Arama

Üzgünüz, Aradığınız Sonuç Bulunamadı

Aramanızla eşleşen herhangi bir sonuç bulunamadı, lütfen arama terimlerinizi değiştirerek tekrar deneyiniz.

Tansiyon Nedir? Tansiyon Normal Değeri Kaç Olmalıdır?

image

Tansiyon ya da kan basıncı, kalbin kanı pompalarken oluşturduğu basıncın atardamara etkisidir. Tansiyon, bireylerin sağlık durumlarını gösteren önemli göstergelerden biridir. Kontrol altına alınabilir bir durum olmasına rağmen tansiyon sorunları günümüzde yaygın görülür. Yüksek kan basıncı, kalp-damar ve diğer bazı hastalıklarla yakından ilişkiliyken düşük kan basıncı da acil tıbbi yardım gerektirebilen bir durumdur. Küresel bir sağlık sorunu olan kronik yüksek tansiyon; kalp, damarlar, beyin, gözler ve böbrekleri etkiler. Tansiyon düşmesi ise geçici nedenlerle meydana gelebileceği gibi, sağlık sorunlarına bağlı olarak kronik de olabilir. Her iki durum da gerekli önlemler alınmazsa veya tedavi sağlanmazsa hayati tehlikeye neden olur. Genetik, çevresel ve psikolojik faktörler tansiyonunuzu etkileyebilir. Dengeli ve düzenli beslenme ile fiziksel aktivite içeren sağlıklı bir yaşam tarzı, tansiyonun neden olabileceği riskleri azaltır.

Tansiyon Nedir?

“Arteriyel kan basıncı” yani tansiyon, kalbin vücuda kan pompalarken atardamarlarda (arter) oluşturduğu basınçtır. Bu basınç sabit değildir, kalbin pompalama işlemi sırasındaki hareketlerine göre değişiklik göstererek gün boyunca düşer veya yükselir. Kan basıncının gün içinde dalgalanması normaldir; ancak sürekli olarak normalin üzerinde seyretmesi, yüksek tansiyona işaret eder. Yüksek tansiyon “hipertansiyon” olarak da adlandırılır. Kalp krizi, inme ve kalp-damar hastalıkları riski, tansiyonun artması ile doğru orantılıdır. 

Artan kan basıncı, belirli tansiyon değerlerine göre yüksek tansiyon, 1. evre hipertansiyon, 2. evre hipertansiyon ve hipertansif kriz olarak ilerler:
  • Tutarlı bir şekilde büyük tansiyonun 130-139 mmHg ve küçük tansiyonun 85-89 mmHg olması yüksek tansiyonu gösterir. 
  • 1. evre hipertansiyon, sürekli olarak büyük tansiyonun 130-139 mmHg  ve küçük tansiyonun 85-89 mmHg arasında olduğu dönemdir.
  • 2. evre hipertansiyon, kan basıncının sürekli olarak 140/90 mmHg veya daha yüksek olduğu zamandır. 
  • Kan basıncı 180/120 mmHg ve üzeri olduğunda tıbbi müdahale gerektirir. Göğüs ağrısı, konuşma veya görmede değişiklik, nefes darlığı gibi belirtiler hipertansif kriz yaşadığınızı gösterir.

Tansiyon düşmesi, genellikle tansiyonun 90/60 mmHg`den daha düşük olmasıdır ve “Hipotansiyon” olarak da adlandırılır. Hipotansiyon belirtileri, vücudunuz kan basıncındaki düşüşü dengeleyemediğinde ortaya çıkar. Genellikle baş dönmesi, mide bulantısı, bulanık görme, bayılma gibi semptomlar görülür; ancak her zaman belirgin semptomlar da vermeyebilir. Semptomlar, tansiyon düşmesinin nedenine ve ne kadar hızlı geliştiğine bağlı olarak değişiklik gösterebilir. Örneğin aniden ayağa kalktığınızda gerçekleşen tansiyon düşmesi, açlık, susuzluk veya aşırı yorgunluk gibi nedenlerle başınıza gelebilir. 

Ancak kan basıncındaki ani düşüşler, yaşamı tehdit edebilir ve tedaviye ihtiyacınız olabilir. Bu tür hipotansiyonun nedenleri şunlar olabilir:
  • Kanama ve kan kaybı
  • Düşük veya yüksek vücut ısısı
  • Kalp yetmezliğine neden olan kalp rahatsızlıkları
  • Ciddi kan enfeksiyonu (sepsis)
  • Kusma, ishal veya ateşten kaynaklanan şiddetli su sıvı kaybı
  • Ciddi bir alerjik reaksiyon

Tansiyon Çeşitleri Nelerdir?

2 çeşit tansiyon değeri bulunur ve ölçüm cihazlarında tansiyonunuz iki sayı olarak kaydedilir. Bu iki sayı “büyük tansiyon” olan sistolik kan basıncı ve “küçük tansiyon” olan diyastolik kan basıncıdır. İlk sayı, büyük değerli olan büyük tansiyon; ikinci sayı, küçük değerli olan küçük tansiyondur. Kalbin kasılması ve dinlenmesi durumuna göre ölçülürler ve bu değerler size dolaşım sisteminiz hakkında bilgi verir. Merkezi sinir sisteminin de içinde bulunduğu dinamik dengenin etkileriyle büyük ve küçük tansiyon belirlenir.

Bu etkiler:
  • Kalbin dakikada pompaladığı kan hacmi
  • Kanın akışkanlık özelliği
  • Atardamarın esnekliği olabilir.

Bu mekanizmalar dışında çevresel faktörler olan yükseklik, mevsimler, stres; fiziksel faktörler olan vücudun duruş şekli ve duygusal faktörler, sigara, alkol, obezite ve beslenme; kan basıncı değişikliklerine neden olan diğer etkenlerdir.

Büyük Tansiyon Nedir?

Büyük tansiyonun tıptaki ismi “sistolik kan basıncı”dır. Bu basınç, kalp atışları sırasında kanınızın atardamar duvarına uyguladığı basıncın büyüklüğünü gösterir. Büyük tansiyon, özetle kalbin ne kadar güçlü kasıldığını gösteren bir değerdir. Ölçüm cihazlarında gördüğünüz ilk sayı bu basıncı verir ve büyük tansiyon olarak adlandırılır. Örneğin tansiyonun 120/80 mmHg olduğu bir durumda “120” sayısı büyük tansiyonu gösterir. Tansiyonunuz yüksek seyrediyorsa, hipertansiyonun hangi evrede olduğunuzu genellikle büyük tansiyon belirler.

Küçük Tansiyon Nedir?

Kalp, atışlar arasında dinlenirken bile atardamara bir basınç uygular. “Diyastolik kan basıncı” veya küçük tansiyon olarak bilinen bu basınç, kalbin her iki atışı arasında atardamara uyguladığı kuvvettir. Yani kalbin bir sonraki atıştan önce gevşediği basınçtır. Ölçüm cihazlarındaki ikinci sayı bu basıncı gösterir ve küçük tansiyon olarak adlandırılır. Örneğin tansiyonun 120/80 mmHg olduğu bir durumda “80” sayısı küçük tansiyonu gösterir. Küçük tansiyon normal olsa bile büyük tansiyonunuz yüksek olabilir. Bu durumda küçük tansiyondan çok büyük tansiyon dikkate alınır.

Tansiyon Kaç Olmalıdır?

Kan basıncı, en sık ölçülen klinik parametrelerdendir ve değerleri tedavi kararlarında belirleyici olabilir. Kan basıncı, tansiyon aleti ile ölçülür ve yaş, beslenme ve kronik hastalık varlığı gibi faktörlerden etkilenir. Tansiyon iki sayı kullanılarak ölçülür: bunlar büyük tansiyon ve küçük tansiyon olarak bilinen değerlerdir. Normal tansiyon değerleri ortalama olarak 120/80 mmHg civarındadır. Bu ölçüm 12'ye 8 şeklinde de ifade edilir. Doğru bir kan basıncı ölçümü elde etmek için en az üç ayrı zamanda ölçüm yapılır ve iki veya daha fazla kan basıncı ölçümünün ortalaması dikkate alınır. Kan basıncı ölçümünün kesinliği, teşhis için önemlidir. Hipertansiyon ve kalp-damar hastalıkları riskine karşı kontrol edilmesi önemlidir. Tansiyon problemleri, erken teşhisle düzeltilebilir ve böylece vücuda olan olumsuz etkileri kontrol altına alınabilir.

Yalancı Tansiyon Nedir?

Tansiyonun bir kere ölçülmesi ile tanı ve tedaviye karar verilmez. Çünkü gün içerisinde yaşanan olaylar, yapılan egzersizler, yemek yemek ve sigara içmek gibi durumlar tansiyon değerlerini etkileyerek dalgalanmaya neden olabilir. Dolayısıyla ölçümlerin farklı zamanlarda ve birden fazla kez yapılması daha doğru sonuçlar verir.Her tansiyon yükselmesi hipertansiyon olmayabilir. Bu gibi zamanlarda tansiyonun ölçülmesi ile veya tek bir ölçümle yanlış tanı konulabilir. Dolayısıyla, hipertansiyon hastası olmamanıza rağmen tedavi alabilirsiniz. Bu duruma “yalancı tansiyon” denir. Bunun yanı sıra stres de tansiyon yükselmesini tetikleyebilir ve bu olaya da “psikolojik tansiyon” denir. Gün içinde stresli zamanlarda görülen tansiyon yükselmesi bu tabloyu açıklar.

Gebelikte Tansiyon 

Gebelik sürecinde anne vücudu, bebek gelişimi için birçok fizyolojik değişiklik geçirir. Annenin artan kan hacmi ve bebeğin gereksinimleri, tansiyonu etkiler. Gebe kadınların normal tansiyon değerleri ortalama olarak 120/80 mmHg civarında olmalıdır. Gebelikte görülen yüksek tansiyon yaygındır ve tedavisi, hamilelik sırasında ve sonrasında önemlidir. Gebelikte yüksek tansiyon iki şekilde olabilir: kronik hipertansiyon ve gebeliğe bağlı hipertansiyon. Kronik hipertansiyon gebelikten önce mevcut olan hipertansiyondur. Gebeliğe bağlı hipertansiyon, kan basıncının gebeliğin ilk 20 haftasında normal olması ve ardından gebeliğin 2. yarısında 140/90 mmHg veya üzerinde olmasıdır. Gebelik hipertansiyonu, kalp-böbrek problemleriniz olmaksızın yalnızca yüksek kan basıncınız olduğunda ortaya çıkar. Bununla birlikte, gebelik hipertansiyonu olan bazı kadınların gelecekte kronik hipertansiyon geliştirme riski yüksektir.

Yüksek tansiyonun anne için riskleri;
  • Preeklampsi (gebelik zehirlenmesi) 
  • İnme
  • Sezaryen doğum ihtiyacıdır
Annedeki tansiyon yüksekliğine bağlı gelişebilen ve bebek için riskli olan durumlar;
  • Erken doğum
  • Plasentaya daha az kan akışı
  • Büyüme geriliği ve düşük doğum ağırlığıdır. 

Preeklampsi, daha önce normal kan basıncına sahip olan bir kadının, 20 haftalık gebeliğin ardından aniden yüksek tansiyon, idrarda protein ve başka problemler geliştirmesi durumunda ortaya çıkar. Ancak bazen gebelikten önce kronik hipertansiyonu olan kadınlarda da preeklampsi görülür. Preeklampsi; böbrekler, karaciğer ve beyin gibi hayati organlarda hasarlara neden olabilir ve tedavi edilmezse anne ve bebek için hayati tehlikeye yol açabilir (1).Tansiyon düşmesi, gebelikte daha az yaygındır ve doğrudan gebelikle ilişkili olabilir. Gebelik sırasında kan dolaşımı sisteminin genişlemesi, kan basıncını bir miktar düşürebilir. Bunun yanı sıra diyabet, kalp sorunları, yetersiz beslenme, enfeksiyonlar ve aşırı su kaybı da düşük tansiyona neden olabilir.

Yüksek ve düşük tansiyonun anne ve bebek için olası risklerine karşı:
  • Hamilelik öncesinde ve sırasında düzenli olarak kontrole gitmelisiniz.
  • Doktorunuza danışmadan önce herhangi bir ilaca başlamamalısınız veya ilacı kesmemelisiniz.
  • Beslenmenizi ve yaşam tarzınızı düzenlemelisiniz.
  • Doğumdan sonraki süreçte de tansiyonunuzu takip etmeli ve herhangi bir semptomda doktorunuza danışmalısınız.
Bu Makale Size Yardımcı Oldu mu?
Bu Makale Size Yardımcı Oldu mu?
İletişim Formu
Yukarı Kaydır
loading