Geçmiş dönemlerde ciddi bir tehdit olarak ortaya çıkan ve ciddi salgınlara, yaşam kayıplarına neden olan çiçek hastalığı bir tür viral enfeksiyondur. Günümüzde neredeyse ortadan kalkmış olan bu hastalık, variola virüsü adlı bir virüsten kaynaklı olarak oluşur. Son çiçek hastalığı salgını 1946 yılında olmuştur ve çiçek aşısının uygulanmaya başlaması ile birlikte variola virüsü ortadan kalkmış, 1977 yılından bugüne dek doğal yolla hastalığa yakalanan herhangi bir kişiye rastlanmamıştır. İsminin benzer olması nedeniyle halk arasında bu hastalık su çiçeği ile karıştırılsa da su çiçeği ile çiçek hastalığı birbirinden farklı hastalıklardır. Derideki döküntüler yönünden su çiçeğine benzemesine rağmen, çiçek hastalığı çok daha ciddi ve ağır semptomlarla seyreder. Vücudun çeşitli bölgelerinde derinin üzerinde oluşan iltihaplı kabarcıklar, su çiçeğinden farklı olarak kendine özgü bir görünüme sahiptir ve daha derindir.
Çiçek Hastalığı Nedir?
Tarihte görülen salgın hastalıklardan biri olan çiçek hastalığı, en çok ölüme yol açmış bulaşıcı hastalık türleri arasında yer alır. Variola virüsünün enfeksiyonu ile oluşan çiçek hastalığı, variola major ve variola minor olmak üzere iki farklı türe sahiptir. Hastalığın çok daha ağır seyreden türü olan variola major, %30 gibi ciddi bir ölüm oranına sahiptir. Öldürücülüğü çok daha düşük olan, hafif şekilde seyreden variola minor ise %1 gibi çok düşük oranda ölüme yol açar.
Tarihte çok ciddi salgın ve can kayıplarına yol açmış olan bu enfeksiyon, aynı zamanda aşısı geliştirilen ilk hastalıktır. Tarihte geliştirilen ilk aşı olan çiçek hastalığı aşısı, tıp alanında çok önemli bir gelişme olup ve halk sağlığı çalışmalarında da yol gösterici olmuştur. Aşının yıllarca uygulanması ile birlikte çiçek hastalığı virüsü ortadan kalkmış, en son vaka ise 1977 yılında görülmüştür.
Çiçek Hastalığı Belirtileri
Çiçek hastalığı farklı aşamalar şeklinde görülen ciddi bir enfeksiyon hastalığıdır. Hastalığın her aşaması kendine özgü farklı semptomlar içerir. Bununla birlikte hastalığın ilerlemesi ile birlikte görülen belirtiler de şiddetlenir. Virüsün bulaşmasının ardından ilk olarak başlayan süreç kuluçka evresi olarak adlandırılır. 7 günden 19 güne kadar uzayabilen bu süreçte herhangi bir semptom veya şikayet olmadığı gibi bulaşıcılık da söz konusu değildir.
Kuluçka döneminin ardından ortaya çıkan ilk çiçek belirtileri arasında şunlar yer alır:- Yüksek ateş
- Baş ağrısı ve vücut ağrıları
- Üşüme ve titreme
- Mide bulantısı ve kusma
- Halsizlik
Yukarıdaki ilk belirtilerin görüldüğü aşamada hastalık az miktarda da olsa bulaşıcı olabilir. Fakat bulaşıcılığın en yüksek olduğu evreler bundan sonraki evrelerdir. Erken döküntüler ortaya çıkmaya başladığında dil yüzeyinde ve ağız içerisinde küçük kırmızı noktalar gözlenir. Başlangıçta leke gibi görülen bu oluşumlar zamanla boğaza doğru yayılan yaralara dönüşebilir. Ardından bu yara ve döküntüler yüz, kollar, bacaklar, el ve ayaklar gibi farklı yerlere yayılır.
Yaklaşık dört günün sonunda ciltteki yaralar iltihapla dolu kabarcıklara dönüşür. Bu süreç boyunca genellikle yüksek ateş eşlik eder. Ardından 10 gün boyunca yaralar cilt altında küçük bir bezelye tanesi gibi yumrulara dönüşür ve püstüler bir görünüm alır. İki haftanın sonunda bu yaralar kabuklanır, ardından kabuklar dökülmeye başlayarak hastalık iyileşme sürecine geçer.
Çiçek Hastalığı Nasıl Bulaşır?
Çiçek hastalığı, aşının bulunması ve virüsün ortadan kalkmasından önce toplu ortamlarda veya aile içerisinde rahatlıkla bulaşabilen bir hastalıktı. Virüsün bulaşıcılığı, dilde ve ağızda kırmızı lekelerin görülmeye başladığı erken döküntü evresinde başlar. Bu evreden sonra damlacık yolu ile bulaşabilen variola virüsü; hapşırma, öksürme, konuşma, solunum gibi eylemler sırasında solunum yolundan çıkan damlacıklar yolu ile kişiden kişiye kolaylıkla bulaşabilir. Söz konusu damlacıklar, çiçek hastalığı virüsü içerir ve bu virüsler sağlıklı bir kişinin solunum yollarına ulaştığında bu kişiyi de enfekte eder.
Erken döküntü evresinden sonra vücutta ortaya çıkan lezyonların içerisindeki iltihaplı sıvı ve lezyonları kaplayan kabuklar da virüsün bulaşmasına yol açabilir. Dolayısıyla çiçek hastalığı taşıyan kişiyle temas veya enfekte kişilerin yer aldığı toplu kullanım alanları da bulaşma yolları arasında yer alabilir. Hastalığın böcekler veya evcil hayvanlar tarafından bulaştığına dair herhangi bir kanıt bulunmaz. Dolayısıyla enfeksiyonun yalnızca insanlardan insanlara bulaştığı kabul edilir.
Çiçek hastalığı aşısı, hastalığın ciddi salgınlara yol açtığı dönemlerde bulunup uygulanmaya başladıktan sonra aşı olan insanlarda bağışıklık geliştiği görülmüştür. Günümüzde ise virüs ortadan kalkmış olduğundan çiçek aşısı, günümüzde zorunlu aşı takvimleri içerisinde yer almaz.
Çiçek Hastalığı Nasıl Tedavi Edilir?
Çiçek hastalığı, erken döküntülerin meydana gelmesinin ardından fiziksel muayene ile kolaylıkla teşhis edilebilir. Bunun en önemli nedeni ise su çiçeği, kızamık gibi benzer hastalıklara göre daha spesifik bir semptomatik görünüme yol açmasıdır. Hastalıktan korunma için geliştirilmiş olan çiçek aşısı uygulaması, aynı zamanda enfeksiyon etkeni ile yeni temas etmiş kişilerde hastalığı önleme veya hafifletme amacıyla da uygulanabilir. Henüz virüsle temas etmemiş olan kişilerde çiçek aşısı, hastalığa karşı yüzde yüze yakın oranda koruma sağlar.
Virüse maruz kaldığı bilinen insanlarda ise enfeksiyon kaynağı ile temastan sonraki ilk 3 gün içerisinde aşının uygulanması hastalığın gelişimini önleyebilir. Virüse maruz kaldıktan sonra 4 gün ile 1 hafta aralığında aşının uygulanması ise hastalığın belirli oranda hafifletilmesine yardımcı olur. Teşhisin ardından uygun dönemde aşılanan hastaların birçoğunun, aşılanmamış olan diğer insanlara oranla hastalığı çok daha hafif şekilde atlattığı görülmüştür. Fakat çiçek hastalığında döküntülerin oluşmasının ardından aşının herhangi bir faydası veya hafifletici etkisi söz konusu olmaz.
Hastalığın tedavisinde antiviral ilaçlardan yararlanılabilir. Tecovirimat (TPOXX) adlı ilaç, çiçek hastalığının tedavisi için FDA tarafından onaylanmış olan ilaçlardan bir tanesidir. Dolayısıyla çiçek hastalığına ne iyi gelir sorusuna yanıt olarak bu ilaçtan söz edilebilir. Ecovirimat adlı ilacın bir diğer kullanım alanı ise çiçek hastalığı aşısı uygulanan kişilerde gelişen advers reaksiyonların iyileştirilmesidir.
Temel olarak bu ilaç, çiçek hastalığı virüsünün büyümesini engelleyerek enfeksiyonun iyileştirilmesini sağlar. Baş ve vücut ağrılarının dindirilmesi, ateşin düşürülmesi gibi amaçlarla antienflamatuar ilaçlarla tedavi desteklenebilir. Bununla birlikte sağlıklı beslenmeye yönelik uygulamalar, bağışıklık sistemini destekleyici bazı vitamin ve mineral desteklerinin kullanımı gibi farklı destekleyici tedaviler de hekim tarafından önerilebilir. Tecovirimat adlı onaylı antiviral ilacın haricinde brincidofovir ve cidofovir adlı farklı antiviral ilaçlar da söz konusudur.
Bunların da çiçek hastalığına yol açan variola virüsünün büyümesini ve çoğalmasını önleyici etkilerinin bulunduğu bilinir. Fakat toksisite ve güvenilirlik açısından elde yeterince veri bulunmadığından ve çiçek hastaları üzerinde yeterli deneme çalışması yapılmamış olduğundan bu ilaçlar, çiçek hastalığının tedavisi için FDA tarafından onaylanmış olan ilaçlar değildir. Her ne kadar çiçek virüsü günümüzde ortadan kalkmış olsa da çiçek hastalığının yeniden gündeme gelmesi ihtimaline karşılık bu ilaçlara ilişkin stoklar devletler tarafından hazır tutulur.
Çiçek hastalığı ile benzer belirtilere yol açan çok sayıda farklı hastalık türü bulunduğundan ve bunların büyük bir kısmı da bulaşıcı olduğundan izolasyon ve erken tedavi oldukça önemlidir.
Bu nedenle eğer siz de kendinizde veya çocuğunuzda çiçek hastalığına benzer belirtiler gözlemliyorsanız derhal bir sağlık kuruluşuna başvurarak muayeneden geçmenizde fayda vardır.
Çiçek hastalığı ile ilgili merak ettiğiniz konuları Grup Florence Nightingale Hastaneleri’nin uzman ekibine sorabilir, sorunuzla ilgili öneriler isteyebilirsiniz. Bize ulaşmak için web sitemizde yer alan iletişim formunu kullanabilirsiniz.