
Böbrek yetmezliği, böbrek fonksiyonlarında azalmaya neden olan bir rahatsızlıktır. Farklı nedenlere bağlı olarak gelişebilen böbrek yetmezliği, hastaların diyalize bağımlı hale gelmesine neden olabilir. Böbrek yetmezliği hastalarında kalıcıya yakın bir tedavi böbrek nakliyle sağlanabilir.
Böbrek Yemezliği Nedir?
Böbrekler; bel arka bölgesinde, omurganın sağına ve soluna birer tane olmak üzere yerleşen organlardır. Böbreklerin vücuttaki temel görevi, kanı zararlı maddelerden temizlemektir. Kalpten pompalanan kanın önemli bir bölümü böbreklere gelerek burada süzülür. Süzülme sırasında kandaki üre gibi toksik maddeler böbrek aracılığıyla filtrelenir. Zararlı maddeler suda çözünmüş bir halde idrar olarak mesaneye (idrar kesesine) gönderilir. Kişide idrar çıkışı ile birlikte zararlı maddeler vücut dışına atılmış olur.
Böbrek yetmezliği, çeşitli nedenlerle böbreğin kanı temizleme fonksiyonunu yitirmesi ile ortaya çıkan bir tablodur. Böbrek yetmezliği ani ya da diğer adıyla akut gelişebileceği gibi yıllar içerisinde gelişen kronik bir problem olarak da ortaya çıkabilir. Böbrek yetmezliğine sebep olabilecek durumlar; toksik madde maruziyetinden aşırı sıvı kaybına, böbrek yaralanmasından çeşitli tıbbi rahatsızlıklara kadar çok geniş yelpazede yer alabilir. Böbrek yetmezliğinde organların fonksiyonunu geri kazanabilmesi için, yetmezliğe neden olan durumun ortadan kaldırılması büyük önem taşır.
Böbrek yetmezliği, halk arasında böbrek çürümesi olarak da bilinir. Böbreği çürüyen kişilerde vücutta üre gibi zararlı maddelerin birikimine bağlı olarak çeşitli belirtiler ortaya çıkar. Böbrek çürümesi belirtiler açısından oldukça zengindir. Organ yetmezliği böbrekle ilgili olsa da hastalık belirtiler farklı organları da etkiler ve vücudun farklı bölgelerinde sorunlara yol açabilir.
- İdrar çıkışında azalma,
- El, ayak ve bacaklarda sıvı tutulumu, ödem oluşumu,
- Nefes darlığı,
- Mide bulantısı,
- Yorgunluk, halsizlik,
- Kalp ritminde bozukluk,
- Göğüs ağrısı,
- Nöbet geçirme,
- Güçsüzlük,
- Koma olarak sıralanabilir.
Böbrek yetmezliğinde görülen belirtilerin sayısı ve şiddeti hastadan hastaya farklılık gösterebilir. Bazı hastalarda yetmezlik ileri evreye gelene kadar herhangi bir belirtiye neden olmayabilir. Bu nedenle böbrek hastalıkları açısından risk grubunda bulunan kişilerin düzenli olarak kontrollerini yaptırması faydalı olacaktır.
Böbreklerin, yıllar içinde işlevinin bozulması ile kronik böbrek yetersizliği adı verilen tablo ortaya çıkar. Başlıca kronik böbrek yetmezliği nedenleri; şeker hastalığı (diyabet) ve yüksek tansiyon (hipertansiyon)’dur. Ayrıca, kronik glomerülonefrit adı verilen bazı iltihabi böbrek hastalıklarında da benzer klinik tablo oluşabilir.
Kronik böbrek hastalarında, yıllarca hiçbir şikâyet ve belirti ortaya çıkmayabilir. Bazen, altta yatan hastalığa özgü bulgularla karşılaşılabilir. Kronik böbrek hastalığına sıklıkla eşlik eden hipertansiyonun tespiti için, toplumda herkesin kan basıncını kontrol ettirmesi ve periyodik olarak sağlık taraması yaptırması çok önemlidir.
Böbrek Yetmezliği Türleri Nelerdir?
Böbrek yetmezliği, akut böbrek yetmezliği veya kronik böbrek yetmezliği biçiminde ortaya çıkabilir. Böbreklerin aniden işlevlerini kaybetmesine, akut böbrek yetmezliği denir.
Akut böbrek yetmezliği; böbrek işlevlerinin günler, haftalar gibi kısa bir süre içinde azalması ve bunun sonucunda kan üre azotu, kreatinin ve diğer üremik toksinlerin vücutta birikimi ile ortaya çıkar.
Akut böbrek yetmezliğinde idrar miktarı azalmasına oligüri (günde 400 ml'den daha az idrar) denir. İdrarın azalma miktarı kişiden kişiye değişkenlik gösterir. Akut böbrek yetmezliği genellikle hastanede yatarak tedavi alan hastalarda gelişir ve birçok nedene bağlı olabilir.
Tromboz, emboli, vaskülit, hemolitik üremik sendrom, trombositopenik trombotik purpura, yaygın damar içi pıhtılaşması gibi küçük böbrek arterlerini ilgilendiren hastalıklar akut böbrek yetmezliğine neden olabilirler.
Akut böbrek yetmezliği, travmatik nedenlere bağlı olarak da gelişebilir. Uzun süre susuz kalmak ve ishal, kusma nedeniyle sıvı kaybı, ani ve çok kan kaybı, uzun süre göçük altında kalmak, ağır yanıklar, çocukluk döneminde sık tekrarlayan boğaz enfeksiyonları, prostat büyümesi sonucu uzun süre idrar yapamama gibi birçok neden de akut böbrek yetmezliğine neden olabilir.
Akut Böbrek Yetmezliğinin Belirtileri Nelerdir?
Akut böbrek yetmezliği idrar miktarında azalma, ayaklarda, dizlerde sıvı birikimine bağlı ödem, yorgunluk, halsizlik, iştah kaybı, mide bulantısı ve kusma, göğüs ağrısı, nefes darlığı, ruhsal veya akli değişiklikler ve koma gibi belirtiler ile ortaya çıkabilir.
Kronik Böbrek Hastalığının Görülme Sıklığı Nedir?
Türk Nefroloji Derneği tarafından yapılan CREDIT çalışmasının sonuçlarına göre, Türkiye’deki erişkinlerin %15,7’sinde çeşitli evrelerde kronik böbrek hastalığı vardır. Bu oran; ülkemizde 7,5 milyona yakın kronik böbrek hastası bulunduğu, yani her 6-7 kişiden birinin böbrek hastası olduğu anlamına gelmektedir.
Kronik böbrek hastalıkları, çoğunlukla çok sinsi bir şekilde seyrettiği için; birçok hastada, hem tanının konmasında, hem de tedavide geç kalınmaktadır. Kan basıncının düzenli olarak ölçülmesi ve idrar tahlili yapılması gibi basit tetkiklerle kronik böbrek hastalığı erken dönemlerde teşhis edilebilir. Erken evrelerde tanı konulması ile hem kronik böbrek hastalığına özgün genel önlemler, hem de altta yatan ya da eşlik eden hastalıklara yönelik tedavi yaklaşımlarıyla, hastalığın ileri evrelere doğru seyri yavaşlatılabilir.
Kronik Böbrek Yetmezliğinin Belirtileri Nelerdir?
Kronik böbrek yetmezliğinin yıllar içinde ilerlemesi ve böbrek işlevlerinin giderek azalması sonucunda, bazı şikâyetler ve bulgular ortaya çıkar. Böbreklerin atılması gerekli zararlı maddeleri vücuttan uzaklaştıramaması ve bu maddelerin kanda birikmesi ile halsizlik, iştahsızlık, bulantı, kusma, kaşıntı ve uykuya meyil gibi şikâyetler görülebilir.
Kronik böbrek yetersizliğinin daha ileri aşamalarında ise, vücudumuza alınan su ve tuz yeteri kadar atılamaz. Bunun sonucunda; göz kapaklarında, ayaklarda ve bacaklarda şişmeler olabilir. Buna, tansiyon yüksekliği eşlik edebilir. Akciğerlerde sıvı birikerek, nefes darlığına yol açabilir. Ayrıca, vücuttaki potasyumun atılamamasına bağlı olarak; halsizlik, felçler ve kalp durmasına kadar gidebilen ölümcül bir tablo ortaya çıkabilir.
Kronik böbrek yetmezliği olan hastalarda böbreklerin işlevlerini yerine getirememesi sonucunda oluşabilecek önemli sorunlardan biri de anemi (kansızlık) gelişmesidir. Anemi; halsizlik, çabuk yorulma, baş dönmesi, konsantrasyon güçlüğü, çarpıntı ve nefes darlığına neden olabilir.
Ayrıca kronik böbrek yetmezliği hastalarında, D vitamininin yapılamaması ve fosforun vücuttan atılamamasına bağlı olarak, kalsiyum ve fosfor dengesinde bozukluk ortaya çıkar. Bunun sonucunda, boyundaki tiroid bezinin arkasında yer alan ve kalsiyum-fosfor dengesini düzenleyen paratiroidi bezlerinin fazla çalışması ile ortaya çıkan bir tablo gelişir. Buna, ikincil hiperparatiroidi adı verilir. Tüm bunlara bağlı olarak; kemik yapımında bozulma, kemiklerin direncinde azalma ve kolay kırılmalarla karşılaşılabilir.
Böbrek Yetmezliğinin Nedenleri Nelerdir?
Böbrek yetmezliği, böbrek üzerinde hasar oluşturan farklı mekanizmalara bağlı olarak gerçekleşebilir.
Böbreklere olan kan akımında azalma olması, organda hasar gelişimine yol açar.
- Vücuttan kan veya sıvı kaybedilmesi,
- Kan basıncını (tansiyonu) düzenlemeye yarayan ilaçlar,
- Kalp krizi ve benzeri kalp hastalıkları,
- Enfeksiyon,
- Karaciğer yetmezliği,
- Şiddetli alerjik reaksiyon (anafilaksi),
- Ciddi yanıklar,
- Ciddi sıvı kaybı (dehidratasyon) olarak sayılabilir.
- Böbrek yakınındaki kan damarlarında pıhtı oluşumu,
- Böbreğe olan kan akımında azalmaya neden olan damar içi kolesterol plağı,
- Böbreğin filtreleme yani süzme birimi olan glomerül yapısında iltihaplanma, glomerülonefrit,
- Kırmızı kan hücrelerinin yanlış bir şekilde yıkıldığı hemolitik üremik sendrom,
- Enfeksiyon,
- Glomerülonefrite sebep olan lupus gibi otoimmün hastalıklar,
- Kemoterapi ilaçları, antibiyotikler, görüntüleme teknikleri için kullanılan boya özellikli maddeler,
- Cilt ve bağ dokusunda hasar oluşturan skleroderma,
- Bir kan hastalığı olan trombotik trombositopenik purpura,
- Alkol, ağır metal, uyuşturucu gibi toksik maddeler,
- Kas dokusunda yıkıma neden olan durumlar,
- Kontrolsüz diyabet,
- Çok sayıda tümör hücresinin aniden yıkımına neden olan tümör lizis sendromu verilebilir.
- Mesane kanseri,
- İdrar yollarinda kan pıhtısı,
- Rahim ağzı kanseri,
- Kolon kanseri,
- Prostat büyümesi veya prostat kanseri,
- Böbrek taşları,
- Mesane kontrolü sağlayan sinirde zedelenme olarak sıralanabilir.
Sayılan sebeplerden sadece birisi böbrek hasarına neden olabileceği gibi birden fazla durum birlikte hasar oluşturabilir. Hasar sonucu böbrek fonksiyonu bozulur ve böbrek işlevini yerine getiremez hale gelir.
Böbrek yetmezliği riskini artıran çeşitli faktörler vardır. Bu risk faktörünü taşıyan kişilerde yetmezlik gelişme ihtimali daha yüksektir.
- Yoğun bakımda yatışı gerektirecek kadar ciddi sağlık problemi yaşama,
- İleri yaş,
- Kol ve bacaklardaki kan damarlarında tıkanıklık (periferik arter hastalığı),
- Diyabet,
- Tansiyon,
- Kalp yetmezliği,
- Böbrek hastalığı,
- Karaciğer problemleri
Kronik Böbrek Yetmezliğinin Evreleri Nelerdir?
Kronik böbrek yetmezliğini teşhis etmek için en temel olarak yapılması gereken testler; kan testleri (üre, kreatinin vb ), idrar testleri ve böbreklerin ultrasonografi ile görüntülenmesidir. Erken dönem böbrek yetmezliği hastalarında kan testlerinde anormallik olmayabilir. İdrar testlerinde protein kaçağı, kanama gibi anormal durumlar olabilirken, ilerleyen dönemlerde kan testlerinde anormal sonuçlar çıkmaya başlar.
Böbreğin ultrasonografisi, böbrek yetmezliğinin hem tanısında (böbreklerin normalden küçük olduğu saptanabilir) hem de neden olan hastalık hakkında (ailevi böbrek hastalıkları veya doğuştan yapısal hastalıklar gibi) bilgi verebilir.
Kronik böbrek yetmezliğinin evresinin belirlenebilmesi için, kan tahlili yapılması gereklidir. Öncelikle kan kreatinin düzeyi saptanır. Daha sonra, bazı formüller aracılığı ile böbreklerin süzme hızı hesaplanır ve böbrek yetmezliğinin evresi belirlenir.
Kronik böbrek hastalığı, böbreklerin süzme fonksiyonlarına göre 5 evreye ayrılmaktadır. Hastalık evresinin artması, böbreğin daha az çalıştığı anlamına gelir.
- Evre 1: Böbrekte hasara neden olan bir durum vardır. Böbreğin süzme işlevi, 90 ml/dakikanın üzerindedir.
- Evre 2: Böbrekte hafif derecede hasar vardır. Böbreğin süzme işlevi, 60-89 ml/dakika;
- Evre 3a: Böbrekte hafif ile orta derecede hasar vardır. Böbreğin süzme işlevi, 45-59 ml/dakika;
- Evre 3b: Böbrekte orta derece ile şiddetli hasar vardır. Böbreğin süzme işlevi, 30-44 ml/dakika;
- Evre 4: Böbrekte şiddetli derecede hasar vardır. Böbreğin süzme işlevi, 15-29 ml/dakika arasındadır.
- Evre 5: Son Dönem Böbrek Hastalığı olarak adlandırılır. Böbreğin süzme işlevinin ileri derecede bozulduğu (15 ml/dakikanın altına indiği) ve diyaliz veya böbrek nakli tedavisinin gerektiği evredir.
Kronik Böbrek Yetmezliğinde Beslenme Nasıl Olmalıdır?
Böbreklerin, süzme işleminin aksadığı böbrek hastalıklarında besinlere, özellikle dikkat edilmesi gerekmektedir. Yeterli ve dengeli beslenme yaşamın her aşamasında olduğu gibi, böbrek hastalıklarından yakınanlar açısından da büyük önem taşımaktadır. Bireyin yaşam kalitesinin yükseltilmesinde, oluşabilecek komplikasyonların önlenmesi ve/veya geciktirilmesinde beslenme temel faktördür.
Diyet tedavisi, her zaman kişiye özgü olmalıdır. Diyet tedavisi, kronik böbrek yetmezliğinin evrelerine, hastanın diyalize girip girmemesine, kişinin ağırlığına, idrar çıkışı olup olmadığına ve kan bulgularına (potasyum, fosfor, albümin vs.) göre değişiklik göstermektedir. Uygun miktarda enerji ve protein alımı, uygun vücut ağırlığının sağlanması ve/veya korunması, diyetteki diğer besin öğelerinin miktarlarının (sodyum, fosfor, potasyum, sıvı, vitamin ve mineraller) ayarlanması böbrek yetmezliği tedavisi kapsamında uygulanan beslenme tedavisindeki önemli unsurlardır.
Proteinin vücutta kullanılması sonucunda ortaya çıkan üre, kreatinin, ürik asit gibi zararlı yıkım ürünleri; yetersiz böbrekler tarafından dışarı atılamaz ve vücutta birikir. Böbrek hastalarında, hastalığın derecesine ve uygulanan tedaviye göre değişen protein alımı önerileri olacaktır. Bu nedenle, diyalize başlamamış hastalarda üremik belirtileri hafifletmek için protein kısıtlaması yapılır ve alınması gereken protein miktarı 0,6-0,8 gr/kg/gün’dür. Bazı hastalar, kan üre düzeylerini düşürebilmek amacıyla diyetlerindeki protein kaynaklarını tamamen kısarlar. Böyle bir davranış ise, hastalarda ciddi beslenme bozukluğuna neden olacağı için çok yanlıştır, tam önerilen miktarda protein alınmalıdır.
Kronik böbrek yetmezliği sırasında, böbreklerin süzme görevinde azalma olduğunda yeterli miktarda tuz atılamaz, buna ilave olarak tuzlu besinlerin yenmesiyle birlikte vücuttaki tuz yoğunluğu artar. Bu artış ile, beyinde ilgili bölge uyarılarak susama hissi oluşur. Susama hissi ise, su içme isteğini arttıracağından vücutta su fazlalığına yol açar. Tuz, yediğimiz çeşitli besinlerin kendisinde mevcuttur. Ayrıca, yemeklere ve içeceklere fazladan eklenerek vücuda alınır. Kronik böbrek yetmezliği hastalarının, tuzsuz yemeleri ve susadıkça su içmeleri tavsiye edilmektedir.
Düzenli egzersiz, böbrek hastalıklarından yakınanlar için de oldukça önemlidir. Stresi de azaltan düzenli egzersiz, yüksek tansiyonun normalleşmesini sağlar. Dünya Sağlık Örgütü, yetişkinler için haftanın üç günü 45 dakika egzersiz (yürüyüş, bisiklete binme, yüzme) önermektedir.
Böbrek Yetmezliği Tanı ve Tedavisi Nasıldır?
Böbrek yetmezliği belirti ve bulgularına sahip hastada tanıyı kesinleştirmek için çeşitli testlerden yararlanılabilir.
Tanıda kullanılan testler:- İdrar Çıkışı Takibi: Hastanın 24 saatlik idrarı toplanarak böbreğin idrar üretme kapasitesi değerlendirilir.
- İdrar Tahlili: Hastadan alınan idrar örneğinin incelenir ve idrar içerisindeki maddelere bakılır. İdrarın yoğunluğu, rengi gibi parametreler de bu tahlille değerlendirilebilir.
- Kan Tahlili: Normal şartlarda idrarla vücuttan uzaklaştırılması gereken üre ve kreatinin, böbrek yetmezliği durumunda vücutta birikebilir. Böyle bir durumun varlığını sorgulamak için kan tahlili yapılarak ilgili maddelerin kandaki düzeylerine bakılır. Üre ve kreatinin değerlerinin normalden yüksek çıkması, böbrek yetmezliğini düşündürür.
- Görüntüleme Yöntemleri: Ultrason, BT gibi yöntemlerle böbrek hasarı incelenebilir. İdrar yollarında tıkanıklığa yol açan durumların görüntülenmesi için de bu tekniklerden faydalanılır.
- Biyopsi: İnce bir iğne yardımıyla böbreğe girilerek örnek doku yani biyopsi alınması, yetmezlik tanısında kullanılabilir. Özellikle glomerülonefrit gibi durumların kesin tanısında biyopsiden sıklıkla faydalanılır.
Böbrek yetmezliğinin tedavisi için hastanın genellikle hastaneye yatışının yapılması gerekir. Hastanın ne kadar hastanede kalacağı veya tedavisinin ne kadar süreceği gibi konularda bir standart yoktur. Hastada yetmezliğe neden olan durum, hastanın yaşı ve genel sağlık durumu gibi pek çok faktör; tedavi planlamasında göz önünde bulundurulur.
Böbrek yetmezliği tedavisinin başarılı olabilmesi için öncelikle böbrek hasarına neden olan durumların düzeltilmesi gerekir. Altta yatan sebebin ortadan kaldırılması, böbrek fonksiyonlarının geri getirilmesi açısından oldukça önemlidir.
Böbrek yetmezliği tedavisinde en sık kullanılan yöntemlerden birisi diyalizdir. Diyaliz tedavisi, hastaların haftanın belirli günlerinde bir merkeze giderek birkaç saatliğine diyaliz makinesine bağlandığı şekilde olabilir. Diyaliz tedavisinin bir diğer türü de peritoneal diyaliz adı verilen hastanın karın boşluğuna bağlı bir torba ile kanının temizlendiği yöntemdir. Genellikle hastalarda ilk diyaliz yöntemi kullanılır. Diyalize bağlanan hastanın günlük yaşamında potasyum ve sodyum oranı düşük besinleri tüketmesi gerekir. Hastaların fosfor ve protein tüketimini de dikkatli bir şekilde yürütmesi, diyaliz tedavisinin başarısını artırabilir.
Böbrek yetmezliği tedavisinde en sık kullanılan yöntemlerden birisi diyalizdir. Diyaliz tedavisi, hastaların haftanın belirli günlerinde bir merkeze giderek birkaç saatliğine diyaliz makinesine bağlandığı şekilde olabilir. Diyaliz tedavisinin bir diğer türü de peritoneal diyaliz adı verilen hastanın karın boşluğuna bağlı bir torba ile kanının temizlendiği yöntemdir. Genellikle hastalarda ilk diyaliz yöntemi kullanılır. Diyalize bağlanan hastanın günlük yaşamında potasyum ve sodyum oranı düşük besinleri tüketmesi gerekir. Hastaların fosfor ve protein tüketimini de dikkatli bir şekilde yürütmesi, diyaliz tedavisinin başarısını artırabilir.
Böbrek Nakli süreci ile ilgili detaylı bilgi için Böbrek Nakli yazımızı okuyabilirsiniz.
Böbrek yetmezliği tedavi edilmediğinde, hastada çok ciddi komplikasyonlar gelişebilir. Yetmezlik hastalarında aşırı sıvı birikimi yani ödem oluşumu sıklıkla görülen komplikasyonlar arasında yer alır. Hastadaki yetmezlik tedavi edilmediğinde ise böbrekte geri döndürülemez hasarlar oluşabilir. Tedavi edilmeyen böbrek yetmezliği ölümle sonuçlanabilir.
Böbrek Nakli Merkezimiz hakkında detaylı bilgi için: Böbrek Nakli Merkezi
Kronik Böbrek Hastalıklarını Önlemek veya İlerlemesini Geciktirmek İçin Neler Yapılabilir?
Özellikle gelişmiş toplumlarda, yaşam süresinin uzaması nedeniyle kronik hastalıklar da artmaktadır. Kronik böbrek hastalığının en sık karşılaşılan nedeni, giderek artmakta olan şeker hastalığıdır.
Kronik böbrek yetersizliğinin ikinci sıklıktaki nedeni, yüksek tansiyon (hipertansiyon)’dur. Ayrıca, kronik glomerülonefrit adı verilen bazı iltihabi böbrek hastalıkları ve irsi (genetik) olan polikistik böbrek hastalığı da kronik böbrek yetersizliğine yol açabilen böbrek hastalıklarındandır.
Kronik böbrek yetmezliği açısından risk altında olan kişiler; fazla kilolu olanlar, yüksek tansiyonu olanlar, diyabetikler ve ailesinde böbrek hastalığı olanlardır. Yaş ilerledikçe, damarlar yaşlandığı ve böbrek yetersizliği riski de arttığı için ileri yaştakiler de kronik böbrek hastalığı açısından risk altındadır.
Kronik böbrek hastalıklarının ilerlemesinin geciktirilmesinde, yaşam tarzı değişikliklerinin büyük önemi vardır. Böbrekler kan damarları açısından çok zengin olduğundan kalp ve damar sistemimizi koruyucu tüm önlemlerin, böbrekleri de koruyucu etkisi vardır.
- Düzenli egzersiz yapmak,
- İdeal vücut ağırlığında olmak,
- Sigara içmemek,
- Tuz tüketimini azaltmak,
- Yeterli miktarda sıvı almak,
- Aşırı alkolden uzak durmak,
- Hekim tavsiyesi olmadan bilinçsiz ilaç kullanmamaktır.
Toplumda, özellikle bazı ağrı kesicilerin bilinçsiz bir şekilde kullanılması böbrek fonksiyonlarındaki bozulmayı hızlandırmaktadır. Bazı bitkisel ürünlerin de, böbrekler ve karaciğer üzerinde zararlı etkilerinin olabileceği unutulmamalıdır.