Diyaliz, böbrekleri yeterince çalışmayan kişiler için uygulanan bir tedavi yöntemidir. Böbrekleri çalışmayan kişiler, kanlarında biriken atıkları, fazla su ve mineralleri vücuttan dışarı atamazlar. Diyaliz, bu hastalar için böbreğin yerine bu fonksiyonu yerine getiren yapay bir sistemdir. Türkiye nüfusunun yaklaşık %15,7’sinin kronik böbrek hastalığına sahiptir. Ülkemizde yaklaşık 9 milyon kişi kronik böbrek hastasıdır. Bu da her 6-7 erişkinden birinin kronik böbrek rahatsızlığının olduğu anlamına gelir.
Diyaliz Nedir?
Böbreklerin en önemli işlevlerinden biri vücutta çeşitli sebeplerle oluşan atıkları ve toksinleri vücuttan uzaklaştırmaktır. Bunun yanı sıra su ve mineral dengesinin sağlanması görevini de görür. Atıkları, fazla su ve minerali idrar olarak vücuttan dışarı atar. Böbrekleri uygun ve yeterli bir şekilde çalışmayan kişilerde ise bu işlevler yerine getirilemez. Dışarı atılamayan atık ve mineraller vücutta birikmeye başlar. Bu hastalar için yapılabilecek en uygun tedavi diyaliz tedavisidir. Çünkü diyaliz, böbreğin doğal fonksiyonunu yerine getiren yapay bir sistemdir. Böbreğin yerine boşaltım işlemini gerçekleştirdiği için “renal replasman tedavisi” olarak da adlandırılır.
Böbreklerin görevi yalnızca boşaltım ile sınırlı değildir. Böbreklerin önemli hormon ve maddeleri salgılama işlevleri de vardır. Böbrekler eritropoietin ve renin gibi hormonları salgılar. D vitaminin aktifleşmesinde rol alır. Kronik böbrek hastalığı durumunda böbreğin bu işlevi de yerine getirilemez. Ancak diyaliz her ne kadar renal replasman tedavisi olarak adlandırılsa da böbreğin salgılama görevini yerine getiremez.
Diyaliz İşlemi
Diyaliz işleminin yapılması için özel tedavi merkezleri ve alanları vardır. Bu yerler diyaliz merkezi olarak adlandırılır. Diyaliz tedavisinin kronik böbrek hastaları için hemodiyaliz ve periton diyalizi olmak üzere iki temel diyaliz yöntemi vardır. Sürekli renal replasman tedavisi olarak bilinen CRRT diyalizi ise daha çok akut böbrek yetmezliği gelişen yoğun bakım hastaları için kullanılmaktadır; hemofiltrasyon olarak da bilinir. Haftanın her günü günde 12-24 saat hemofiltrasyon yapılır.
Diyaliz Çeşitleri
Diyaliz işleminin yapılması için özel tedavi merkezleri ve alanları vardır. Bu yerler diyaliz merkezi olarak adlandırılır. Diyaliz tedavisinin kronik böbrek hastaları için hemodiyaliz ve periton diyalizi olmak üzere iki temel diyaliz yöntemi vardır. Sürekli renal replasman tedavisi olarak bilinen CRRT diyalizi ise daha çok akut böbrek yetmezliği gelişen yoğun bakım hastaları için kullanılmaktadır; hemofiltrasyon olarak da bilinir. Haftanın her günü günde 12-24 saat hemofiltrasyon yapılır.
Hemodiyaliz
En sık yapılan diyaliz yöntemi hemodiyalizdir. Atıkları ve fazla suyu vücuttan uzaklaştırmak için “hemodiyalizör” denen yapay cihaz kullanılır. Kan vücuttan hemodiyalizöre girer, hemodiyalizör kanı filtreledikten sonra vücuda geri verilir. Hemodiyalizör cihazı ile vücut arasında bu kan akışını sağlayabilmek için vasküler girişe ihtiyaç duyulur.
3 tip vasküler giriş vardır:
- Arteriyovenöz (AV) fistül: En çok tercih edilen vasküler giriştir. Arter ve ven cerrahi olarak birbirine bağlanır.
- Arteriyovenöz greft: Arter ve ven bağlantısını sağlayan bir tüp kullanılır.
- Diyaliz kateteri: Santral venöz kateter olarak da bilinir. Çoğunlukla boyundaki büyük bir ven seçilir.
AV fistül ve AV greft yöntemleri uzun süre diyaliz tedavisi alan diyaliz hastaları için tercih edilmesi gereken yöntemdir. AV fistül cerrahisi geçiren kişiler, fistülden 2-3 ay sonra fistülü kullanarak diyalize girebilirler. AV greft kullanan hastalar ise greft yerleştirildikten 2-3 hafta sonra diyalize grefti kullanarak girebilirler. Diyaliz kateterleri kısa süreli kullanımlar için uygundur. Genellikle AV fistül açılan diyaliz hastalarının fistülü kullanamayacakları 2-3 aylık sürede diyalize girmesi için açılır.
Hemodiyaliz seansı 3-5 saat sürer ve haftada üç kere yapılır. Daha kısa süreli seanslar ile haftada 4-5 kez yapılarak da tamamlanabilir. Hemodiyaliz seanslarının süresini etkileyen faktörler; vücut büyüklüğü, vücutta biriken atık miktarı ve seans öncesi hastanın genel sağlık durumudur.
Periton Diyalizi
Periton diyalizi yapılabilmesi için diyaliz hastasının karnına cerrahi olarak periton diyalizi kateteri yerleştirilir. Hemodiyalizden en büyük farkı, kanı filtrelemek için kullanılan membranın yapay bir cihaz değil kendi karın zarı (periton) olmasıdır. Tedavi süresince, “diyalizat” denen özel bir sıvı peritona gönderilir. Diyalizat atıkları absorbe eder. Kan akımındaki atıkları topladıktan sonra karın boşluğundan diyalizat çekilir. Periton diyalizi birkaç saat sürer ve günde 4-6 kez yapılması gerekir. En büyük avantajı ise diyalize giren hasta uyurken veya uyanıkken yapılabilmesidir.
Diyaliz Nasıl Yapılır?
Diyaliz makineleri, kanı temizlemek için diyalizat adındaki özel bir sıvıdan ve bir dizi membrandan oluşur. Diyaliz hastasının kanındaki atık maddeler, membranlardan geçirilerek filtrelenir. Atık maddeler diyalizat sıvısına geçer. Atık maddeleri içine alan diyalizat sıvısı diyaliz makinesinden dışarı pompalanırken filtre edilen kan hastanın vücuduna geri verilir. Diyaliz ağrılı bir işlem değildir ancak işlem süresince hastada baş dönmesi ve kas krampları olabilir. Diyaliz sonrası yan etkiler hipotansiyon, kas krampları, pıhtı oluşması, enfeksiyon, kilo alımı ve kaşıntı olarak sıralanabilir.
Kimler Diyaliz Tedavisi Görmelidir?
Böbrek yetmezliği genel olarak iki alt başlık altında sınıflandırılır: akut ve kronik böbrek yetmezliği. Birden gelişen böbrek yetmezlikleri akut olarak adlandırılırken, uzun dönemde böbreğin yavaş yavaş zarar görerek yetmezliğe gitmesi kronik olarak adlandırılır. Kronik böbrek hastalığı olan veya son evre böbrek rahatsızlığı (ESRD) olan kişiler diyalize ihtiyaç duyar. Hipertansiyon, diyabet veya lupus gibi hastalıklar uzun dönemde böbreğe zarar verebilir. Ancak bazı kişilerde kronik böbrek yetmezliğinin nedenleri tanımlanamamaktadır. Kronik böbrek hastalığı beş evrede incelenir. Beşinci evre, son evre böbrek yetmezliği (ESRD) olarak isimlendirilir. Bu noktada böbrekler normal işlevlerinin yalnızca %10 ila 15’ini yerine getirebilmektedir. Bu evrede hastalar ya diyaliz gibi bir renal replasman tedavisine ihtiyaç duyarlar ya da hastaların böbrek nakli olmaları gerekir. Nakil bekleyen hastalar da bu süre zarfında diyalize ihtiyaç duyar. Diyaliz hastalarının son evresi, böbrek nakli gerektirir.Diyaliz kararı verilirken böbrek fonksiyonları ile beraber hastanın semptomları göz önüne alınır. Kronik böbrek hastalıklarının en önemli bulgularından biri ödemdir. Diyaliz hastalarında akciğerde su toplaması da ödem ve vücutta fazla tutulan su ile ilgilidir.
Üre Kaç Olursa Diyalize Girilir?
Erişkin bir erkekte normal üre seviyesi 8-24 mg/dl, erişkin bir kadında 6-21 mg/dl’dir. Diyalize girilmesi için belirlenen bir üre seviyesi yoktur. Ancak anormal derecede yüksek üre seviyelerinde (>200 mg/dl) hastanın belirti ve bulguları vardır. Bu da diyaliz gerektirebilir. Yine tek başına üre seviyesi ile diyalize karar verilemez. Diyaliz kararı için kapsamlı bir değerlendirme gerekir.
Diyaliz Kaç Saat Sürer?
Kişinin vücudunda biriken atık miktarına ve diyaliz hastasının genel durumuna göre diyaliz seanslarının süresi değişkenlik gösterebilir. Genel olarak hemodiyaliz seansları 3-5 saat sürerken, periton diyalizi 1-2 saat sürer. Hemodiyaliz haftada 3 kez günde 1 seans yapılırken, periton diyalizi haftada 5 kez günde 4-6 seans yapılır.