Halk arasında yüksek tansiyon olarak da bilinen hipertansiyon, ülkemizde yapılan büyük epidemiyolojik çalışmalara göre her üç kişiden birinde görülen yaygın bir sağlık sorunudur.
Hipertansiyon Nedir?
Yaş ilerledikçe görülme sıklığı artan hipertansiyon hastalığı, sıklıkla genetik ve çevresel faktörlerden kaynaklanır. Birinci derece akrabalarında hipertansiyon öyküsü bulunan kişilerde yüksek tansiyon görülme oranı diğer kişilere kıyasla daha yüksek olsa da beslenme, kilo problemleri, alkol, sigara kullanımı ve pek çok farklı hastalığın varlığı da hipertansiyon riskini arttırabilir.
Hâlsizlik, yorgunluk, bacaklarda şişlik gibi semptomlarla karakterizedir. Hipertansiyon, miyokard infarktüsü ya da halk arasında yaygın olarak bilinen adıyla kalp krizi, kalp yetmezliği, inme ve hatta ölümle sonuçlanabilen çok ciddi bir rahatsızlıktır.
Normal Tansiyon Değerleri Nedir?
Kanın vücudumuzda tüm dokulara ulaşabilmesi için kalpten belli bir basınçla atılması gerekir. Kalp kaslarının kasılması ile ortaya çıkan bu basınç kan damarlarının duvarına yansır. Kan basıncı ölçerken toplardamarlar olarak adlandırılan venlerin damar duvarlarında hissedilen basınç ölçülür. Kan basıncı değerleri dolaşım sisteminin yeterliliği hakkında bilgi verir.
Kalbin kanı atardarmarlara (arter) atarken uyguladığı basınca “büyük tansiyon” (sistolik basınç), kan atımı bitince damar duvarındaki durgun basınca oluşan basınca “küçük tansiyon” (diyastolik basınç) denir.
Vücutta yeterli kan dolaşımının sağlanması için en uygun kan basıncı değerleri sistolik basınç 120 mmHg, diyastolik 80 mmHg olarak kabul edilir. Kan basıncı değerleri yaş, kronik hastalık varlığı gibi durumlardan etkilenir.
Erişkinlerde normal kan basıncı 120-140 mmHg sistolik ve 80-90 mmHg diyastolik olarak belirlenmiştir. Kan basıncı 140/90 mmHg’nin üstünde ise “hipertansiyon” varlığından şüphelenilir.
Hipertansiyon Nedir?
Hipertansiyon hastalarında ise kan basıncı değeri olması beklenen değerin üzerindedir. Tansiyonun 140/90 mmHg ve üzerinde seyretmesi, yüksek tansiyon yani hipertansiyon olarak adlandırılır.
Normal değerlerin üzerindeki kan basıncında damar duvarları zorlanır ve zayıf bölgelerde, son arter dediğimiz göz içi, böbrek gibi alanlarda, damar yırtılmalarına bağlı olarak kanama görülür. Büyük tansiyonun hızlı yükselmesi ve/veya 160-180 mmhg düzeyinin üstünde olması, özellikle ileri yaşta damar elastisitesi azalmış kişilerde beyin kanamasına zemin hazırlanır.
Bunun tam tersi de doğrudur. Küçük tansiyonun 80 mmHg’den düşük olduğu durumlarda kan vücudun uç bölgelerine ulaştırılamaz. Buna “hipotansiyon” (düşük tansiyon) denir. Sıcak havalarda ayak ve bacaklarda kanın göllenmesi (kalbe geri atılamaması), yer çekimini yenebilecek bir basınçla beyine iletilen kan hacminde düşüş olması baş dönmesi, geçici bilinç kaybı, soğuk terleme ve bayılma ile kendini gösterir. Bu vücudun kendini koruma mekanizmasıdır. Vücut yatay pozisyonda (yere yatırıldığında veya düştüğünde) iken dolaşım sistemi organlara yeterli kanı tekrar pompalamaya başlar.
Hipertansiyon Belirtileri Nelerdir?
Hipertansiyon çoğunlukla belirti vermeyen sinsi bir hastalıktır. Bu yüzden pek çok hipertansiyon hastası, hastalığının farkında değildir. "Sessiz katil" olarak adlandırılmasının sebebi de budur.
Hipertansiyon belirtileri çoğunlukla tansiyon değerinin 180/100 mmHg değerinin üzerine çıkmasıyla hissedilir duruma gelir. Sıklıkla görülen hipertansiyon belirtileri ise şu şekilde sıralanabilir:
- Baş ağrısı,
- Baş dönmesi,
- Kulak çınlaması,
- Hâlsizlik ve yorgunluk,
- Bacaklarda şişlik,
- Bulanık görme,
- Burun kanaması,
- Sık idrara çıkma isteği,
- Kalp ağrısı,
- Ritim bozuklukları,
- Nefes darlığı.
Hipertansiyon Varlığı Nasıl Anlaşılabilir?
Hipertansiyon varlığından söz edebilmek için tansiyonun düzenli olarak ölçülmesi gerekir. Farklı bir deyişle tansiyon ölçüldüğünde bir kez yüksek değer görülmesi, yüksek tansiyon hastalığının varlığını kanıtlamaya yetmez. Öncelikle kan basıncı ölçülmeden önce kişi uygun pozisyonda yaklaşık 10 dakika süreyle istirahat etmelidir. Yoğun fiziksel aktivitenin ya da ani duygu durum değişimlerinin ardından tansiyon ölçümü yapılmamalıdır. Ortam sıcaklığının ideal ısıda olması da önemlidir.
Tüm koşullar sağlandıktan sonra tansiyon ölçülmeli ve ölçüm her iki koldan da yapılmalıdır. Bir hafta boyunca yapılan ölçüm sonuçlarında elde edilen değerler 140/90 mmHg ve üzerindeyse bir sağlık kuruluşuna başvurarak gerekli sağlık kontrollerinin yapılması gerekir.
Hipertansiyon Nedenleri Nelerdir?
Hipertansiyon hastalığının yaygın olarak iki farklı sebebi bulunur. Bunlardan biri genetik diğeri ise çevresel faktörlerdir. Genetik faktörler, kişinin kontrol edemeyeceği, birinci derece akrabalarında hipertansiyon öyküsü varlığı ile oluşan etkendir.
Ancak çevresel faktörlerden kaçınmak çoğunlukla kişinin elindedir. Hipertansiyon riskini arttıran çevresel faktörler arasında stresli yaşam tarzı, sigara ve alkol kullanımı, aşırı kilo, diyetin aşırı tuz içermesi sıralanabilir.
Ayrıca kafa içi basıncının yüksek olması, aort damarının kalpten çıktığı kısmındaki darlık, aort koarktasyonu, (atardamarın bir bölümünde darlık olması) böbrek damarlarında darlık, böbrek üstü bezinin aşırı kortizon veya aldosteron salgılamasına bağlı olarak gelişen Cushing Sendromu ve Crohn hastalığı, böbrek üstü bezinde tümör varlığı, akut ve kronik böbrek iltihabı, polikistik böbrek hastalığı, reçeteli ve reçetesiz kullanılan bazı ilaçlar da hipertansiyona yol açan etkenler arasında sıralanabilir.
Hipertansiyon ve Beslenme
Kilolu insanların %70'inde hipertansiyon görülür. Sağlıklı bireylere kıyasla şişmanlarda iki kat fazla görülen hipertansiyon hastalığında diyetin önemli bir yeri bulunur. Tuz tüketiminin günlük 6 gr. ile sınırlandırılması, hipertansiyon hastalığında atılacak ilk adımların başında gelir. Tuzluk kesinlikle kullanılmamalıdır.
Bol miktarda kalsiyum alınmalı, potasyum içeren meyve ve sebzeler tüketilmelidir. Ayrıca magnezyum içeren gıdalar da yüksek tansiyonun düşürülmesinde etkilidir.
Doymuş yağ bakımından yüksek ürünlerden kaçınılmalı, bunun yerine zeytinyağı gibi doymamış yağlarla yapılan besinler tüketilmelidir. Alkol ve sigara kullanılmamalıdır. Hipertansiyon hastalığı için en uygun diyetlerden biri DASH (Dietary Approaches to Stop Hypertension / hipertansiyonu önlemek için diyet yaklaşımları) diyetidir. Akdeniz diyetini andıran bu beslenme tarzında, tuz, şeker, doymuş yağ içeren ürünler, diyetten çıkarılırken sebze, meyve, tahıl, balık ve kümes hayvanlarından zengin beslenilmesi önerilmektedir. Sağlıklı beslenme, hipertansiyon riskini azaltan etkenler arasında olsa da tek başına hipertansiyon hastalığının tedavisi için yeterli değildir.
Hipertansiyon hastalarının ilaçlarını düzenli, belirtilen dozda, sürekli kullanması ve bunun yanında beslenmesine de dikkat etmesi gerekir.
Hipertansiyon ve Gebelik
Daha önce hipertansiyon öyküsü bulunmayan anne adaylarının tansiyonunun gebeliğin 20. haftasından sonra 140/90 mmHg değerinin üzerin çıkmasıyla fark edilen gebelikte hipertansiyon, her 100 gebenin 6'sında görülür. Tansiyon çoğunlukla doğumdan sonraki 12. haftaya kadar normale döner. Ancak tansiyonun 12. haftadan sonra sağlıklı değer aralığına inmemesi durumunda kişi hipertansiyon hastası olarak kabul edilir.
Gebelikte hipertansiyon, preeklampsi (gebelik zehirlenmesi) riski nedeniyle yakın takip gerektirir. Dikkate alınmayan hipertansiyon vakalarında anne ve bebek bu durumdan olumsuz etkilenebilir. Gebelik sırasında tansiyon değerine göre anne adayına, bebeğe zarar vermeyecek nitelikte ilaçlar verilebilir. Böylece hem anne adayı hem de bebeğin sağlığı korunmuş olur.
Hipertansiyon Zararlı Mıdır?
Tansiyon yüksekliği olarak tanımlanan hipertansiyon, başta kalp olmak üzere atardamarlar, beyin, böbrekler ve gözleri etkiler. Kontrol altına alınmayan hipertansiyon bu doku ve organlar üzerinde kalıcı hasarlara yol açabileceği gibi bu organların yaşamsal fonksiyonlarını yerine getirememesine de neden olabilir.
Hipertansiyonun fark edilmemesi, tanı alınmasına rağmen tedaviye uyulmaması gibi durumlarda kalp yetmezliği, koroner arter darlığı, kalp krizi, damar tıkanıklığı, damar yırtılması, beyin kanaması, beyin damarlarında daralma ve/veya tıkanma, felç, inme, görme problemleri ve körlük gibi pek çok sağlık problemi ortaya çıkabilir.
Hipertansiyon Tanı ve Tedavi Yöntemleri Nelerdir?
Hipertansiyon tanısı için öncelikle kişinin farklı tarihlerde ölçülen kan basıncının, 140/90 mmHg değerinin üzerinde olması gerekir. Fizik muayenenin ardından 24 saatlik holter kullanımı ile kişinin kan basıncı takip edilir. EKG, (elektrokardiyogram) EKO, (ekokardiyografi) çekilir.
Ek laboratuvar testlerinin ardından hipertansiyon tanısı koyulur. Hipertansiyon tedavisinde öncelikli hedef tansiyon değerinin 14/90 mmHg'nin altına düşürülmesi, olası doku ve organ hasarının engellenmesidir. Hekim, tedavi için kişiye özel olarak ilaç tedavisi başlar.
Tüm bunların yanı sıra tedaviyi desteklemek amacıyla diyet ve yaşam tarzında bir dizi değişiklikler yapılmasını ister. Özellikle tuz tüketiminin günlük olarak 6 gr. ile sınırlandırılması, kilo kontrolü ve düzenli egzersiz yapılması önemlidir.
Tansiyonun düşmesinin ardından ilaç kullanımı kesinlikle bırakılmamalı ve hekimin belirlediği aralıklarla kontrole gidilmelidir. Ayrıca ilaç kullanımına ve yaşam yaşam tarzının düzenlenmesine rağmen tansiyonun düşmemesi durumunda da mutlaka hekime başvurulmalıdır. Bu gibi durumlarda hekim, tansiyonun yükselmesine neden olan böbrek hastalığı, hormonal problemler, tiroit sorunları gibi ek hastalıkları araştırır.