Spor faaliyetleri sırasında diz yaralanmaları sık olarak görülmektedir. Özellikle de içinde rekabetin olduğu takım sporlarında (futbol,cbasketbol,cvoleybol gibi) diz yaralanmaları daha sık olarak karşımıza çıkmaktadır. Travmatik diz yaralanmalarında dizin yapısını oluşturan tüm yapılarda çeşitli düzeylerde bozulmalar görülebilmesine karşın günlük pratiğimizde en sık menisküs yırtıkları, ön-arka çapraz bağ yırtıkları, iç-dış yan bağ yırtıkları ve kıkırdak yaralanmalarını görmekteyiz.
Menisküs Yırtığı Nedir?
Dizin yapısında iç ve dış menisküs olmak üzere 2 adet menisküs dokusu vardır.
Menisküsler, diz eklemi hareketi sırasında ekleme gelen yüklerin düzgün bir şekilde dağılmasını, eklem kayganlığını, kıkırdak doku için yüklerin absorbsiyonunu sağlayan önemli bir dokudur.
Menisküsler genellikle genç insanlarda ani-travmatik olaylar sonucunda yırtılırken daha ileri yaşlarda menisküslerin doku kalitesinin bozulması ile (dejenerasyon) günlük yaşam içindeki ters hareketler ile yırtılır.
Spor sırasında menisküs yırtıldığı zaman ağrı ve şişlik olarak semptom verir. Daha sonraki dönemde ilaveten takılma, ses gelmesi, hareket kısıtlılığı, kilitlenme gibi yakınmalar eklenebilir.
Uygun şekilde tedavi edilmeyen menisküs yırtıklarının ilerleyen süreçte diz ekleminde ek sorunlara özelliklede artroza yol açtığı (kireçlenme) bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Bunun gibi birçok nedenden dolayı spor yaralanmaları ciddiye alınmalıdır.
Ön Çapraz Bağ Yaralanmaları (ÖÇB) Nedir?
ÖÇB dizin dengesini sağlayan 4 önemli bağdan biridir (diğerleri arka çapraz, iç ve dış yan bağdır). Dizin orta-iç kısmında yer alan ÖÇB’nin görevi diz ekleminin ön doğru çıkmasını engellemektir.
ÖÇB genellikle sportif aktivitede ki yaralanma ile oluşur. İster kişisel isterse her türlü takım sporlarıyla uğraşanlarda görülebilmesine karşın en sık rekabetçi spor müsabakalarında sabit bacak üzerinde ani rotasyonel (dönme) hareket ile oluşur. Ön çapraz bağ yaralanmaları sonrasında kişinin dizinde şişlik ve ağrı başlar, sonrasında genellikle kişi spor müsabakasına devam edemez. ÖÇB kopmaları yüksek enerjili yaralanmalar olduğundan ek olarak menisküs yırtıkları ve kıkırdak yaralanmalarında beklenmelidir.
Ayrıca kronik dönemde dizin dengesi bozulacağından ve sık sık diz ekleminde kaymalar görüleceğinden diz içindeki yapılar aşamalı olarak bozulacaktır. Bu durum ilerleyen zamanda diz ekleminde kireçlenme olarak karşımıza çıkacaktır. Bilimsel olarak ÖÇB kopmaları tedavi edilmediği takdirde 10 yıl sonrasında %50 oranında kireçlenmeye yol açtığı gösterilmiştir. Bu nedenle ÖÇB yaralanmalarının tanısı ve tedavisi uzmanlık gerektirir.
Kıkırdak Yaralanmaları Nedir?
Eklem kıkırdak dokusu eklemi oluşturan kemiklerin uç kısımlarda yer alan bir çeşit yüzey kaplaması olarak düşünülebilir. Kıkırdak dokusu kendine has özelliği olan kaygan, parlak, pürüzsüz bir yapıdır. İşte biz bu eşssiz kıkırdak dokusu sayesinde günlük aktivitelerimizi ağrısız, hatta ağır sportif faaliyetleri sorunsuz olarak yaparız.
Spor yaralanmaları nedeniyle oluşan menisküs yırtıklarının ve ön çapraz bağ yaralanmalarının üçte birinde çeşitli derecelerde kıkırdak sorunları ile karşılaşılmaktadır.
Eklem kıkırdak lezyonlarının tanısı koyulduktan sonra erken dönemde tedavisi; eklem fonksiyonlarının korunması, hastanın ağrısının giderilmesi ve erken osteoartrit gelişiminin önlenmesi açısından oldukça önemlidir.
Günümüzde dünya çapında ortopedik hastalıklar arasında en tartışmalı konuların başında kıkırdak yaralanmalarının tedavisi gelmektedir. Çünkü eklem kıkırdağının iyileşme yeteneği yok denecek kadar azdır. Vücuttaki diğer dokuların aksine, eklem kıkırdağı yaralanma sonrası kendini orjinal olarak yenileyemez. Kıkırdakta iyileşme cevabını oluşturmak için mutlaka cerrahi müdahaleler gereklidir.
Kıkırdak lezyonunun görüldüğü ekleme, hasarın derecesine, ek olarak bağ yaralanmasının olması, hastanın fiziksel aktivitesine göre çeşitli tedaviler uygulanmaktadır. Cerrahi tedaviler genellikle artroskopik (kapalı) veya gerekiyorsa açık cerrahi olarak yapılabilir. Artroskopik yöntem ile lavaj, kondral tıraşlama, debridman, mikrokırık gibi tedavi seçenekleri uygun endikasyonlu hastalarda başarıyla uygulanmaktadır.
Spor Travmalarına Bağlı Ağrı ve Akupunktur
Akupunkturun travma ve yaralanmaların tedavisinde kullanımı binlerce yıl öncesinde savaş travma ve yaralanmalarının tedavi edilmesi amacıyla başlamıştır. 2003 yılında WHO (Dünya Sağlık Örgütü) akupunkturun spor travmalarında etkililiğini ve kullanımını onaylamıştır. Akupunktur spor travmalarında aşağıdaki alanlarda kullanılmaktadır.
Spor yaralanmalarının tedavisi (kas-tendon-ligament travmaları): Spor yaralanmalarında oluşan kas spazmı, ödem inflamasyon ve ağrıyı azaltarak ve bölgesel kan akımını arttırıp doku iyileşmesini hızlandırarak tedavi süresini yarı yarıya azaltmakta ve sağlıklı bir iyileşme sağlamaktadır.
Spor sakatlanmalarının önlenmesi (koruyucu tedavi): Batı tıbbı genelde oluşan sakatlıkları tedavi etmeye odaklanmıştır. Oysa doğu tıbbı buna ilaveten, sakatlıkların oluşmasını önlemeye çok önem vermektedir. Sakatlıklarda kas-iskelet sistemi dengesi çok önemlidir. Kas- iskelet sistemi dengesinin sağlanmasında, kas tonusu ve agonist-antagonist (birbirine karşı iş yapan kas grupları) kas koordinasyonu büyük rol oynar. Bunlar bozulduğu zaman sakatlık riski artar. Akupunktur ile bu denge bozukluğunu erkenden teşhis edip, tedavi ederek çeşitli sakatlanmaların önüne geçmek mümkündür.
Spor performansının arttırılması: Spor performansı; sadece iyi kondisyon, iyi antrenman metotlarına bağlı değildir. Kişinin ruhsal dengesinin stabil olmasına ve uygun beslenmesine de bağlıdır. Akupunktur ile kas-iskelet sistemi dengesi ve vücut beyin ilişkisi stabil hale getirilmeye çalışılıp kişinin maksimum performans göstermesi amaçlanır.
Ayrıca sporcunun dayanıklılığını arttırmak için kişiye uygun diyet ve akupunktur tedavisi uygulanır. Burada uygulanan diyet, batı tıbbındaki gibi kalori protein, yağ ve karbonhidrat gibi yaklaşımlardan farklı olarak dokuların güçlendirilmesine yönelik bir uygulamadır.