da fizik tedavi ile hastaların şikayetleri giderilemezse, fıtıklaşmış disk materyalinin cerrahi olarak boşaltılması gerekir. Lomber disk cerrahisinde endoskopik ve mikroskopik olarak 2 çeşit cerrahi yöntem mevcuttur. Yapılan çalışmalarda her iki cerrahi yöntemin de sonuçları arasında belirgin bir fark saptanmamıştır. Her iki cerrahi yöntemde de fıtığın tekrarlamasının engellenmesi açısından bir fark yoktur.
Mikrodiskektomi dünyaca ünlü bir Türk hekimi olan Prof. Dr. Gazi Yaşargil tarafından tanımlandıktan sonra yaklaşık 40 yıldır tüm beyin cerrahları tarafından güvenle uygulanmaktadır.
Bu yöntemde bel bölgesinde yaklaşık 1-2 cm'lik bir kesi ile girilerek ve cerrahi ameliyat mikroskobu kullanılarak dokular daha büyük ve aydınlatılmış olarak görülür. Böylece etraf dokulara minimum zarar verilerek fıtıklaşmış disk çıkartılır. Ameliyat sırasında omurga etrafındaki kasların sıyrılması ve fıtığa ulaşmak için küçük bir kemik bölümünün çıkarılması gerekir. Fakat mikroskop ile bu dokular minimum hassasiyetle ve az zararla çıkarılmış olur. Ameliyat hem genel anestezi altında hem de spinal anestezi ile belden aşağısı uyuşturularak yapılabilen kısa bir ameliyattır. Ameliyattan sonra hastaların ameliyattan kısa bir süre sonra mobilize edilir, aynı gün ya da ertesi gün taburcu edilir ve normal hayatlarına geri dönebilirler.
Endoskopik cerrahide ise 1 cm'lik bir kesi ile endoskop denilen, ucunda kamera olan bir alet sokularak yapılır. Daha küçük bir cilt kesisi gerektirmesi, ameliyat srasında kasların sıyrılmasına gerek kalmaması bu yöntemin avantajıdır. Halk arasında kapalı ameliyat olarak da adlandırılır. Sonuçları açısından mikrodiskektomi ile belirgin bir fark yoktur.