Kan basıncı ya da daha sık kullanılan adıyla tansiyon, kalbin vücuda kanı pompalamak için kullandığı gücün ölçüsüdür. Kan basıncı değeri 120/80 mmHg, 130/85 mmHg gibi iki farklı değerden oluşur. Büyük tansiyon olarak adlandırılan değer, kalbin kanı pompaladığı andaki basıncı ifade ederken; küçük tansiyon ise kalbin atımlar arası dinlenme durumundaki basıncını gösterir.
Düşük Tansiyon Nedir?
Sağlıklı yetişkinlerde tansiyon genellikle 120/80’den daha düşüktür. Düşük tansiyon değerleri ise kan basıncının 90/60’tan daha az olduğu durumları kapsar. Düşük tansiyon ya da bir diğer adıyla hipotansiyon, farklı nedenlere bağlı olarak ortaya çıkabilir. Bu nedenlerin bulunması ve düzeltilmesi, düşük tansiyonun dengelenmesinde önemlidir.
Düşük tansiyon vücutta bazı sorunlara yol açar. Düşük tansiyon belirtileri:- Yorgunluk
- Baş dönmesi
- Sersemleme
- Bulantı
- Terleme, nemli cilt
- Bulanık görme
- Konsantrasyonda azalma olarak sayılabilir.
Tansiyonun ciddi derecede düştüğü durumlarda hastalarda şok tablosu görülebilir. Şok, acil müdahale edilmediğinde yaşamı tehdit edebilecek ölçüde ciddi bir tablodur.
Şok belirtileri:- Bilinç bulanıklığı
- Soğuk, nemli, soluk cilt
- Hızlı ve yüzeysel solunum
- Zayıf ve hızlı nabız şeklinde sıralanabilir.
Düşük Tansiyon Sebepleri Nelerdir?
Kan basıncı gün içerisinde değişkenlik gösterir. Vücut pozisyonundan stres düzeyine, tüketilen gıdalardan kullanılan ilaçlara kadar pek çok faktör kan basıncında değişime yol açar. Günün hangi saatinde olunduğu da kan basıncını değiştiren önemli bir faktördür. Kan basıncı genellikle gece düşerken uykudan uyanmak ile birlikte artar.
Bazı kişilerde kan basıncı normal olarak düşük seviyelerde olabilir. Sürekli düşük tansiyon değerlerinin olduğu bu tablo, herhangi bir belirtiye neden olmadığı sürece bir problem oluşturmayan bir durumdur. Tansiyon 90/60 mmHg’nin altına düşmese dahi kan basıncındaki ani düşüş de düşük tansiyon belirtilerine neden olabilir. Bu düşüşün fazla olması ise hayatı tehdit edebilecek durumların ortaya çıkmasına yol açabilir.
- Hamilelik: Gebelik esnasında dolaşım sistemi hızlı bir genişlemeye maruz kalır. Bu durum kan basıncında düşmeye neden olur ve normaldir. Genellikle doğumdan sonra annenin kan basıncı hamilelik öncesi değerlere geri döner.
- Kalp Rahatsızlıkları: Kalp hızının düşük olması, kalp kapakçık hastalıkları, kalp krizi ve kalp yetmezliği gibi durumlar; kalbin vücuda kanı pompalamak için oluşturduğu gücün yeterince basınç oluşturamamasına neden olur. Basınç oluşturmadaki yetersizlik sonucu düşük tansiyon görülür.
- Hormonal Problemler: Paratiroid bezi hastalıkları, böbrek üstü (adrenal) bez yetmezliği, kan şekerindeki düşüş (hipoglisemi) gibi endokrin nedenler düşük tansiyona yol açabilir.
- Dehidratasyon: Vücuttan fazla miktarda sıvı kaybedilmesi ve bu sıvının yerine konulmaması dehidratasyona neden olur. Dehidratasyon; kusma, ishal, ateş, ağır egzersiz ve diüretik grubu ilaç kullanımındaki doz aşımına bağlı olarak meydana gelebilir. Dehidratasyon; tansiyonda düşmeye ve halsizlik, baş dönmesi gibi belirtilerin ortaya çıkmasına sebep olur.
- Kan Kaybı: Ağır yaralanma ya da iç kanama gibi çok miktarda kan kaybının meydana geldiği olaylarda kan hacmi ciddi ölçüde azalır. Hacimdeki bu düşüş, dolaşımdaki kan miktarının azalmasına ve sonuç olarak tansiyonun düşmesine neden olur.
- Ağır Enfeksiyon (Septisemi): Vücutta enfeksiyona neden olan zararlı (patojen) mikroorganizmanın kana geçerek kanda enfeksiyon oluşturması, septik şok gelişmesine neden olabilir. Septik şok; düşük tansiyonun yanı sıra ateş, idrar çıkışında azalma, kalpte çarpıntı gibi farklı semptomlara da neden olur. Septik şok, ölüm oranın yüksek olduğu dolayısı ile de acil tıbbi müdahale gerektiren bir tablodur.
- Anafilaksi: Anafilaktik şok; yiyecek, ilaç, lateks, arı gibi maddelere alerjisi olan bir kişinin alerjen maddeye maruz kalması sonucu gelişen ağır alerjik bir reaksiyondur. Anafilaktik şok geçiren birinde hipotansiyon, kaşıntı, kızarıklık, boğazda şişme ve solunum yolunun tıkanması gibi durumlarla karşılaşılabilir. Alerjisi olan kişilerin anafilaktik şok ihtimaline karşın yanında epinefrin (adrenalin) iğnesi taşıması gerekir.
- Vitamin ve Mineral Eksikliği: Demir, folat ve B12 vitamini eksikliği gibi durumlar anemiye (kansızlığa) yol açabilir. Kırmızı kan hücrelerinin normalden az olduğu anemi, kan basıncında azalmaya yol açabilir.
- İlaçlar: Bazı ilaçların kullanımı da düşük tansiyon sebebi olabilir.
- Ortostatik hipotansiyon, oturur ya da yatar pozisyondan ayağa kalkınca görülen düşük tansiyon tipidir. Genellikle ileri yaştaki kişilerde olmakla birlikte tüm yaş gruplarında görülebilir. Dehidratasyon, hamilelik, uzun süreli yatak istirahati sonrası gibi durumlar sonucu ortaya çıkabilir.
- Postprandial ya da diğer adıyla yemek sonrası hipotansiyon, yemek yedikten sonra 1-2 saat içerisinde gelişen kan basıncı düşüşüdür. Genellikle ileri yaş grubunda görülür. Parkinson hastalığı gibi rahatsızlıklarda yemek sonrası hipotansiyon görülme riski artar.
- Nöral aracılı hipotansiyon, uzun süre ayakta kalınması sonucu ortaya çıkar. Çocuklarda ve gençlerde daha sık görülen bu düşük tansiyon türü, duygusal stres sonucu da meydana gelebilir.
Düşük Tansiyon İçin Ne Yapmalı?
Düşük tansiyonun belirti ve bulguya neden olmadığı ya da sadece hafif belirtilere yol açtığı durumlarda genellikle tedavi ihtiyacı duyulmaz. Düşük tansiyon tedavisi, kan basıncı düşüklüğüne neden olan sebebe göre değişkenlik gösterir. Örneğin kullanılan bir ilaç dolayısıyla düşük tansiyonu olan bir hastanın tedavisinde, ilaç dozunun azaltılması ya da ilacın tamamen kesilmesi gündeme gelir. Oturur ya da yatar pozisyondan ayağa kalkıldığı durumda kan basıncında düşmenin görüldüğü ortostatik hipotansiyonun tedavisinde ilaçlar kullanılabilir.
Düşük Tansiyon Nasıl Yükseltilir?
Düşük tansiyon nedeninin tam olarak bulunamadığı veya uygun tedavinin olmadığı durumlarda amaç, kan basıncının yükseltilerek semptomların şiddetinin azaltılmasıdır. Bunun için beslenme ve yaşam tarzı değişikleri faydalı olabilir.
Düşük Tansiyonda Ne Yenmeli?
Hipotansiyonu olan kişiler beslenme listesinde yapacakları değişimler ile kan basınçlarını yükseltebilir. ‘Düşük tansiyonu yükseltmek için ne yemeli?’ sorusuna çok farklı yiyeceklerle cevap verilebilir.
Kan basıncını artırmak için:- Tuzlu gıdalar: Tuz içeriği yüksek besinler kan basıncını artırır. Tuzlu ayran, turşu, zeytin, tuzlu peynir gibi gıdaların tüketilmesi düşük tansiyonun yükselmesini sağlar.
- Yeterli sıvı tüketimi: Vücudun gün içerisinde kaybettiği sıvının yerine konulması için kaybedilen sıvı kadar ya da daha fazla içeceğin tüketilmesi gerekir. Yeterli sıvı tüketimi için önerilen içecekler su, soda, ayran gibi sağlıklı alternatiflerdir.
- Meyve: Meyveler, sıvı içeriği yüksek gıdalardır. Bu sayede meyve tüketimi dehidratasyon oluşumunu engelleyerek kan basıncın düşmesini önler.
- Kafein: Kafein, kalp hızını artırarak kan basıncında geçici bir yükselmeye sebep olan maddedir. Kafein içeriği yüksek çay, kahve gibi içeceklerin tüketimi kan basıncında artışa yol açar.
- Kan basıncındaki düşmenin baş dönmesi, sersemleme benzeri belirtilere neden olduğu durumlarda tuzlu ayran tüketilmesi gibi uygulamalar kan basıncında dengelenmeyi sağlayabilir.
- Düşük tansiyondan korunmak için uygulanabilecek basit ama etkili uygulamalar ile kan basıncındaki düşüş önlenebilir.
- Beslenme düzeninin sık öğünler ve küçük porsiyonlardan oluşması, günlük sıvı tüketiminin yeterli miktarda olması, alkol kullanımının sınırlandırılması; kan basıncındaki düşmeleri önlemeye yardımcı olur.
- Sıcak ve bunaltıcı havalarda dışarıda uzun süre kalmamak, kalınırsa da yeterince su tüketerek terleme ile kaybedilen sıvının yerine konmasını sağlamak gerekir.
- Sauna, buhar odası, hamam gibi vücuttan sıvı kaybını artıran yerlerde de dehidratasyon tehlikesinin farkında olunması yararlı olur.
- Düşük tansiyonun önlenmesi için ani vücut pozisyonu değişiklerinden kaçınmak da olumlu etki gösterir.
Düşük tansiyon ile ilgili merak ettiğiniz konuları Grup Florence Nightingale Hastaneleri’nin uzman ekibine sorabilir, sorunuzla ilgili öneriler isteyebilirsiniz. Bize ulaşmak için web sitemizde yer alan iletişim formunu kullanabilirsiniz.