Cinsel isteksizlik bir diğer ifadeyle libido kaybı seksüel aktiviteye karşı olan ilginin azalmasını ifade eder. Zaman içerisinde kişilerde cinsel isteksizliğin meydana gelmesi normal kabul edilebilir ancak uzun vadede devam eden cinsel isteksizlik, ilişkilerde her iki cins için de sorun yaratabilecek önemli bir sağlık sorunu haline gelebilir.
Kadınlarda Cinsel İsteksizlik Nedenleri Nelerdir?
Kadınlarda cinsel isteğin dalgalanma göstermesi normal bir durumdur. İlişkilerin sonunda veya yeni bir ilişkinin başlangıcında, yaşam tarzını büyük ölçüde etkileyen değişiklikler sonrasında ya da menopoz, hamilelik ve hastalık durumlarında kadınlarda cinsel isteksizlik meydana gelebilir. Ancak bu durumun 6 ay ve üzeri bir süre zarfı boyunca devam etmesi hipoaktif seksüel arzu bozukluğu (HSAB) olarak tanımlanır. Bu bozukluk az bir cinsel istek halinde hiç olmamasına kadar değişkenlik gösterebilir.
Kadınlarda yaşın ilerlemesi ile birlikte östrojen seviyesinde azalma meydana gelir. Östrojen seviyesindeki azalmayı takiben vajen bölgesine olan kan akımında da bir azalma meydana gelebilir ve bu durum kadınlarda cinsel isteksizlik nedenlerinden birini oluşturur.
Eklem iltihabı (artrit), koroner arter hastalığı, şeker hastalığı, östrojen seviyesinde azalma, hamilelik dönemi veya sonrasındaki hormonal değişiklikler, stres, bitkinlik ya da çeşitli ilaçların yan etkisi olarak kadınlarda cinsel isteksizlik meydana gelebilir.
Bu fiziksel problemlere eke olarak depresyon ve kaygı (anksiyete) gibi duygusal problemler nedeniyle de kadınlarda cinsel isteksizlik oluşabilmektedir.
Kadınlardaki cinsel isteksizliğin bir diğer nedeni de ilişki problemleridir. Çoğu kadın için ilişkideki yakınlığın düzeyi libidoyu düzenleyici etki yapar. Bu nedenle ilişkideki güven sorunu ve çözümlenmemiş tartışmalar gibi problemler cinsel isteksizliğe neden olabilir.
Cinsel isteksizlik yaşayan kadınların sağlık kuruluşlarına başvurmaları halinde tedavi planlaması bu duruma yol açan temel nedenin tespitine yönelik araştırmalara göre yönlendirilir. Öncelikle kişilerin geçmiş tıbbi öyküsü ve kullandığı ilaçların değerlendirilmesi, altta yatan nedenin aydınlatılmasının ilk aşamasını oluşturur. Bir sonraki aşamada ise çeşitli laboratuvar testleri hekim tarafından istenilebilir.
SHBG (seks hormonu bağlayıcı protein), TT (pıhtılaşma zamanı), Prolaktin ve TSH hormonu (tiroid uyarıcı hormon) düzeyleri cinsel isteksizlik tanısı amacıyla incelenen biyokimyasal parametreler arasında yer alır.
Kadınlarda Cinsel İsteksizlik Tedavisi Nasıldır?
Doğru tedavi için öncelikle doğru tanının konması gereklidir. Antidepresan gibi çeşitli ilaçların cinsel isteksizliğe neden olabilecekleri için irdelenmiş olması gerekir. Cinsel isteksizlik için söz konusu nedenin mevcut kullanılan tıbbi ilaçlar olması halinde ilgili hekimin bilgisi olmadan ilaçların kullanımının sonlandırılması son derece yanlıştır.
Kadınlarda cinsel isteksizlik için altta yatan nedenin östrojen seviyesinin normalden düşük seyretmesi olarak tespit edilmesi halinde tedavide östrojen terapisi gündeme gelebilir.
Aynı zamanda alkol ve tütün kullanımının kısıtlanması, stres düzeyini azaltıcı yoga veya egzersiz gibi aktivitelerin yapılması kadınlarda cinsel isteksizliğin giderilmesinde fayda sağlayabilir.
Erkeklerde Cinsel İsteksizlik Nedenleri Nelerdir?
Erkekler cinsel isteksizlik, günümüzde artış göstermekte olan bir sağlık durumudur. Seksüel aktivite ile ilgili olarak erkeklerde en sık karşılaşılan nedenlerden biri erektil disfonksiyondur ancak alkol ve tütün kullanımı, tükenmişlik ya da ilişkiler ile ilgili problemler sonucunda erkeklerde cinsel isteksizlik gelişebilir.
Bu nedenler dışında testosteron eksikliği, hiperprolaktinemi (kan dolaşımında normalden yüksek seviyede prolaktin hormonu bulunması) ya da çeşitli tedavilere yönelik olarak kullanılan ilaçlara bağlı olarak da erkeklerde cinsel isteksizlik meydana gelebilmektedir.
Erektil disfonksiyon ya da prematür ejekülasyon (erken boşalma) gibi problemler olmadan sadece cinsel isteksizlik yakınması olan kişilerde neden genellikle testosteron hormonunun seviyelerindeki değişiklikten kaynaklanıyor olabilir. Testosteron seviyesinde azalma, cinsel isteksizlik dışında beden ve zihin sağlığı üzerinde de olumsuz değişiklikler meydana gelebileceği için dikkatli olunması gereken bir konudur.
İlerleyen yaş ile birlikte büyük çoğunluğu testislerde üretilen testosteron hormonu seviyesinde azalma meydana gelmesi fizyolojik bir durumdur. Testosteron hormonu seviyesindeki bu azalmanın tespitine yönelik olarak kandaki hormon düzeyi biyokimyasal olarak incelenebilir. Tespit edilen değerin yaklaşık olarak desilitre 300 nanogram’ın (300 ng/dL) altında olması halinde kişide testosteron hormon seviyesi normalin altında olarak kabul edilir.
Erkek üreme organı penisin cinsel ilişkideki fonksiyonunu yerine getirebilmesi için erekte olması gerekir. Erkeklerde cinsel uyarılmayı takiben peniste yer alan kaslar gevşemeye başlar. Kaslardaki gevşeme sonucunda penil bölgeye kan akımında artış meydana gelir. Penis içerisinde yer alan odaların kan ile dolmasını takiben büyüme ve ereksiyon haline geçiş olur.
Ereksiyonun sona ermesini takiben penil bölgedeki kan venler aracılığıyla uzaklaştırılır ve penis eski haline döner. Bu sürecin başlatılmasında veya sürdürülmesi ile ilgili problemler erektil disfonksiyon olarak adlandırılır.
Şeker hastalığı, hipertansiyon ya da çeşitli kalp hastalıklarına sahip kişilerde erektil disfonksiyon gelişimine dair bir yatkınlık söz konusudur.
Erektil disfonksiyonun erkeklerde görülme sıklığı ile ilgili yapılan çalışmalar sonucunda 40-49 yaş aralığında her 100 erkekten 10’unda erkektil disfonksiyon tespit edilmişken yaş aralığı 60’ın üzerine çıktığında neredeyse her 3 erkekten 1’inde erektil disfonksiyonun mevcut olduğu tespit edilmiştir.
40 yaş gibi erken bir dönemde erektil disfonksiyon yaşayan kişiler bu durumun ilerideki zamanlarda yaşanabilecek bir kalp krizinin habercisi olabileceği için dikkatli olması gerekir.
Erkeklerde cinsel isteksizliğe neden olabilecek bir diğer durum da prematür ejekülasyondur. Prematür ejekülasyon, cinsel birleşme öncesinde, anında ya da cinsel birleşmeyi takiben kısa süre içerisinde gerçekleşen ejekülasyonun üzerinde kişinin kontrol sağlayamaması olarak tanımlanır.
Seks ile ilgili performans kaygısı prematür ejekülasyon nedenlerinin başında yer alırken, stres, depresyon, özgüven kaybı ve ilişkideki çözümlenmemiş sorunların varlığına bağlı olarak da prematür ejekülasyon oluşabilir.
Erkeklerde Cinsel İsteksizlik Tedavisi Nasıldır?
Kadınlarda olduğu gibi erkeklerde de cinsel isteksizlik durumunda tedavi planlanması için öncelikle altta yatan nedenin tespit edilmesi gerekir. Sağlık kuruluşlarına başvuru sonrasında tanısal yaklaşımda ilk olarak fizik muayene gerçekleştirilir.
Fizik muayene sonrasında elektrokardiyogram (EKG), kan şeker düzeyi, kan dolaşımında bulunan yağ yapıdaki maddelerin düzeyi, testosteron ve prolaktin hormonlarının düzeyi cinsel isteksizlik testi kapsamında değerlendirilebilecek tanı araçlarını oluşturur.
Aynı zamanda penil bölgedeki kan akımının incelenmesi amacıyla ultrasonografi görüntüleme yöntemine de başvurulabilir.
Altta yatan nedenin testosteron seviyesindeki düşüklük olarak tespit edilmesi halinde ilgili hekimin uygun görmesi halinde testosteron desteği sağlayacak ilaçlar reçetelendirilebilir.
Hormon terapisi dışında etken maddesinin penil bölgedeki damarlarda genişlemeyi sağladığı vazodilatör ilaçlar cinsel isteksizliğin nedeninin erektil disfonksiyon olması halinde fayda sağlayabilen bir tedavi yöntemidir.
Erkeklerde cinsel isteksizliğe neden olan problemin depresyon ya da performans anksiyetesi gibi ruhsal sorunlar olması halinde uzmanlar tarafından sağlanacak psikolojik destek fayda gösterebilir.
- Avakado, incir ve muz gibi meyvelere ek olarak çikolata tüketmek
- Vücudu nedeniyle özgüven problemi yaşayan kişilerin sağlıklı beslenme programı ve fiziksel aktiviteye başlaması
- Alkol tüketiminin sınırlandırılmak
- Strese bağlı gelişen cinsel isteksizliğin giderilmesinde meditasyon gibi stresi azaltıcı etki gösteren aktivitelere katılım sağlanması
- Düzenli ve yeterli miktarda uyumak
- İlişkilerde meydana gelen sorunların çözümüne yönelik olarak iletişim probleminin aşılması