Cüzzam hastalığı, milattan önceki zamanlardan beri bilinen bir hastalıktır. Antik Mısır kaynaklarında hastalık tarif edilmiştir. Hastalığın sebebi o zamanlar bilinmediğinden ailesel geçişli bir durum ya da Tanrı’nın kişiyi cezalandırması olarak düşünülmüştür. Hastalığın sebebinin hala tam olarak bilinmediği Orta Çağ’da ise cüzzam hastaları ayırıcı kıyafetler giymiş ve bu sayede diğer insanların kendilerine yaklaşmasını önlemiştir.
Cüzzam Nedir?
‘Cüzzam neden olur?’ sorusunun cevabı 1873 yılında Dr. Hansen’in hastalığa neden olan bakteriyi mikroskop altında göstermesi ile cevaplanmıştır. Cüzzam hastalığına, hastalığı tanımlayan doktora ithafen Hansen hastalığı da denir. Hastalığın erken tanınması ve tedavi edilmesi hem yayılmasını hem de hastalığa bağlı komplikasyon gelişmesini önlemeye yardımcı olur.
Cüzzam hastalığı ya da bir diğer adıyla lepra, yavaş çoğalan bir bakteri olan Mycobacterium leprae ile enfeksiyon sonucu oluşur. Bakteri oldukça yavaş çoğaldığından hastalığın belirtileri, bakterinin vücuda girmesinden yaklaşık 20 yıl sonra görülür.
- Hastalık başlıca; sinirleri, cildi, gözü, burun iç yüzeyini ve diğer üst solunum yolu epitelini (yüzeyini) etkiler.
- Bakteri, sinirlerde hasara neden olarak sinirlerin cilt altında şişmesine neden olur.
- Bu durum da ilgili bölgede dokunma ve ağrı duyusunun kaybına yol açar.
- Ağrı ve dokunma duyusunun kaybı nedeniyle ilgili bölgede yanık, kesik gibi yaralanmalar meydana gelebilir.
- Cüzzamdan etkilenen cilt bölgelerinde renk değişikliği görülebilir. Cilt, normal ten rengine göre daha açık ya da daha koyu veya iltihaplanmaya bağlı kırmızı olabilir.
Hastalık tedavi edilmediğinde uzuv kaybı ve görmede problemler gibi pek çok soruna yol açabilir. Hastalıkta geçen ve ‘Cüzzam ne demek?’ sorusuna neden olan cüzzam kelimesi; Arapça ‘vücuttan bir uzuv veya kemik koparma, kesme’ şeklindedir. Hastalığın tedavisinin yapılamadığı eski çağlarda, hastalığa bağlı uzuv kayıplarının görülmesi nedeniyle hastalık cüzzam olarak adlandırılmıştır. Cüzzam hastalığı; cilt, sinirler ve mukoza zarları (vücut açıklıklarının yumuşak ve nemli kısımları) etkileyen bir rahatsızlıktır.
Ciltte görülen cüzzam belirtileri:- Ciltte yama tarzında renk değişikliği, soluklaşma
- Cilt altında yumru oluşumu
- Kalın, kaba, kuru cilt
- Ayak tabanında ağrısız ülser
- Kulak memesi ya da yüzde ağrısız şişkinlik, topak oluşumu
- Kaş ve kirpiklerin dökülmesi olarak sıralanabilir.
- Etkilenen cilt bölgesinde uyuşukluk
- Özellikle el ve ayaklarda görülen kas güçsüzlüğü ya da felci
- Başta diz, dirsek ve boyun etrafındaki sinirlerde büyüme
- Görme kaybına kadar ilerleyebilecek göz problemleri şeklinde sayılabilir.
- Burun kanaması
- Burun tıkanıklığı görülebilir.
Cüzzam hastalığı tedavi edilmediğinde ilerler ve:
- El ve ayak felci, sakatlığı
- El ve ayak parmaklarında kısalma
- Ayakta iyileşmeyen kronik ülserleşme
- Görme kaybı
- Böbrek yetmezliği
- Erkeklerde ereksiyon bozukluğu ve infertilite
- Kaş dökülmesi
- Burun şeklinde bozulma gibi ciddi problemlere yol açabilir.
Cüzzam Nasıl Bulaşır?
Cüzzam hastalığın insandan insana nasıl yayıldığı henüz tam olarak aydınlatılamamıştır. Bununla birlikte bilim insanları, cüzzamlı bir kişinin öksürmesi ve hapşırmasıyla havaya saçılan damlacıkların diğer kişiler tarafından solunmasıyla yayıldığını düşünür. Hastalığı kapmak için tedavi edilmemiş cüzzam hastası ile birkaç ay boyunca yakın temasta olmak gerekir. Cüzzamlı hasta ile otobüste yan yana oturmak, kucaklaşmak, el sıkışmak, aynı masada yemek gibi durumlarda hastalık sağlıklı kişiye bulaşmaz. Cüzzam hastalığı anneden plasenta yoluyla bebeğe geçmez. Ayrıca cinsel temas ile de hastalığın bulaşmadığı bilinir. Hastalık, bakterinin vücuda girmesinden yıllar sonra belirti vermeye başladığından enfeksiyonun asıl kaynağını tespit etmek pek mümkün olmaz. Ülkemiz, Dünya Sağlık Örgütü’nün cüzzam hastalığını ortadan kaldırmaya yönelik lepra eradikasyon hedefine ulaşmıştır ve hastalığın görülme sıklığı 1/10.000’in altındadır.
Cüzzam hastalığının daha yoğun görüldüğü ülkelerde yaşayanlar risk altındadır. Hastalığın daha sık görüldüğü yerler:
Amerika kıtası: Brezilya
Asya kıtası: Bangladeş, Hindistan, Endonezya, Myanmar, Nepal, Filipinler, Sri Lanka
Afrika kıtası: Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Etiyopya, Madagaskar, Tanzanya Birleşik Cumhuriyeti, Mozambik, Nijerya, olarak sıralanabilir.
Bu bölgelere seyahat edecek ve bu bölgelerde uzun zaman geçirecek kişilerin dikkatli olması önerilir. Cüzzam hastası olup tedavisini düzgün yaptırmayan kişilerle uzun süreli yakın temas da hastalık bulaşması için riskli bir durumdur. Böyle bir durumla karşılaşan kişilerin en yakın sağlık kuruluşuna başvurması önerilir. Cüzzam hastalığının yayılmasını önlemek için hastanın; evde, lepra senatoryumlarında tamamen izole edilmesi gündeme gelebilir. Öte yandan bu durum, kişinin sosyal hayat ile ilişkisini kestiğinden sıkıntı oluşturabilir. Verem aşısı olan BCG’nin, cüzzam hastalığı için %20 ile %80 arasında değişen bir koruyuculuğu olduğu belirlenmiştir. Cüzzam hastalığına karşı daha etkili bir aşı geliştirme çalışmaları yapılmakla birlikte henüz yüksek koruyuculuk bir aşı bulunamamıştır. Bu nedenle hastalığın yayılmasını önlemede, hasta kişinin başarılı bir şekilde tedavi edilmesi ve bulaştırıcılığının engellenmesi büyük önem taşır. Toplumun cüzzam hastalığı hakkında bilinçlendirilmesi de modern cüzzam kontrol programının temel noktalarından biridir.
Cüzzam Tanısı ve Tedavisi Nasıldır?
Cüzzam, dermatolojik ve nörolojik hastalıklar ile benzer belirtilere neden olabilir. Hastalığın yoğun olduğu bölgelerde tanı koymak kolay olurken, hastalığın az görüldüğü bölgelerde cüzzam seçeneği daha sonra akla gelebilir. Cüzzam tanısı için hasta muayenesi genellikle yeterli olur. Muayenede etkilenen deri kısımları başta olmak üzere tüm ciltte sıcak-soğuk, dokunma ve ağrı duyuları kontrol edilir. Cüzzam hastalığı sinirleri de tuttuğundan cilde yakın bulunan çevresel sinirlerde kalınlaşma ve sertleşme varlığına bakılır. Yüz, kulak, el, ayak gibi bölgelerden küçük bir cilt örneği alınarak hastalığa neden olan bakteri varlığı araştırılır.
Cüzzam tedavisi mümkün olan bir enfeksiyon hastalığıdır. Cüzzam tedavisi için Dünya Sağlık Örgütü’nün de önerdiği şekilde çoklu ilaç tedavisi uygulanır. Çoklu antibiyotik tedavisi; etkin tedaviyi sağlamak, iyileşme süresini kısaltmak ve yan etkiyi en aza indirmek amacıyla yapılır. Bunların yanı sıra Mycobacterium Leprae bakterisinin antibiyotiğe karşı direnç geliştirmesini önleme ve halihazırda direnç geliştirmiş bakterilerin yok edilmesi de çoklu ilaç tedavisinin hedefleri arasında yer alır. Hastalığın tedavisinin başarılı olması için doktorun reçete ettiği ilaçlar düzenli bir şekilde kullanılmalıdır.
Hastalık tedavisi 1-2 yıl gibi uzun süreceğinden hastanın belirli bir süre sonra ilaçları bırakması söz konusu olabilir. Ancak tedavi süresini tamamlamayan hastaların ileride hastalığa bağlı ciddi komplikasyonlarla karşılaşabileceği unutulmamalıdır. Tedavisi devam eden hastaların; cilt lezyonlarının kızarık ve ağrılı hale gelmesi, sinirlerde ağrı ve şişkinlik hissedilmesi gibi durumlarla karşılaştığında vakit kaybetmeden doktoru bilgilendirmelidir. Böyle durumlarda daha yoğun bir tedavi protokolü uygulanabilir. Çoklu ilaç tedavisine inflamasyon (iltihaplanma) azaltıcı ilaçlar eklenebilir.
Çocuklarda cüzzam (lepra) tedavisi yetişkinlerde olduğu gibi yapılır ancak ilaç dozları çocuk ve yetişkin arasında farklılık gösterebilir. Cüzzam hastası kadınlar, hamile kalmayı planladıklarında ve hamilelik boyunca mutlaka doktor kontrolünde olmalıdır.
Cüzzam hastalığı, çok uzun zamandır bilinen ve belirli bölgelerde büyük çaplı salgınlara yol açmış bir hastalıktır. Günümüzde cüzzam tedavisi oldukça başarılı bir şekilde yapılmaktadır. Cüzzam hastalığı belirtileri gösteren kişilerin, hem hastalığın ilerlemesini engellemek hem de hastalığı çevresine bulaştırmamak adına en yakın sağlık merkezine başvurması faydalı olur.
Cüzzam ile ilgili merak ettiğiniz konuları Grup Florence Nightingale Hastaneleri’nin uzman ekibine sorabilir, sorunuzla ilgili öneriler isteyebilirsiniz. Bize ulaşmak için web sitemizde yer alan iletişim formunu kullanabilirsiniz.
Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır. Tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.