
Egzama, dünya genelinde milyonlarca kişiyi etkileyen yaygın bir kronik cilt rahatsızlığıdır. Kaşıntı, kızarıklık ve iltihaplanma gibi egzama belirtileri, günlük yaşamı olumsuz yönde etkileyebilir ve özellikle çocukluk döneminden itibaren farklı yaş gruplarında görülebilir. En sık karşılaşılan egzama türü atopik dermatit olarak adlandırılır ancak farklı egzama türleri de bulunmaktadır.
Bu yazıda, egzamanın temelde ne olduğu, en önemli egzama nedenleri ve belirtileri konusunda ayrıntılı bilgiler bulabilirsiniz. Ayrıca, egzamanın türleri hakkında bilgi verilecek ve cilt sağlığı için doğru teşhisin niçin önemli olduğu açıklanacaktır. Egzama ile başa çıkmak için etkili tedavi yöntemleri ve atakları önlemeye yönelik öneriler de paylaşılacaktır.
Amaç; egzama ile yaşayan bireylerin bu konuda bilinçli adımlar atabilmesini ve semptomlarını kontrol altında tutabilmesini desteklemektir. Sağlıklı bir cilt sağlığı için hem günlük hayatınızda uygulayabileceğiniz önlemlere hem de tedavi seçeneklerine yer vererek, egzama konusunda kapsamlı ve anlaşılır bir rehber sunmaya çalışıyoruz.
Egzama (Atopik Dermatit) Nedir?
Egzama, kronik ve inflamatuvar bir cilt hastalığı olup, cildin koruyucu kalkanı olan cilt bariyeri fonksiyonunun bozulmasıyla karakterizedir. Sağlıklı bir cilt, cildi tahriş edici maddeler ve alerjenlere karşı korurken içerideki nemin kaybolmasını da engeller. Atopik dermatitte bu bariyer zayıflar ve cilt nemini kaybeder; buna bağlı olarak kuruluk, kaşıntı, kızarıklık ve iltihap gibi yakınmalar ortaya çıkar.
Atopik dermatit genellikle bebeklik ve çocukluk çağında görülse de yetişkinlik döneminde de sürebilir veya aralıklı ataklarla geri dönebilir. Bu cilt hastalığının en belirgin özellikleri arasında cildin aşırı derecede kuru, hassas ve tahrişe yatkın olması yer alır. Kaşıntı, yoğun ve rahatsız edici düzeyde olabilir, hatta uyku düzenini veya yaşam kalitesini olumsuz etkileyebilir.
Bu rahatsızlık, doğrudan temas veya aynı eşyaların kullanımıyla başkasına geçmez. Mevcut bilimsel verilere göre, bu rahatsızlığın kesin bir tedavisi olmamakla birlikte, düzenli bakım ve uygun tedaviyle semptomlar büyük oranda kontrol altına alınabilir. Nemlendiriciler ve doktor önerisiyle uygulanan ilaçlar sayesinde alevlenmeler önlenebilir ve yaşam kalitesi artırılabilir.
Bu durum ve egzama, günlük yaşamı etkileyebilen ancak doğru yaklaşımla yönetilebilen cilt problemleri arasında yer almaktadır.
Egzama Belirtileri Nelerdir?
Egzama, ciltte kaşıntı, kızarıklık ve kuruluk gibi semptomlarla kendini gösteren, kronik ve inflamatuvar bir cilt rahatsızlığıdır. Egzama belirtileri kişiden kişiye ve yaş gruplarına göre değişse de genellikle benzer bulgularla ortaya çıkar. Belirtilerin doğru tanınması, erken teşhis ve etkin bir tedavi için oldukça önemlidir.
Egzamada en sık görülen belirtiler maddeler halinde şu şekilde sıralanabilir:
- Ciltte kaşıntı: Egzamanın en belirgin özelliğidir ve genellikle ilk ortaya çıkan semptomdur. Kaşıntı, özellikle geceleri şiddetlenebilir ve kişinin hayat kalitesini olumsuz etkileyebilir. Sürekli kaşıma, ciltte tahrişe ve ikincil enfeksiyonlara yol açabilir.
- Ciltte kuruluk: Egzamalı alanlarda cilt genellikle nemsiz ve pul pul olur. Ciltte kuruluk, cildin bariyer fonksiyonunun bozulmasına bağlı gelişir ve çatlamalara neden olabilir.
- Kızarıklık ve iltihaplanma: Egzama bölgelerinde genellikle kızarıklık ve hafif şişlik izlenir. Açık tenlilerde kırmızı, koyu tenlilerde mor ya da koyu lekeler şeklinde olabilir.
- Ciltte döküntü: Egzama sırasında ciltte döküntü genellikle küçük kabarcıklar veya kabuklu lekeler olarak görülür. Bu döküntüler zamanla kabuklanma ya da pullanma gösterebilir.
- Kabuklanma ve pullanma: Özellikle kronikleşen egzama alanlarında cildin üst yüzeyinde kabuklanma ve pullanma meydana gelir.
- Cilt kalınlaşması (likenifikasyon): Uzun süreli kaşıntı ve sürtünme nedeniyle cilt zamanla kalınlaşabilir, sertleşebilir ve deri çizgileri belirginleşir.
- Sıvı dolu kabarcıklar ve sızıntı: Bazı vakalarda, kaşıntıyla patlayan ve ardından sıvı sızdıran küçük veziküller oluşabilir. Bunlar geçtikten sonra kabuklanma oluşabilir.
Yaş gruplarına göre egzama belirtileri değişiklik gösterebilir:
- Bebeklerde egzama, özellikle yanaklar, saç derisi, kol ve bacakların dış kısmında kızarıklık, kabuklanma ve belirgin kaşıntı ile ortaya çıkar. Bebeklerde egzama sıklıkla huzursuzluk ve uyku sorunlarına yol açar.
- Çocuklarda egzama, diz ve dirsek kıvrımlarında, boyun ve bileklerde kızarıklık ve kaşıntı ile kendini gösterir.
- Yetişkinlerde ise eller, ayaklar, göz kapakları ve boyun gibi bölgelerde egzama belirtileri belirginleşir. Bu yaş grubunda kaşıntı ve kuruluk daha fazla yaşanabilir, ciltte kalınlaşma daha yaygın görülebilir.
Egzama Neden Olur?
Egzama neden olur sorusunun cevabı, tek bir nedene indirgenemez ve genellikle birden fazla faktörün birleşimiyle ortaya çıkar. Egzamanın oluşumunda genetik yatkınlık, bağışıklık sistemi, cilt bariyeri bozuklukları ve çevresel faktörler bir arada rol oynar. Bu faktörlerin her biri, kişinin egzama geliştirmesinde ve semptomların şiddetinde etkili olabilir.
Öncelikle, egzama neden olur denildiğinde akla gelen ilk unsurlardan biri genetik yatkınlıktır. Ailede egzama, astım ya da alerjik rinit gibi atopik hastalıkların görülmesi, kişinin egzama riskini artırır. Genetik faktörler, özellikle cildin koruyucu bariyerinde görevli filaggrin gibi proteinlerin yeterli üretilmemesine yol açabilir. Bu tip genetik farklılıklar, cildin nem tutma kapasitesini azaltır ve cildi dış etkenlere karşı daha savunmasız hâle getirir.
Cilt bariyerinin zayıflaması, egzamanın ortaya çıkmasındaki ana mekanizmalardan biridir. Sağlıklı bir cilt bariyeri, cildi dışarıdan gelen tahriş edicilere ve alerjenlere karşı korur. Egzama geliştiğinde cilt nemini kaybeder, kurur ve irritan maddelere karşı geçirgen hâle gelir. Bu durum, ciltte iltihabi tepkilere ve egzamanın temel semptomlarına neden olur.
Bağışıklık sistemi de egzama oluşumunda önemli bir etkendir. Egzamalı kişilerde bağışıklık sistemi, normalde zararsız olan alerjenlere ya da tahriş edici maddelere karşı aşırı tepki geliştirir. Bu aşırı tepki, ciltte kızarıklık, kaşıntı ve iltihaplanmaya yol açan kimyasalların salınmasına neden olur.
Çevresel faktörler ise egzama neden olur sorusunun diğer önemli bir yanıtıdır. Dışarıdan gelen etkenler, egzama tetikleyicileri olarak adlandırılır ve kişiden kişiye değişiklik gösterebilir. En sık rastlanan egzama tetikleyicileri şunlardır:
- Alerjenler: Ev tozu akarları, polen, hayvan tüyleri, küf mantarları ve bazı besinler (süt, yumurta, yer fıstığı gibi) bağışıklık sistemini uyararak egzama atağını tetikleyebilir.
- Tahriş ediciler: Sert sabunlar, kimyasal maddeler, deterjanlar, parfümlü cilt ürünleri, yün gibi bazı kumaşlar ve sigara dumanı ciltte doğrudan tahrişe ve semptomların kötüleşmesine neden olabilir.
- Hava koşulları: Aşırı sıcaklıklar, düşük nem oranı (özellikle kış aylarında), çok sıcak ya da çok soğuk hava ve aşırı terleme gibi durumlar cildi kurutarak egzama şikayetlerini artırabilir.
- Stres: Fiziksel veya duygusal stres, bağışıklık sistemini etkileyerek egzama semptomlarının sıklığını ve şiddetini artırabilir; stres ile kaşıntı arasında kısır bir döngü oluşabilir.
- Enfeksiyonlar: Bakteriyel, viral veya mantar enfeksiyonları egzama olan bölgelerde ikincil enfeksiyon gelişimine yol açabilir ve semptomları ağırlaştırabilir.
Egzama Türleri Nelerdir?
Atopik Dermatit Atopik dermatit, en yaygın egzama türü olarak bilinir ve genellikle çocukluk döneminde başlar. Bu kronik, inflamatuvar cilt hastalığı, alerjik bir temele sahiptir ve genetik yatkınlık önemli bir rol oynar. Ailede astım veya alerjik rinit gibi rahatsızlıkların bulunması, atopik dermatit riskini artırabilir. Cildin koruyucu bariyerinin zayıflaması sonucu ortaya çıkan atopik dermatit, dış etkenlere karşı hassasiyetin artmasına ve yoğun kaşıntı, kuruluk ile kızarıklık gibi semptomlara sebep olur. Çocukluk çağında başlaması sık olsa da bazı bireylerde yetişkinlikte de devam edebilir veya tekrarlayabilir. Kontakt Dermatit Kontakt dermatit, cildin doğrudan bir maddeyle teması sonucu gelişen bir egzama türüdür. İki ana alt tipi bulunur: tahriş edici (irritan) kontakt dermatit ve alerjik kontakt dermatit. Tahriş edici kontakt dermatit, genellikle deterjan, sabun veya kimyasal maddeler gibi tahriş edicilerle sık temas eden kişilerde ortaya çıkar. Alerjik kontakt dermatit ise nikel, lateks veya bazı kozmetik ürünler gibi maddelere karşı bağışıklık sisteminin verdiği tepki sonucu gelişir. Her iki durumda da ciltte kızarıklık, kaşıntı, kabarcık ve bazen hassasiyet ya da ağrı görülebilir. Kontakt dermatitin tedavisinde en önemli adım, cildi tahriş eden veya alerjiye neden olan maddelerden uzak durmaktır. Uygun bakım ve koruyucu önlemler, cildin tekrar sağlıklı görünmesine yardımcı olur. Dishidrotik Egzama Dishidrotik egzama, özellikle ellerde ve ayaklarda ortaya çıkan küçük, içi su dolu kabarcıklarla kendini gösteren bir cilt rahatsızlığıdır. En çok avuç içleri, ayak tabanları ve parmak kenarlarında izlenir. Kabarcıklar zamanla birleşerek daha büyük veziküller oluşturabilir, yoğun kaşıntı ve hassasiyet görülebilir. Kabarcıkların patlaması sonrası ciltte soyulma, çatlama veya ağrı gelişebilir. Dishidrotik egzama genellikle stres, terleme, alerjiler veya sıcak ve nemli ortamlar gibi faktörlerle tetiklenebilir. Bu tür egzama, kişinin günlük yaşamını zorlaştırabilir ve tedavi için genellikle doktor önerisiyle nemlendiriciler veya topikal ilaçlar kullanılır. Nörodermatit Nörodermatit, cildin belirli bir bölgesinde yoğun ve sürekli kaşıma sonucu gelişen kronik bir cilt rahatsızlığıdır. Bu durum, kaşınan bölgede cildin kalınlaşması ve sertleşmesine neden olur; deri çizgileri belirginleşir ve cilt, normalden daha kaba bir görünüm kazanır. Tıbbi olarak bu değişime “likenifikasyon” adı verilir. Nörodermatit en sık boyun, bilek, ayak bileği, uyluk ve saçlı deri gibi kolay ulaşılabilen bölgelerde ortaya çıkar. Kaşıntı-kaşıma döngüsü, hastalığın devam etmesinde önemli bir etkendir ve özellikle stresle birlikte şiddetlenebilir. Tedavide, kaşıntının kontrol altına alınması ve cildin onarılmasına yönelik bakım ön plandadır. Seboreik Dermatit Seboreik dermatit, genellikle saç derisi, yüz ve göğüs gibi yağlı bölgeleri etkileyen, yaygın ve kronik bir cilt rahatsızlığıdır. En çok saçlı deride görülen seboreik dermatit, kepeklenme, kızarıklık ve kaşıntı gibi belirtilerle ortaya çıkar. Saç derisinin yanı sıra burun kenarları, kaşlar ve kulak arkaları da sıkça etkilenir. Göğüs ve sırt gibi yağ bezlerinin yoğun olduğu bölgelerde ise yağlı, sarımsı pullanmalar gözlenebilir. Seboreik dermatitin kesin nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte, Malassezia adlı maya mantarının varlığı ve genetik yatkınlık önemli rol oynar. Stres, yorgunluk ve soğuk hava gibi faktörler ise hastalığın belirtilerini artırabilir. Staz Dermatiti Staz dermatiti, genellikle bacakların alt kısımlarında görülen kronik bir cilt rahatsızlığıdır. Bu durum, çoğunlukla kan dolaşımı sorunlarına, özellikle de kronik venöz yetmezliğe bağlı olarak gelişir. Bacak toplardamarlarının kanı yeterince kalbe taşıyamaması sonucu, bacaklarda sıvı birikimi ve basınç artışı meydana gelir. Bu tablo, ciltte kızarıklık, kaşıntı ve kahverengi renk değişiklikleriyle kendini gösterir. Staz dermatiti ilerlediğinde, ciltte incelme, yara oluşumu ve enfeksiyon riski artabilir. Tedavinin temelini, altta yatan dolaşım probleminin yönetilmesi ve cilt bakımının düzenli olarak yapılması oluşturur.
Egzama Nasıl Teşhis Edilir?
Egzama teşhisi, genellikle bir dermatolog tarafından gerçekleştirilen fiziksel muayene ve hastanın öyküsünün alınmasıyla başlar. Dermatolog, ciltteki döküntülerin görünümünü, yaygınlığını ve şiddetini inceler; ayrıca hastanın geçmiş sağlık durumu ve ailesinde egzama veya diğer atopik hastalıkların olup olmadığını sorgular. Semptomların ne zaman başladığı, hangi faktörlerle tetiklendiği ve uygulanan tedavilerin sonuçları da teşhis sürecinde göz önünde bulundurulur.
Bazı durumlarda egzama teşhisi için sadece gözlem yeterli olmayabilir. Özellikle benzer semptomlara sahip farklı cilt hastalıklarını ayırt etmek veya egzamanın kesin nedenini belirlemek adına ek testlere başvurulabilir. Dermatologlar, kontakt egzamadan şüpheleniyorsa yama testi uygulayabilir. Bu testte cilde çeşitli maddeler uygulanır ve vücudun verdiği tepki gözlemlenir. Ayrıca egzamanın alerjik bir temeli olabileceği düşünülüyorsa alerji testleri ile spesifik tetikleyiciler saptanabilir.
Nadiren de olsa, belirtiler net bir şekilde sınıflandırılamadığında veya başka bir cilt hastalığı ihtimali varsa, cilt biyopsisi yapılabilir. Bu yöntemde küçük bir doku örneği alınarak laboratuvarda mikroskobik inceleme gerçekleştirilir. Kan testleri ise bazı vakalarda altta yatan bağışıklık sistemi problemlerinin belirlenmesinde ve diğer hastalıkların ekarte edilmesinde yardımcı olabilir.
Güvenilir bir egzama teşhisi, kişiye özel ve etkili bir tedavi sürecinin başlanabilmesi açısından büyük önem taşır. Şüpheli semptomlar görüldüğünde bir dermatoloğa başvurmak, egzamanın uygun şekilde yönetilmesini sağlayacaktır.
Egzamaya Ne İyi Gelir? (Evde Bakım Yöntemleri)
Egzama ile yaşamak, yoğun kaşıntı ve kuruluk nedeniyle günlük hayatı zorlaştırabilir. Ancak doğru evde bakım uygulamalarıyla semptomları hafifletmek ve cildi korumak mümkündür. Peki, egzamaya ne iyi gelir ve evde hangi yöntemlerle belirtileri hafifletebilirsiniz?
En önemli adımlardan biri, cildi nemli tutmak ve uygun nemlendirici kullanmaktır. Egzamaya eğilimli ciltlerin bariyer fonksiyonu zayıflar, bu da nemin hızlıca kaybolmasına yol açar. Cildin kurumasını önlemek için parfümsüz, yoğun kıvamlı ve hipoalerjenik nemlendiriciler tercih edilmelidir. Nemlendiriciyi günde en az iki kez, özellikle duş veya banyo sonrası cilt hafif nemliyken uygulamak, nemin ciltte hapsolmasını sağlar. Düzenli nemlendirme, kaşıntı ve kızarıklık gibi egzama semptomlarını hafifletmede temel bir rol oynar.
Banyo alışkanlıkları da egzama için evde bakım açısından oldukça önemlidir. Çok sıcak su cildi kurutabileceğinden ılık su ile ve kısa sürede duş almak önerilir. Sabun ve parfüm içermeyen, cildi nazikçe temizleyen ürünler kullanmak tercih edilmelidir. Banyo sonrasında cildi nazikçe havluyla kurulayıp hemen ardından nemlendirici uygulamak, nemin korunmasına ve cildin rahatlamasına yardımcı olur.
Cildi tahriş eden ürünlerden ve maddelerden uzak durmak alevlenmeleri önlemeye yardımcı olur. Sert sabunlar, alkol bazlı ve parfümlü ürünler, deterjanlar ve temizlik malzemeleri egzama belirtilerini tetikleyebilir. Yün gibi kaşındırıcı kumaşlardan kaçınılmalı, pamuklu ve nefes alabilen giysiler tercih edilmelidir. Evin düzenli havalandırılması ve ev tozu akarları gibi alerjenlerin azaltılması da cilt sağlığına katkıda bulunur.
Kaşımanın önlenmesi, egzama yönetiminde kritik bir noktadır. Kaşıma, cilt bariyerine zarar vererek enfeksiyon riskini artırır ve döngüyü ağırlaştırır. Tırnakların kısa tutulması, gece pamuklu eldiven kullanılması ve gerekliyse soğuk kompres uygulanması kaşıntı hissini hafifletebilir. Kaşımak yerine, cilde hafifçe vurmak veya bastırmak da geçici rahatlama sağlayabilir.
Bir diğer önemli nokta ise, egzama ve stres arasındaki yakından ilişkidir. Stres faktörleri egzama ataklarını tetikleyebilir ve semptomları ağırlaştırabilir. Bu nedenle stresi azaltmaya yönelik yöntemler geliştirmek önemlidir. Yoga, meditasyon, nefes egzersizleri, düzenli yürüyüş gibi aktiviteler ve keyif alınan hobiler stres yönetimine yardımcı olabilir, böylece egzamaya iyi gelir.
Kişisel tetikleyicileri tanımak, düzenli olarak cildi nemlendirmek ve tahriş edici etkenlerden uzak durmak evde uygulanabilecek en pratik ve etkili yöntemlerdendir. Eğer evde uygulanan bakım önerileri ile semptomlar yeterince kontrol altına alınamıyorsa mutlaka bir dermatoloji uzmanına başvurulması gerekir. Unutmayın, düzenli bakım ve sağlıklı yaşam alışkanlıkları egzama kontrolünde temel unsurlardır.
Egzama Tedavi Yöntemleri
Egzama, kronik ve ataklarla seyreden bir cilt hastalığı olduğu için tedavi süreci, semptomları kontrol altına almak ve yaşam kalitesini artırmak üzerine odaklanır. Mevcut egzama tedavi yöntemleri, hastalığın tipi, şiddeti ve kişinin bireysel özelliklerine bağlı olarak dermatoloji uzmanı tarafından belirlenmelidir. Her tedavinin amacı; cildin bariyerini güçlendirmek, iltihabı azaltmak ve alevlenmeleri önlemektir.
Başlangıç tedavisinde ilk olarak topikal, yani cilde sürülen ilaçlar tercih edilir. Bunlar arasında en sık kullanılanlar kortikosteroid içeren egzama kremleridir. Topikal kortikosteroidler, kaşıntı, kızarıklık ve iltihaplanmayı hızlıca azaltabilir. Ancak uzun süreli veya yanlış kullanımları ciltte inceleme, renk değişikliği ya da tahrişe neden olabileceğinden, mutlaka doktor gözetiminde ve önerilen dozda kullanılmalıdır. Kortikosteroid alternatifleri arasında yer alan kalsinörin inhibitörleri de özellikle yüz gibi hassas bölgelerde tercih edilebilen başka bir egzama kremleri tipidir. Bu ürünler, steroidlere kıyasla daha az yan etkiye sahiptir fakat yine doktor önerisiyle kullanılmalıdır.
Şiddetli kaşıntı şikayetlerinde ise ağızdan alınan antihistaminikler tedaviye destek olabilir. Doktor önerisiyle kullanılan bu egzama ilaçları, genellikle kaşıntıya bağlı uyku problemlerinin önüne geçmek için uygulanır.
Topikal tedavilerin yetersiz kaldığı veya geniş alanları etkileyen vakalarda, dermatologlar bazı ileri tedavilere başvurabilir. Bu yöntemlerden biri fototerapi (ışık tedavisi) olarak bilinir. Fototerapide kontrollü ultraviyole (UV) ışık uygulamasıyla ciltteki iltihabın azalması hedeflenir. Tedavi, uzman gözetiminde, belirli aralıklarla klinik ortamda yapılır.
Daha dirençli ve şiddetli egzama durumlarında ise sistemik tedavilere geçilebilir. Sistemik tedaviler, oral immünosupresanlar (bağışıklık sistemini baskılayan ilaçlar) veya biyolojik ajanlar gibi, vücudun genelini etkileyen ilaçları kapsar. Biyolojik egzama ilaçları, bağışıklık sisteminde spesifik hedeflere etkili olarak iltihabı azaltır ve genellikle diğer tedavilere yanıt vermeyen vakalarda kullanılır. Tüm bu tedaviler yalnızca uzman doktorların reçetesiyle ve yakın takibi ile uygulanmalıdır.
Belirtilerinizi ve tedavi seçeneklerinizi konuşmak için mutlaka bir dermatoloji uzmanına başvurmalısınız. Unutmayın, burada yer alan egzama tedavi yöntemleri yalnızca genel bilgilendirme amacı taşır; her tedavi yöntemi bireysel farklılıklar gösterebilir ve tıbbi yönlendirme gerektirir. Tedavinin başarılı olabilmesi için düzenli cilt bakımı, tetikleyicilerden korunma ve doktorunuzun önerilerine sadık kalmak büyük önem taşır.
Egzamadan Korunma Yolları
Egzamadan korunma, cilt sağlığını korumanın ve hastalığın olumsuz etkilerini en aza indirmenin temel yoludur. Egzamanın kontrol altına alınması için tedavi kadar, hatta daha fazla, önleyici adımlar atmak gereklidir. Bu noktada, en önemli strateji kişisel egzama tetikleyicileri ile başa çıkmaktır. Besinler, polen, ev tozu akarları, hayvan tüyleri, çeşitli kumaşlar ve kimyasal içerikli temizlik ürünleri gibi pek çok unsur, kişiye özgü olarak egzamayı tetikleyebilir. Bu nedenle, egzamadan korunma sürecinde, olası tetikleyicilerin bir günlük tutularak ya da dikkatli gözlemlerle belirlenmesi büyük fayda sağlar.
Bununla birlikte, düzenli ve uygun bir cilt bakımı rutini oluşturmak da egzamadan korunma yolları arasında önemli bir yere sahiptir. Parfümsüz, hipoalerjenik ve zengin nemlendiriciler kullanmak, cildin koruyucu bariyerini güçlendirir ve nem kaybını önler. Özellikle duş sonrası, cilt hafif nemliyken nemlendirici sürmek, cilde maksimum fayda sağlar. Ilık suyla ve kısa süreli banyolar almak, sert ve tahriş edici sabunlardan kaçınmak cilt sağlığını destekler.
Hava koşullarına dikkat etmek de egzamadan korunma açısından gereklidir. Soğuk ve kuru havalarda cildin kurumasını önlemek için ekstra nemlendirici kullanmak ve ortam nemini artırmak, yaz aylarında ise aşırı terleme ve tahrişi azaltmak için hafif, pamuklu kıyafetler tercih etmek faydalı olur. Bu tür önlemler, egzama tetikleyicileri ile temasın azalmasına katkı sağlar.
Stresin egzamayı tetikleyebileceği unutulmamalıdır. Dolayısıyla, stres yönetimi egzamadan korunma yollarında vazgeçilmezdir. Yoga, meditasyon gibi gevşeme teknikleri, düzenli egzersiz ve yeterli uyku, cilt sağlığının yanı sıra genel sağlık için de destekleyicidir.
Tüm bu uygulamaların yanında, bebeklerde egzama belirtileri gözlemlendiğinde mutlaka bir çocuk doktoru veya dermatolog tavsiyesi alınmalıdır. Tedavi planı, bebeğin ihtiyaçlarına göre hekim tarafından belirlenecektir. Uzmana danışmadan herhangi bir ürün veya ilaç kullanımına başlanmaması önemlidir. Bu yaklaşım hem bebeğin sağlığını korumak hem de egzamanın etkili şekilde kontrol altına alınmasını sağlamak için gereklidir.