- Yorgunluk, huzursuzluk ve nezle hali,
- Şiddetli ve sürekli baş ağrısı,
- Baş ağrısına eşlik eden baş dönmesi,
- Unutkanlık,
- Mide bulantısı ve takiben kusma,
- Karın ağrısı,
- Göğüs ağrısı ile çarpıntı,
- Bitkinlik, uyuşukluk hali ve uyuklama,
- Zihin bulanıklığı,
- Dikkat eksikliği,
- Ruh halinde değişmeler ve depresyon,
- Hareket etme isteksizliği,
- Nadir durumlarda halüsinasyon görme,
- Huzursuzluk ve gerilim içinde olma hali,
- Görme zayıflığı hatta kaybı,
- İdrar ve dışkı tutma güçlüğü,
- Nöbet geçirme ve bayılma,
- Koma,
- Solunum güçlüğü ve sonucunda ölüm.
Birçok gaz türünde olduğu gibi karbonmonoksit gazı da renksiz, tatsız ve kokusuzdur. Odun, benzin, odun kömürü vs. gibi maddelerin yanmasından dolayı ortaya çıkar. Kan dolaşımında herhangi bir maddenin fazla birikmesi nedeniyle çeşitli zehirlenmeler ortaya çıkabilir. Karbonmonoksit zehirlenmesi de kan dolaşımında karbonmonoksit miktarının artmasından kaynaklanır. Bu zehirlenme türü çeşitli ciddi yaralanmalara veya ölümlere neden olabilir. Çok fazla karbonmonoksit gazına maruz kalmak, mide bulantısına ve nefes darlığına yol açar. Ortamda çok fazla karbonmonoksit gazı olduğunda solunan gazdan dolayı insan vücudu kırmızı kan hücrelerindeki oksijeni karbonmonoksit ile değiştirir. Bu doku hasarlarına veya kayıplarına neden olabilir.
Karbonmonoksit Zehirlenmesi Nedir?
Doğada birçok gaz serbest halde bulunur ve bu gazlar atmosferde dengeli bir oranda dağılmıştır. Bu denge sayesinde canlılar solunumunu gerçekleştirir ve yaşamlarına devam eder. Ancak herhangi bir gazın fazla solunması zehirlenmelere yol açar. Çünkü kanda bulunan gaz miktarları da insan yaşamının temelini oluşturur. Yapısında karbon bulunan herhangi bir maddenin yanması veya tam olarak yanmamasından dolayı karbonmonoksit gazı açığa çıkar. Karbonmonoksit, renksiz, tatsız, kokusuz, günlük durumlarda tehlikeli olmayan bir gazdır. Bunun yanında tahriş edici özelliğinin olmamasından dolayı fark edilmesi mümkün değildir. Zehirlenme durumlarında ciddi sağlık problemlerine yol açtığı için de sessiz katil olarak da adlandırılır. Bunun yanında yakıt yakan cihazlar da karbonmonoksit üretir. Bu kaynaklardan dolayı ortaya çıkan karbonmonoksit miktarı, genel olarak önemsiz miktardadır. Ancak kapalı veya yeterince havalanmayan alanlarda, karbonmonoksit tehlikeli seviyeleri çıkabilir. Yeterince havalandırılmayan otoparklarda uzun süre araçların çalıştırılması da ortamda karbonmonoksit birikmesine neden olur. Bu havanın solunması da zehirlenmelere neden olabilir. Ayrıca yangın sırasında da ortaya çıkan dumanın solunması karbonmonoksit zehirlenmesine yol açar.
Karbonmonoksit (co) Zehirlenmesi Nasıl Oluşur?
Solunan hava, insan vücudunda öncelikli olarak akciğerlere ulaşır. Karbonmonoksit de solunum sırasında vücuda girdiği için öncelikli olarak akciğere geçer. Buradan da akciğerler aracılığıyla kana geçer. Kanda hemoglobin adı verilen ve kan hücreleri içerisinde yer alan, dokulara oksijen taşımakla görevli maddeler vardır. Karbonmonoksit, hemoglobine oksijenden yaklaşık olarak 200 kat daha hızlı bağlanır. Bu bağlanma ve birleşme sonucunda karboksihemoglobin (COHb) oluşur. Bağlanma devam ettikçe vücutta bulunan oksijen miktarı azalır ve dokulara oksijen taşınamaz hale gelir. Oksijen zamanla karbonmonoksit ile yer değiştirmeye devam eder. Dokulara ve organlara oksijen taşınamadığından dolayı beyin, kalp ve diğer organlar zamanla çalışamaz hale gelir. Bu durum zehirlenmenin miktarına göre hastalıklara, ciddi zehirlenmelerde ise ölümlere neden olur. Zehirlenmenin önüne geçilebilmesinin en önemli yolu karbonmonoksit kaynağı bulunan ortamların yeterince havalandırılmasıdır. Aksi halde sağlık sorunlarının ortaya çıkması kaçınılmaz olacaktır.
Karbonmonoksit Zehirlenmesi Belirtileri Nelerdir?
Karbonmonoksit zehirlenmelerinin en temel ve yaygın belirtileri, baş ağrısı, mide bulantısı, yorgunluk ve nezle benzeri durumlardır. Diğer zehirlenmelerin birçoğunda ateşlenme de görülür ancak tipik olarak karbonmonoksit zehirlenmelerinde ateşlenme söz konusu değildir. Gaza maruz kalma miktarı ile maruz kalma süresi, belirtilerin düzeyinde etkili rol oynar. Ancak bu genel kanıdır ve her zaman bu durumun böyle olmadığının da bilinmesi gerekir. Hafif düzeylerde karbonmonoksit gazına maruz kalındığında şu semptomlar ortaya çıkar:
- Halsizlik, bitkinlik ve yorgunluk hissi,
- Baş ağrısı,
- Solunum güçlüğü ve nefes darlığı,
- Mide bulantısı ve kusma,
- Baş dönmesi ve göz kararması.
- Baş dönmesi ve mide bulantısı sonucu oluşan kusma,
- Sersemlik hali ve hareket etmekte zorlanma,
- Kas koordinasyonunun zayıflaması veya kaybolması,
- Bilincin kaybolması.
Tüm bu belirtiler sonucunda tedavi edilmeyen veya tedavide geç kalınan vakalarda ölüm de görülebilir. Hafif ve ciddi düzeyli zehirlenmelerin yanında akut ve kronik karbonmonoksit zehirlenmeleri de vardır. Bu hastalıkların belirtileri ise daha geniş bir skalaya yayılır. Akut karbonmonoksit zehirlenmelerinin yaygın belirtileri şu şekilde sıralanabilir:
Kronik karbonmonoksit zehirlenmesi, yapılan mesleklerinden dolayı ister istemez az miktarda ancak uzun süreli maruziyetler olarak tanımlanır. Bu meslek grupları içerisinde trafik polisleri, itfaiyeciler, kapalı garajlarda çalışanlar, boya temizleme işçileri, kalorifer dairesinde çalışanlar yer alır. Bu maruziyetlerden dolayı ortaya çıkan belirtilerin bazıları şu şekilde görülür:
- Sürekli ve şiddetli baş ağrısı,
- Halsizlik, bulantı ve kusma,
- Şiddetli karın ağrıları,
- Bilişsel işlevlerin zayıflaması ve kaybolması,
- Uyuşmalar ve sersemlemeler,
- Huzursuzluk, unutkanlık ve göz kararmaları,
- Kişilik bozuklukları ve değişiklikleri,
- Denge bozuklukları.
Karbonmonoksit Zehirlenmesi Tedavisi Nasıl Yapılır?
Zehirlenmelerde ilk yardım çok önemlidir. Ancak ilk yardımı uygulayacak kişinin zehirlenmeye karşı öncelikli olarak kendisini koruma altına alması gerekir. Hastanın bulunduğu ortam vakit kaybedilmeden havalandırılmalı, hasta ortamdan uzaklaştırılmalıdır. Solunum durmuş ise temel yaşam desteği uygulanması gerekir. Hastanede acil serviste hastaya saf oksijen verilir. Oksijenin verilmesinin amacı hemoglobine bağlanan karbonmonoksit miktarını azaltmak ve dokulara oksijen taşınmasını sağlamaktır. Hasta nefes alamayacak duruma gelmiş ise tıbbi makineler yardımıyla hastanın solunumu sağlanır. Solunum sağlandıktan sonra hastaya hiperbarik oksijen tedavisi uygulanabilir. Bu tedavi, hava basıncının normal durumdan iki ya da üç kat fazla olduğu bir odada hastanın oksijene maruz bırakılmasını kapsar. Hasta solunumuna devam ettikçe kandaki karbonmonoksit miktarı azalır ve oksijen miktarı artar. Ağır ya da hafif zehirlenme fark etmeksizin hastalara oksijen terapisi uygulanır. Kandaki oksijen miktarı dengelendiğinde tedavi sonlandırılabilir. Ancak ileri düzey zehirlenmelerde organlar ve dokular zarar görmüş olabilir. Özellikle beyin ve kalpte olan hasarlara acil müdahale gerekir. Gereken durumlarda beyin ve kalbin korunması ya da daha çabuk iyileşmesi için oksijen terapileri uzun sürelere yayılabilir. Böylece organların daha çabuk iyileşmesi sağlanır. Kalıcı hasarların olmaması ancak doku ve organ hasarlarının ileri düzey olması halinde destekleyici tedaviler için farklı yöntemler uygulanabilir. Tedavilerin uygulanmasının amacı, hasarı en aza indirgemek ve hastanın sağlığına tekrardan kavuşmasını sağlamaktır. Hamile kadınlara, hiperbarik oksijen tedavisi daha uzun süreli uygulanır. Çünkü zehirlenmeden henüz doğmamış bebeğin de etkilenmiş olma ihtimali yüksektir. Bu da bebekte kalıcı hasarlara yol açabilir. Bunun önüne geçilmesi için oksijen tedavileri uzun süre devam eder. Ancak tüm bunların önüne geçmek için en etkili yöntem, karbonmonoksit gazına maruz kalınabilecek ortamlardan uzak durmaktır. Böylece zehirlenmelerin önüne geçilebilir.
Eğer siz de karbonmonoksit zehirlenmesinden şüphe ediyor veya düzenli olarak karbonmonoksit gazına maruz kalıyorsanız vakit geçirmeden muayene olmalısınız. Böylece kan değerlerine bakılarak zehirlenme olup olmadığı tespit edilebilir ve ciddi bir durum ortaya çıkmadan sağlıklı şekilde yaşamınıza devam edebilirsiniz.