
Mide kanseri, sindirim sisteminin önemli bir parçası olan midenin iç yüzeyini kaplayan hücrelerde başlayan kontrolsüz ve anormal hücre çoğalmasıyla ortaya çıkan ciddi bir hastalıktır. Mide, besinlerin parçalanmasını ve sindirilmesini sağlayarak vücudun ihtiyaç duyduğu besin maddelerinin emilimine katkıda bulunur. Midedeki hücrelerde meydana gelen bazı genetik değişiklikler kanser oluşumuna neden olabilir.
Mide Kanseri Belirtileri Nelerdir?
Mide kanseri, özellikle ilk evrelerinde genellikle belirgin şikâyetlere neden olmaz ve bu nedenle diğer yaygın sindirim sistemi rahatsızlıklarıyla kolayca karıştırılabilir. Ancak mide kanseri belirtileri uzun süre devam ediyorsa veya şiddetini arttırıyorsa, mutlaka bir sağlık kuruluşuna başvurmak gerekir. Mide kanseri belirtileri genellikle iki grupta incelenir: erken evre belirtiler ve ileri evre belirtiler.
Erken evre belirtiler Mide kanserinin ilk dönemlerinde ortaya çıkan belirtiler hafif ve çoğunlukla spesifik değildir. Aşağıda mide kanserinde sık görülen erken evre belirtiler maddeler halinde sıralanmıştır:
- Hazımsızlık ve mide ekşimesi: Yemekten sonra rahatsızlık, yanma veya hafif ağrı hissedilebilir.
- Karın üst bölgesinde hafif ağrı veya rahatsızlık: Belirgin olmayan, geçici ağrılar olabilir.
- Erken doyma hissi: Normalden daha az yemekle hızlıca doygunluk hissedilir.
- İştahsızlık: Yeme isteğinde azalma gözlemlenebilir.
İleri evre belirtiler Mide kanseri ilerledikçe, belirtiler daha ciddi ve kendini daha net şekilde gösterecek düzeye ulaşır. İleri evre belirtiler şu şekildedir:
- Kilo kaybı: Nedeni açıklanamayan, kısa sürede belirgin şekilde ortaya çıkan kilo kaybı.
- Sürekli ve şiddetli karın ağrısı: Özellikle karın üst bölgesinde yoğunlaşan, geçmeyen ağrılar.
- Bulantı ve kusma: Yemek sonrası sık sık görülen veya bazen kanlı olabilen kusma atakları.
- Dışkıda kan: Dışkının siyah veya koyu kahverengi renkte olması (melena), mide veya bağırsaklarda kanamanın göstergesidir.
- Yutma güçlüğü: Katı veya sıvı besinleri yutarken zorlanma, özellikle tümör yemek borusuna yakınsa.
- Şiddetli iştahsızlık: Yemeğe tamamen isteksizlik ve beslenme düzeninde ciddi değişiklik.
- Halsizlik ve yorgunluk: Özellikle demir eksikliği anemisi gelişirse genel bir güçsüzlük ve çabuk yorulma.
- Karında şişlik veya sıvı birikimi (asit): Karın bölgesinde şişkinlik ve sıvı toplanması.
- Ciltte ve göz aklarında sarılık: Kanser karaciğere yayılırsa görülebilir.
Erken evrede en sık rastlanan şikayetlerden biri yemek sonrası hissedilen hafif hazımsızlık ve karın üst kısmında belirsiz rahatsızlık hissidir. Bazen çok az yemekle dahi çabuk mide doluluğu yaşanabilir; buna erken doyma hissi adı verilir. Ayrıca, yemekten sonra hafif mide ekşimesi veya mide bölgesinde yanma görülebilir. Bunların dışında, belirgin bir sebep olmaksızın iştah azalması, hafif mide ağrısı ve geçici rahatsızlık da gözlemlenebilir.
Bu tür hafif belirtiler, gastrit veya ülser gibi daha yaygın mide rahatsızlıklarıyla da benzerlik gösterebilir. Ancak şikayetler birkaç hafta boyunca devam ediyorsa veya şiddetinde artış yaşanıyorsa, vakit kaybetmeden bir sağlık uzmanına danışmak gerekir. Erken tanı sayesinde mide kanserinin tedavi şansı ve başarı oranı belirgin şekilde artar. İleri Evre Mide Kanseri Belirtileri Mide kanseri ileri evreye ulaştığında, hastalığın daha ciddi ve belirgin semptomları ortaya çıkar. Bu dönemde tümör sıklıkla mide duvarının derin katmanlarına veya çevre organlara yayılmıştır ve hastanın günlük yaşamını olumsuz etkileyen şikayetler gözlemlenir.
En dikkat çekici belirtilerden biri, istem dışı ve hızlı kilo kaybıdır. Bu durum, yalnızca iştahsızlıktan değil, kanserin vücudun enerji ve besin kullanımına müdahale etmesinden kaynaklanır. Hastalar genellikle sürekli ve şiddetli karın ağrısı şikâyeti yaşar; ağrılar mide üst bölgesinde yoğunlaşır ve bazen sırta yayılabilir.
Bulantı ve kusma, bu aşamada sık görülür. Tümör büyüdükçe mide çıkışını tıkayabilir ve buna bağlı olarak kanlı kusma gelişebilir. Sindirim sistemindeki kanamalar sonucunda dışkı siyahımsı katran rengini alır ki, bu durum siyah dışkı (melena) olarak bilinir. Bu belirti, üst sindirim sistemi kanalında gizli bir kanama olduğuna işaret eder.
Yutma güçlüğü ve yemeklerden sonra belirgin bir karında şişlik hissi de ileri evrede yaygındır. Anemiye bağlı halsizlik, vücut genelinde enerji kaybına ve çabuk yorulmaya neden olur. Kanserin karaciğere yayılması halinde, ciltte ve göz aklarında sarılık ortaya çıkabilir. Karın içinde sıvı birikimi (asit) ve belirgin şişkinlik hastalığın ileri evrelerinde sık rastlanan diğer belirtilerdendir.
Bu aşamadaki belirtiler genellikle kısa sürede artış gösterir ve bir arada görülmeleri durumunda vakit kaybetmeden bir sağlık kuruluşuna başvurulması gerekir. Erken tıbbi müdahale, hastalığın kontrol altına alınmasında ve yaşam kalitesinin korunmasında çok önemlidir.
Mide Kanseri Nedenleri ve Risk Faktörleri
Mide kanseri, farklı etmenlerin bir araya gelmesiyle oluşan karmaşık bir hastalıktır. Gelişiminde birçok risk faktörü rol oynar ve hastalığın sebepleri genellikle tek bir nedene indirgenemez. Öne çıkan mide kanseri nedenleri maddeler halinde aşağıda sıralanmıştır:
- Helicobacter pylori (H. pylori) enfeksiyonu: Mide mukozasında uzun süreli enfeksiyona sebep olan bu bakteri, kronik iltihaplanmayı tetikleyerek kanser gelişimi riskini belirgin şekilde artırır. Helicobacter pylori (H. pylori) enfeksiyonunun zamanında saptanması ve tedavisi, mide kanserinden korunmada önemlidir.
- Beslenme alışkanlıkları: Aşırı tuzlu, tütsülenmiş ve işlenmiş gıdaların sık tüketimi mide kanseri riskini yükseltir. Sebze ve meyve tüketiminin az olması da hücresel hasarı ve hastalığı tetikleyen bir unsurdur.
- Sigara ve alkol kullanımı: Sigara dumanındaki zararlı maddeler mide hücrelerine zarar vererek riski artırır. Alkol de mide mukozasını tahriş ederek kansere zemin hazırlayabilir.
- Genetik yatkınlık ve aile öyküsü: Ailesinde mide kanseri bulunan kişilerde, özellikle belirli gen mutasyonları veya kalıtsal sendromlar varlığında, hastalığa yakalanma olasılığı yüksektir.
- Obezite ve bazı kronik mide hastalıkları: Obezite, pernicious anemi ve daha önce geçirilen mide ameliyatları da mide kanseri riskini yükselten etmenlerdendir.
- İleri yaş ve cinsiyet: İleri yaşlarda mide kanseri görülme sıklığı artar; ayrıca erkeklerde risk biraz daha fazladır.
Mide kanserine karşı alınacak önlemler ve düzenli doktor kontrolleri, hastalığın erken evrede yakalanmasını ve tedavi şansının artmasını sağlar. Bu nedenle, risk faktörlerini bilmek ve gerekli önlemleri almak son derece önemlidir.
Mide Kanseri Türleri
Mide kanseri, tümörün köken aldığı hücre tipine ve mide içinde bulunduğu anatomik bölgeye göre iki ana başlık altında incelenir. Bu sınıflandırmalar, hastalığın seyri, tedavi yaklaşımı ve prognozu açısından yol gösterici olur. İşte en sık karşılaşılan ve nadir görülen mide kanseri türleri:
1. Hücre Tipine Göre (Histolojik) Sınıflandırma En çok kullanılan sınıflandırma yöntemi, kanserin mikroskop altında incelenerek hücresel kökeninin belirlenmesidir.Adenokarsinom: Mide kanserlerinin yaklaşık %90'ını oluşturan adenokarsinom, midede mukus üreten bez hücrelerinden ortaya çıkar. Klinik özellikleri bakımından iki alt gruba ayrılır:
- İntestinal tip: Genellikle ileri yaşlarda ve erkeklerde daha sık görülür. Hücreler, bağırsak dokusuna benzer dizilim gösterir. Bu alt tip, Helicobacter pylori enfeksiyonu, uzun süreli gastrit ve bazı zararlı beslenme alışkanlıklarıyla ilişkilidir. Yavaş seyirli olup tedaviye iyi yanıt verebilir.
- Diffüz tip: Daha genç yaşlarda ve kadınlarda görülme eğilimindedir. Hücreler arasında gevşeklik söz konusudur ve tümör yayılımı daha hızlıdır. Mide duvarında sertleşme ve kalınlaşma anlamına gelen “linitis plastika” şeklinde ilerleyebilir. Bu tip adenokarsinom genellikle genetik yatkınlıkla ilişkilidir ve tedavisi daha zordur.
- Lenfoma: Midenin lenfoid dokusundan kaynaklanır. Bazı mide lenfomaları, özellikle erken evrede, H. pylori enfeksiyonuna bağlı gelişebilir ve antibiyotik tedavisine yanıt verebilir.
- Gastrointestinal Stromal Tümör (GIST): Sindirim sisteminin destekleyici doku hücrelerinden köken alır. Midede görülen GIST’ler, hedefe yönelik ilaçlarla (örneğin imatinib) kontrol edilebilir ve biyolojik davranışları diğer kanser türlerine göre farklılık gösterir.
- Nöroendokrin Tümörler (NET): Mide mukozasında bulunan hormon üreten hücrelerden gelişir. Genellikle yavaş büyüyen, bazen hızlı seyreden ve özel tedavi gerektiren tümörlerdir.
- Skuamöz Hücreli Karsinom ve Adenoskuamöz Karsinom: Çok nadir görülmekle birlikte, mide dokusunda farklı hücre tiplerinden köken alan ve çoğu zaman agresif seyredebilen türlerdir.
Örneğin, kardia bölgesindeki tümörler, sıklıkla yemek borusuna komşu olup yutma güçlüğü gibi belirtilere sebep olabilir. Antrumda gelişen tümörler ise sindirim sistemi şikayetlerine daha erken neden olabilir. Tümörün hangi bölgede ortaya çıktığı, cerrahi yöntemin ve ek tedavi seçeneklerinin belirlenmesinde önemli bir rol oynar.
Mide Kanseri Evreleri
Mide kanseri tanısı konulduktan sonra, hastalığın vücutta ne kadar ilerlediğinin belirlenmesi için evreleme yapılır. Evreleme, tedavi planı oluşturmak ve hastalığın seyrini öngörebilmek için büyük önem taşır. Bu değerlendirmede en yaygın olarak kullanılan yöntem TNM sistemidir. TNM sistemi; tümörün mide duvarında ne kadar yayıldığını (T), yakındaki lenf düğümlerine (N) sıçrayıp sıçramadığını ve uzak organlara metastaz (M) yapıp yapmadığını açıklar. Bu bilgiler ışığında tanımlanan mide kanseri evreleri, hastalığın seyrini ve tedavi seçeneklerini belirlemede kullanılır.
Evre 0 Mide Kanseri Bu en erken aşamada, kanserli hücreler sadece midenin en iç tabakası olan mukozada yer alır ve henüz derin dokulara, lenf düğümlerine veya vücudun başka bir yerine yayılmamıştır. Evre 0 mide kanseri, “karsinoma in situ” olarak da adlandırılır. Genellikle belirti vermez ve çoğu zaman başka nedenlerle yapılan endoskopiler sırasında rastlantısal olarak saptanır. Tedavi başarısı yüksektir; çoğunlukla endoskopik olarak ya da cerrahiyle tümörün çıkarılması yeterli olur ve lenf nodu tutulumu ile metastaz beklenmez. Evre 1 Mide Kanseri Evre 1 mide kanserinde, kanser hücreleri midenin iç tabakalarından daha derine doğru yayılmaya başlar. Tümör, genellikle mukoza ve/veya submukoza tabakasında sınırlı olabilir veya kas tabakasına ulaşmış olabilir. Bu evrede, bir veya birkaç yakındaki lenf düğümünde kanser saptanabilir. Genellikle, henüz uzak organlara yayılım (metastaz) yoktur. Tedavi çoğunlukla cerrahi müdahaleyi içerir. Bazı durumlarda, koruyucu (adjuvan) kemoterapi veya radyoterapi de uygulanabilir ve hastalıksız sağkalım şansı yüksektir. Evre 2 Mide Kanseri Evre 2 mide kanserinde, tümör mide duvarının kas tabakasında veya daha dışında, ancak çevre dokularla sınırlı olacak şekilde ilerlemiştir. Kanserli hücreler, daha fazla sayıdaki yakındaki lenf düğümüne yayılmış olabilir. Ancak hala uzak organlarda metastaz yoktur. Bu aşamada semptomlar belirginleşmeye başlayabilir. Tedavi planı cerrahiyle birlikte kemoterapi ya da radyoterapiyi içerebilir. Hedef, tümörün tamamen çıkarılması ve lenf nodu yayılımının kontrol altına alınmasıdır. Evre 3 Mide Kanseri Evre 3 mide kanserinde, tümör mide duvarını aşarak çevre organlara (pankreas, dalak, karaciğer gibi) ve/veya çok sayıda bölgesel lenf noduna ulaşmıştır. Ancak hastalık hâlâ uzak organlara yayılmamıştır, yani metastaz gözlenmez. Bu aşamada tümör ileri seviyededir ve belirtiler daha şiddetli olabilir. Tedavi genellikle büyük cerrahi operasyonları, çoklu kemoterapi protokollerini ve bazen radyoterapiyi kapsar. Amaç, kanserin kontrol altına alınması ve hastanın yaşam kalitesinin artırılmasıdır. Evre 4 Mide Kanseri Evre 4 mide kanseri, hastalığın en ileri aşamasıdır ve bu evrede kanser, midenin dışına çıkarak kan, lenf yoluyla karaciğer, akciğer, kemik ya da karın boşluğuna gibi uzak organlara ya da dokulara yayılır. Uzak organlardaki bu yayılma “metastaz” olarak adlandırılır ve Evre 4’ü diğerlerinden ayıran temel faktördür. Evre 4 mide kanseri, çoğu zaman karın zarında sıvı birikimi (asit), genel durumda bozulma, şiddetli ağrı ve çeşitli organ yetmezlikleri ile kendini gösterir. Bu evrede tedavinin ana amacı yaşam süresini uzatmak, hastanın konforunu ve yaşam kalitesini artırmaktır. Uygulanan tedaviler arasında kemoterapi, immünoterapi ve hedefe yönelik ilaçlar ile gerektiğinde destekleyici bakım yer alabilir.Mide kanseri evreleri, hastalığın yayılım derecesini ve tedaviye yanıtı belirleyen en önemli faktörlerdendir. Evreleme sonrasında kişiye özel bir tedavi planı hazırlanır; bu nedenle mide kanseriyle ilgili her hastanın süreci farklı olabilir.
Mide Kanseri Tanı Yöntemleri
Mide kanseri, genellikle erken evrelerinde belirgin şikâyetlere yol açmadığı için tanısı çoğu zaman geç konulabilir. Ancak, zamanında ve doğru bir mide kanseri tanısı konulması, tedavi başarısı ve hastanın yaşam süresi açısından kritik öneme sahiptir. Bu süreç, bir dizi farklı aşamadan oluşur ve hastanın tıbbi öyküsü ile fizik muayene sonrasında çeşitli testlere başvurulur. Farklı tanı yöntemlerinin birlikte kullanılması, hastalığın kesin tanısının konmasını ve tedavi planının belirlenmesini sağlar.
Endoskopi ve Biyopsi Mide kanseri tanısı koymada ilk tercih edilen ve en güvenilir yöntem, endoskopidir. Endoskopi sayesinde, ucunda kamera ve ışık bulunan ince, esnek bir tüp ağızdan mideye gönderilir. Bu yöntemle doktor, mide iç yüzeyini doğrudan inceleyebilir. Endoskopi sırasında, şüpheli görülen bölgelerden küçük doku örnekleri alınır ve bu işleme biyopsi adı verilir. Alınan biyopsi örnekleri, patoloji laboratuvarında detaylı olarak incelenir. Böylece kanserli hücrelerin varlığı, kanserin tipi ve yayılımı net olarak ortaya konabilir. Ayrıca bu inceleme sırasında, Helicobacter pylori enfeksiyonu gibi risk faktörleri de tespit edilebilir. Endoskopi, sadece teşhiste değil aynı zamanda erken evre tümörlerin endoskopik olarak çıkarılmasında da kullanılabilir. Görüntüleme Testleri Kanser tanısı kesinleştirdikten sonra, hastalığın yayılım derecesini ve organlara sıçrayıp sıçramadığını belirlemek için çeşitli görüntüleme yöntemlerine başvurulur. En sık kullanılanlardan biri bilgisayarlı tomografi (BT)’dir. BT, mide çevresindeki lenf bezleri, karaciğer, akciğer ve diğer organlarda olası yayılımı ortaya koymakta oldukça etkilidir. Kontrast maddeyle birlikte çekilen BT görüntüleri, kanserin hangi evrede olduğunu ve tedavi seçeneklerini belirlemede yol göstericidir. Bunun dışında, hastalığın yayılımını değerlendirmek ve evrelemeyi netleştirmek için MR (manyetik rezonans görüntüleme), ultrasonografi veya PET/BT (pozitron emisyon tomografisi) gibi yöntemler de kullanılabilir. Bu testler, tümörün vücuttaki konumunu ve büyüklüğünü tespit etmeye yardımcı olur. Kan Testleri ve Tümör Belirteçleri Mide kanserinin tanısında doğrudan kullanılabilen bir kan testi olmasa da, çeşitli kan tahlilleri tanı sürecine destek sağlar. Tam kan sayımıyla hastada kansızlık (anemi) olup olmadığı anlaşılırken, karaciğer ve böbrek fonksiyon testleri de vücudun genel durumunu değerlendirmede kullanılır. Ayrıca, bazı hastalarda tümör belirteçleri olarak bilinen ve kanda seviyeleri artabilen maddelere bakılır. CEA (karsinoembriyonik antijen) ve CA 19-9 gibi belirteçlerin yüksekliği mide kanseri varlığında görülebilir, ancak başka hastalıklarda da artabildiği için tek başına kesin tanı için yeterli değildir. Tümör belirteçleri daha çok hastalığın tedaviye verdiği yanıtı ve nüks durumunu izlemek amacıyla kullanılır.Mide kanseri tanısı, yukarıda belirtilen yöntemlerin birlikte değerlendirilmesiyle kesinleşir. Erken teşhis, tedavi başarısını ve hastanın yaşam kalitesini artıracağından, mide şikâyetleri olan bireylerin gecikmeden bir uzmana başvurması önemlidir.
Mide Kanseri Tedavi Yöntemleri
Mide kanseri teşhisi konulduktan sonra, tedavi süreci kanserin evresi, tipi, hastanın genel sağlık durumu ve kişisel ihtiyaçları göz önünde bulundurularak planlanır. Her hastada hastalığın seyri farklılık gösterebildiğinden, mide kanseri tedavi yöntemleri kişiye özel olarak belirlenir ve genellikle birden fazla alanı kapsayan multidisipliner bir yaklaşımla yürütülür. Standart cerrahi, kemoterapi ve radyoterapiye ek olarak, gelişen tıbbi olanaklar sayesinde hedefe yönelik tedavi ve immünoterapi gibi modern seçenekler de kullanılabilir. Bu çeşitli yöntemlerin birbirleriyle kombinasyonu, hastalığın kontrol altına alınmasında ve hastaların yaşam kalitesinin artırılmasında önemli rol oynar. Uygun tedavi protokolünün seçimi, kanserin evresine uygun şekilde yapılır ve erken teşhis, başarı şansını ciddi oranda yükseltir.
Cerrahi Tedavi (Gastrektomi) Mide kanseri tedavi yöntemleri arasında en temel uygulama cerrahi tedavi (gastrektomi)dir. Cerrahi, özellikle erken ve lokalize evre mide kanserlerinde, hastalığın tamamen ortadan kaldırılmasını hedefler. Erken evre kanserlerde, tümörün yalnızca mide iç yüzeyiyle sınırlı olduğu durumlarda endoskopik rezeksiyon yöntemleri (EMR veya ESD gibi) tercih edilebilir ve bu sayede minimal invaziv işlemlerle hızlı iyileşme elde edilir.Daha ileri evrelerde ise, tümör mide duvarına veya çevre dokulara yayılmışsa, midenin bir bölümü (parsiyel gastrektomi) veya tamamı (total gastrektomi) cerrahi olarak çıkarılır. Çoğunlukla çevresindeki lenf bezlerinin de temizlenmesi gerekir, çünkü kanser bu bölgelere yayılabilir. Cerrahi tedavinin kapsamı, kanserin boyutu, yerleşimi ve yayılımına bağlı olarak değişir. Ameliyat sonrası dönemde hastanın beslenme düzeninde değişiklikler yapılması gerekir ve iyileşme süreci bireysel faktörlere göre farklılık gösterebilir. Kemoterapi Kemoterapi, mide kanseri tedavi yöntemleri içinde yaygın olarak uygulanan sistemik bir tedavi seçeneğidir. Kanser hücrelerini yok etmek veya büyümelerini yavaşlatmak amacıyla özel ilaçlar kullanılır; bu ilaçlar genellikle damar yoluyla ya da bazı durumlarda ağızdan verilir. Kemoterapi, cerrahi öncesinde (neoadjuvan) tümörün boyutunu küçültmek ve ameliyatı daha etkili kılmak için uygulanabilir. Cerrahi sonrasında (adjuvan kemoterapi) ise vücutta kalmış olabilecek kanser hücrelerini yok etmek ve hastalığın yeniden ortaya çıkmasını önlemek için tercih edilir.
İlerlemiş veya metastaz yapmış mide kanserlerinde cerrahi mümkün olmadığında, kemoterapi hastalığın kontrol altına alınmasında ve yaşam süresinin uzatılmasında temel bir yöntemdir. Tedaviye bağlı yan etkiler (bulantı, saç dökülmesi, halsizlik gibi) kişiden kişiye değişmekle birlikte, destekleyici uygulamalarla çoğunlukla yönetilebilir. Radyoterapi Radyoterapi, yüksek enerjili ışınlar kullanarak kanserli hücreleri yok etmeyi amaçlar. Genellikle kemoterapi ile birlikte veya cerrahi sonrasında, kalan kanser hücrelerinin temizlenmesi için adjuvan tedavi olarak kullanılır. Radyoterapi, özellikle lokal bölgedeki tümörün kontrolü ve ağrı gibi semptomların giderilmesinde yarar sağlar. Modern tekniklerle sağlıklı dokular korunmaya çalışılır ve yan etkiler en aza indirgenir. Hedefe Yönelik Tedavi Hedefe yönelik tedavi, kanser hücrelerinin büyümesine ve çoğalmasına neden olan özel molekülleri ya da sinyal yollarını hedef alan modern bir yaklaşımdır. Mide kanserinde, kanser hücrelerinde saptanan belirli moleküller (örneğin HER2 proteini) için geliştirilen ilaçlar kullanılabilir. Bu tedavi, özellikle belirli genetik özelliklere sahip hastalarda veya standart tedavilere yanıt alınamadığında tercih edilir. Hedefe yönelik tedaviler, kemoterapiye kıyasla genellikle daha az yan etkiyle uygulanabilir. İmmünoterapi İmmünoterapi, vücudun bağışıklık sistemini kanserle mücadelede daha aktif hale getiren bir tedavi şeklidir. Bazı mide kanseri türlerinde, özellikle ileri evrelerde veya diğer tedavilere dirençli olgularda, immünoterapi umut verici sonuçlar sağlayabilir. İmmünoterapi ilaçları, bağışıklık sisteminin kanserli hücreleri tanımasını ve yok etmesini sağlar. Tedaviye uygun hastaların belirlenmesi için özel testler yapılabilir. Palyatif Bakım Mide kanseri, ilerlemiş evrelerine geldiğinde, tüm hastalarda küratif tedavi uygulanamayabilir. Bu noktada, palyatif bakım önemli bir tedavi parçası haline gelir. Palyatif bakım, hastalığın ileri aşamalarında, ağrı, bulantı, iştahsızlık ve yorgunluk gibi semptomların hafifletilmesine, beslenme desteği sağlanmasına ve hastanın yaşam kalitesinin artırılmasına odaklanır. Aynı zamanda psikolojik ve sosyal destek de sunularak, hastanın ve ailesinin bu zorlu süreçte daha iyi bir yaşam sürmesine yardımcı olunur. Palyatif bakım, gerektiğinde diğer tedavi yöntemleriyle birlikte uygulanabilir ve tamamen hastanın kişisel ihtiyaçlarına göre şekillendirilir.
Tüm bu tedavi seçenekleri bir arada, hastanın genel durumu ve mide kanserinin evresi dikkate alınarak değerlendirilir. Böylece kişiye özel bir tedavi planı oluşturulur ve hastanın yaşam süresi ile kalitesi en üst düzeye çıkarılmaya çalışılır.
Mide Kanserinden Korunma Yolları
Mide kanserinden korunma, günlük yaşamda alınacak pratik önlemler ve düzenli sağlık kontrolleri ile büyük ölçüde mümkündür. Aşağıda, mide kanseri riskini düşürmek için uygulanabilecek öneriler maddeler halinde sıralanmıştır:
- Sağlıklı beslenme alışkanlıkları edinin: Sebze ve meyveleri bolca içeren, doğal ve dengeli bir diyet tercih edin. İşlenmiş gıdalardan, aşırı tuzlu yiyeceklerden ve tütsülenmiş et ürünlerinden uzak durun. Tam tahıllı, lif yönünden zengin besinler sindirim sistemini destekler ve mide kanserinden korunma konusunda önemli bir rol oynar.
- Helicobacter pylori (H. pylori) enfeksiyonunu tedavi ettirin: Bu bakterinin varlığı, mide kanseri gelişiminde önemli bir etkendir. H. pylori enfeksiyonu doktor kontrolünde antibiyotik tedavisiyle başarıyla giderilebilir. Mide şikâyetleriniz varsa veya risk grubundaysanız, H. pylori taraması yaptırmak faydalı olacaktır.
- Sigara ve alkolden uzak durun: Sigara kullanımı ve aşırı alkol tüketimi, mide kanseri dahil pek çok kanser türünün riskini artırır. Bu alışkanlıklardan uzak durmak, mide kanserinden korunma için önemli bir adımdır.
- Sağlıklı kiloyu koruyun: Obezite, mide kanseri riskini yükseltebilir. Düzenli fiziksel aktivite yapmak ve ideal vücut ağırlığını korumak, genel sağlığı desteklerken mide kanseri riskini de azaltır.
- Düzenli sağlık kontrolleri yaptırın: Özellikle aile öyküsü olan veya diğer risk faktörlerine sahip kişiler, doktor kontrollerini aksatmamalıdır. Şüpheli mide rahatsızlıkları olduğunda zaman kaybetmeden uzmana başvurmak erken tanı için gereklidir.