Arama

Üzgünüz, Aradığınız Sonuç Bulunamadı

Aramanızla eşleşen herhangi bir sonuç bulunamadı, lütfen arama terimlerinizi değiştirerek tekrar deneyiniz.

Genel Anestezi Hakkında Sorular

image

Tüm anestezi yöntemlerinde ilk aşama hastanın genel değerlendirilmesiyle başlamaktadır. Anestezi uzmanı, hastanın uyutulmasından ameliyat sonrasında hastanın uyanmasına kadar devam eden süreçte, hastanın hayati fonksiyonlarının takibi, ağrı hissetmemesi ve ihtiyaç duyulduğunda gerekli müdahalelerin yapılmasından ve tedavilerin düzenlenmesinden sorumludur. Anestezi uzmanının kontrolünde devam eden anestezi süreçleri de uygulanacak yönteme göre değişmektedir.

Ameliyathanedeki İşlemler Nelerdir?

Hastalar ameliyathaneye geldiğinde anestezi doktoru tarafından karşılanır, sedyeden ameliyat masasına ameliyat ekibi tarafından anestezi doktorunun yardımıyla alınırlar. 

  • Anestezi uzmanı hastaya tansiyon aletini, kalp monitörünün elektrodlarını ve puls oksimetre (kandaki oksijeni ölçer) cihazının parmak ucu kablosunu bağlar. Bunlar ameliyat boyunca hastanın yaşamsal fonksiyonlarının yakından izlenebilmesini sağlar.
  • Gerekirse anestezi başlamadan önce 3-5 dakika süreyle maskeyle oksijen verilebilir. Bundan sonra sırasıyla ağrılı uyaranları azaltacak, anestezi denen özel uyku halini oluşturacak ve kas gevşemesi sağlayacak ilaçları damar yoluyla hastaya uygular.
  • Hasta “uyuduktan” sonra nefes borusuna yerleştirilen bir tüp sayesinde oksijenle karıştırılmış anestezik gazlar verilir. 
  • Bu gazlar verildiği sürece anestezi devam eder, kesildikten kısa bir süre sonra anestezi sonlanmış olur ve hasta uyanır. 
  • Bu süreç içerisinde anestezi doktoru sürekli hastanın başındadır ve ameliyatın seyri ile ilgili gerekli tedavileri yapar.

Genel Anestezinin Aşamaları Nelerdir?

Genel anestezide üç aşama vardır;

İndükdiyon (bilinç kaybı, kas gevşemesi ve entübasyon),
Cerrahi dönem (analjezi ve anestezi),
Uyanma (bilincin geri kazanılması ve yeterli yaşamsal fonksiyonlar).

Premedikasyon, ön hazırlık dönemi: Anestezinin başlangıç aşamasıdır. Ameliyatın yarattığı stresi ve baskıyı azaltıp hastanın ameliyathaneye sakinleşmiş olarak gitmesi amaçlanmaktadır. Bunun için damar yolu açılarak ya da ağız yoluyla bazı ilaçlar verilir ve uykuya hazırlanması sağlanır.

Derin uyku, bilinçsizlik hali: Ameliyathaneye alınan hastaya daha etkili uyutucu ilaçlar verilerek derin uykuya geçmesi sağlanır.

Hareketsizlik halinin sağlanması: Bu aşamada hastaya kas gevşetici niteliğindeki özel ilaçlar uygulanarak ameliyat sırasında hareketsiz kalması sağlanır. Aynı zamanda ağrı duymaması için, damar ya da solunum yoluyla ilaç verilmeye devam edilir. Hasta derin bir uykudadır ve ağrı hissetmez, cerrahi işlem devam eder. Bu sırada anestezi uzmanı, hastanın solunumu ile diğer fonksiyonlarını takip eder. Ameliyat süresince hasta, yaşam fonksiyonları ve olası komplikasyonlar açısından gözlem altında tutulur.

Anesteziden uyanma: Ameliyatın tamamlanmasıyla hastanın uyandırılması aşamasına geçilir. Verilen tüm anestezik ilaçlar kesilerek hastanın kendiliğinden uyanması ve tüm yaşam fonksiyonlarının yerine gelmesi beklenir. Ameliyathanede uyanan hasta hem kullanılan anestezik maddelerin olası etkilerini gözlemlemek hem de ağrı kontrolü amacıyla Derlenme odasına alınır. Derlenmede bir süre gözlenen hasta solunum, tansiyon, nabız ve ağrı kontrolü yönünden stabilize edildikten sonra Anestezi doktorunun onayıyla servise gönderilir.

Sıkça Sorulan Sorular
Anestezi verilen hastalar hiç bir şekilde ameliyathanede yalnız bırakılmaz. Hastaların bir kısmı anestezi doktorunun kendisini "uyuttuktan" sonra başka bir işi kalmadığını, ameliyathaneden ayrıldığını zannedebilir. Ancak ameliyat öncesi yapılan muayenesinde gayet sağlıklı bulunan hastalarda bile yaşamsal fonksiyonlarda beklenmedik değişiklikler olabilir. Bu nedenle anestezi doktorunuz sürekli yanınızda ve sizin tek koruyucunuzdur.
Genel anestezi günlük konuşmalarda "uyumak" olarak isimlendirilir. Genel anestezi uygulandığı zaman şuur kaybolur, hasta uyur. Fakat bu normal bir uyku değildir. Şuur kaybolmuş ve vücudun birçok organlarının işlemesi de değişmiştir. Bu durumda, anestezist vücudun işlemesi değişen organlarını kontrol eder ve bunlar için gerekli tedavileri yapar. "Narkoz" daha eski dönemlerden gelen bir terimdir; "derin uyku" halini belirtir. Bazen anestezi kelimesinin yerine kullanılsa da anesteziyi eksik olarak tarif eder, bu nedenle anestezistlerce pek sevilmez.
Modern anestezi tekniklerinin henüz yaygın kullanıma girmediği dönemlerde bazen bu durum ile karşılaşılabiliyordu. Günümüzdeki teknikler ve kontrolü kolay ilaçlar sayesinde oldukça ender olarak rastlanan bu durumdur. Ameliyat süresince daima yanınızda bulunacak olan anestezi doktorunuz modern izleme yöntemleri ile uyku derinliğinizi saptayarak böyle bir duruma izin vermeyecektir.
Anestezi birkaç dakika veya saatlerce sürebilir. Bu ameliyatın türüne ve seyrine bağlıdır, ameliyatın ne kadar sürmesi gerekiyorsa, anestezi de kesintisiz olarak o kadar sürdürülür.
Günümüzdeki geliştirilmiş anestezi ilaçları, anestezi teknikleri ve hastaların yaşamsal fonksiyonlarını izlemeye yarayan cihazlar ve ameliyat sonrası yoğun bakım üniteleri sayesinde daha önceleri anestezi verilemeyen hastaların artık güvenle her türlü ameliyatı olabilmeleri mümkündür. 

Kalp hastalığı, uzun süreden beri devam etmekte olan böbrek hastalığı ve ağır akciğer hastalığı olan hastaların da ameliyat geçirip iyileşme şansı var. Daha da ötesi bu hastalar mevcut bu hastalıklara yönelik ameliyatlarını rahatlıkla olabilir.
Bu tür hastalığı olan hastasını muayene eden anestezi doktoru, yapacağı tetkiklerle hastalığın derecesini saptayıp, ameliyat öncesi yapılacak tedaviyle hastalığın belirtilerinin azaltılması için çaba sarf eder, eğer gerek duyarsa ilgili bölümlerden görüş ister. Bütün bu çalışmalar sonucu uygun koşullarda her hasta güvenle anestezi alabilir.
Bölgesel anestezi uygulandığında damardan bazı sakinleştirici ilaçlar verilerek hastalarda uykuya benzer bir hal oluşturulabilir. Bu şekilde rahatlayan hasta ameliyathanedeki faaliyetlerden ve konuşmalardan etkilenmez ve ameliyatın rahatsızlık verebilecek bölümlerini hafif uykuda geçirir. Bazı hastalar bölgesel anestezinin etkileri iyice yerleşince ve ağrı duymadıklarını fark edince uyumak istemeyebilirler. Hastalar isterse ameliyat süresince anestezistleriyle konuşarak vakit geçirebilirler. Tüm ameliyatlarda bir siper yerleştirildiğinden zaten hastanın ameliyat bölgesini görmesi olanaksızdır.
Anestezi verilecek hastaların midesi boş olmalıdır. Hasta anestezi altındayken, dolu midede bulunan gıdalar ve asitli mide sıvısı yemek borusundan geri gelerek, nefes borusuna kaçabilir bu da istenmeyen bir durumdur ve hayati tehlikeye neden olabilir.

Yetişkin hastalara ameliyat öncesi gece 24:00'ten itibaren katı gıda almamalıdır. Ameliyat öğleden sonra ise sabah 06:00 da iki dilim ekmek veya 4 bisküvi ile istenilen sıvı ile alabilirler. Ameliyattan 2 saat öncesine kadar berrak sıvı (su, şekerli su, çay, ıhlamur, berrak meyve suları) alabilirler (süt, gazlı içecekler, çorba hariç). 
İlaçlar ameliyattan 1 saat öncesine kadar bir yudum su ile içilebilir.

Bazı annelerin az miktar bir şeyler yemenin çocuklara zarar vermeyeceğini, onları doyurmayacağını düşünerek, doktorunun izni olmadan ameliyattan önce bebeklerini beslemeleri veya emzirmeleri sakıncalı bir durumdur.
Ameliyattan önce damara yerleştirilen plastik bir kanül yardımı ile hastaya serum takılır. Bu damar yoluyla verilen ilaçlar kısa süre içinde hastanın bilincinin kaybolmasını ve anestezinin başlamasını sağlar. Ameliyattan önce ve ameliyat sırasında hastanın sıvı ve elektrolit gereksinimi bu damar yolu ile karşılanır. Yine bu damar yolundan, ameliyat sırasında yaşamsal bulgularda oluşabilecek değişiklikleri kontrol altına almaya yarayacak ve tedavi edecek ilaçlar enjekte edilir. 

Kısacası ameliyattan önce açılan damar yolu hastayı hayata bağlayan en önemli araçlardan biridir. Ameliyattan sonra da damar yolundan ağrı kesiciler, kusma ve bulantıyı önleyecek ilaçlar ve hasta ağızdan gıda alabilecek hale gelene kadar sıvı verilir. Damardaki bu plastik kanül ihtiyaç sona erdiğinde çıkartılarak iptal edilir.
Sadece anestezikler değil, bütün ilaçlar alerjiye neden olabilir. Ancak birkaçı dışında anestezi ilaçlarına alerji ender rastlanır. Alerjik reaksiyonlar ilacın verildiği bölgede, bazen damar boyunca kızarıklık, bazı hastalarda ürtiker biçiminde döküntüler, çok daha ender olarak da ani tansiyon düşmesi, nefes almada zorluk ve çarpıntı şeklinde olabilir. Anestezi öncesi yapılan alerji testlerinin bilimsel değeri yoktur. 

Anestezi doktorunuz her türlü alerjik reaksiyona müdahale konusunda eğitimli ve deneyimlidir ve ameliyathane koşulları böyle durumların tedavisi için en uygun ortamdır.
Anestezi doktoruna ağzınızda takma diş, protezinizi tutan tek bir veya birkaç diş veya sallanmakta olan herhangi bir diş olduğunu ameliyattan önce söylemenizde büyük yarar vardır. Genellikte çıkabilen protezler ameliyathaneye gelmeden önce çıkarılır. Anestezi uzmanı nefes borunuza tüp yerleştirirken kısmi protezi tutmaya yarayan tek dişin zarar görmemesi için çaba sarf eder. Ancak herhangi bir işlevi olmayan ve sallanan dişlerin ameliyattan önce çekilmesinde yarar vardır. Çünkü bunlar ne kadar dikkat edilse de anestezi sırasında yerinden çıkabilir. Normal şartlar altında sağlam dişler zarar görmezler.
Anestezi doktoru hastanın sigara tiryakisi olmasından hoşlanmaz. Sigara içen hastalar anestezi sırasında ve özellikle anestezi sonrasında uyanma döneminde birtakım sorunlar yaşar ve anestezi hekimine de yaşatırlar, ancak bu yaşananları kendileri pek hatırlamadığı için ameliyattan sonraki yaşantılarında da sigara içmeye devam ederler.

Eğer sigara içiyorsanız bir an önce bundan vazgeçmeniz en doğrusudur, çünkü sigaranın yıllardır yapmış olduğu tahribatın iyileşmesi bıraktıktan sonra uzun zaman alır. Ameliyattan birkaç gün önce sigarayı bırakmış olmanın ne size, ne de anestezi uzmanınıza bir faydası yoktur. Kendinize ve anestezi doktorunuza yapacağınız en büyük kötülük ise ameliyattan birkaç saat önce sigara içip ameliyathaneye gelmektir.
 
Ameliyat sonunda anestetik gazlar kapatılır ve hastanın yavaş yavaş uyanması beklenir. Hastanın yaşamsal refleksleri geri döndükten sonra, nefes yollarındaki tüp çekilir ve hastanın kendi kendine soluması sağlanır. Ameliyat sırasında büyük yararı olan bu tüp bazı hastalarda nefes borusunda bir miktar tahriş yapabilir. Ameliyattan sonra hastanın boğazında hissettiği ağrı, gıcık hissi ve yutkunma zorluğu bunun nedeni olup geçicidir. Son yıllarda geliştirilmiş olan özel maddelerden yapılmış yumuşak tüpler bunu en az düzeye indirmiştir.
Bazı ameliyatlarda cerrahi uyaranlar ameliyat sonrası bulantı ve kusmaya yol açabilirler. Çocuklarda şaşılık ameliyatlarından sonra, yetişkinde karın ameliyatlarından sonra kusma ve bulantı diğer ameliyatlara göre daha sık olarak ortaya çıkar. 

Son yıllarda geliştirilmiş olan anestezi ilaçlarının bu etkileri son derece azaltılmıştır, hatta bazı anestezi ilaçlarının bulantı-kusmayı önleyici etkileri vardır. Bulantı ve kusmayı önleyen pek çok ilaç bulunmaktadır, anesteziden uyanmadan önce bu ilaçlar damardan verilerek bu sorun önlenebilir.
Günümüzde ameliyat sonrası aşırı ağrı çekmek artık kader değildir. Ameliyat sonrası çekilen ağrının pek çok zararlı etkilerinin olduğu artık kanıtlanmıştır. Hastaların, anestezi ilaçlarının etkilerinden tamamen kurtulup yaşamsal fonksiyonlarının dengeye kavuşması için bir süre bekletildikleri "derlenme bölümünde" ağrı kesiciler uygulanarak ağrı hafifletilmeye çalışılır. 

Hastanın bilinci tamamen açılınca "Hasta Kontrollü Analjezi" uygulamasına geçilir. Bu uygulama bir cihaz yardımı ile yapılır. Cihaz hastaya düşük dozda ağrı kesiciyi sürekli olarak verirken, ağrısı olduğunda hastanın bir düğmeye basarak kendisine serumun gittiği damar yolundan ilave bir miktar ağrı kesici vermesine olanak tanır. Bu miktarın sınırları da cihazın programlanması ile önceden belirlenmiştir. Burada amaç en düşük dozda ilaç kullanarak hastanın ağrısını dindirmek ve konforunu sağlamaktır.
Zararlı değildir. Şiddetli ağrı devam ettiği sürece uygun dozda morfin verilen hastalar morfinman olmaz. Ameliyattan sonra ağrısı azalan hasta kısa sürede ayağa kalkıp dolaşabileceği ve daha rahat nefes alıp verebileceği için iyileşme hızlanır. 24-48 saat sonra ağrının şiddeti azalınca morfin yerine başka ağrı kesicilerle ağrı tedavisine devam edilir.

Hasta daha önce ilaç bağımlısı olup tedavi görmüş ise durum biraz farklıdır.
Ameliyat olan hastaya çok gerektiğinde kan verilir. Günümüzde kan vermenin sınırları daha da daraltılmıştır. Ameliyatta kan verilmesi, ameliyattaki kanama miktarı, hastanın ameliyat öncesi kan değerleri ve hastanın yaşı ile kalp fonksiyonları ile ilgilidir.
Günümüzde kullanılan anestezik ilaçlar hızla vücutta etki gösterip, hızla vücuttan temizlenmektedir. Anestezi uygulamalarından sonra anne sütünde tespit edilen anestezik madde miktarı ihmal edilebilir düzeydedir ve bebeğin sağlığını etkileyebilecek düzeylerin çok altındadır. Bu yüzden uzmanlar, anestezi sonrası annelerin bebeklerini emzirmeye devam etmelerini önermektedir.
Bu Makale Size Yardımcı Oldu mu?
Bu Makale Size Yardımcı Oldu mu?
Yukarı Kaydır
loading