Arama

Üzgünüz, Aradığınız Sonuç Bulunamadı

Aramanızla eşleşen herhangi bir sonuç bulunamadı, lütfen arama terimlerinizi değiştirerek tekrar deneyiniz.

Yüksek Riskli Gebelik Takibi

image


Bebek sahibi olmak çoğu zaman doğal bir süreçtir. Yolunda giden bir hamilelikten sonra kadının sancıları başlar, doğum gerçekleşir ve sağlıklı bir bebek dünyaya gelir. Ancak ne yazık ki bütün gebelikler sorunsuz ilerlemez.

Yüksek Riskli Gebelik Nedir?

Hem anneyi hem de bebeği etkileyecek bir durum varsa bu duruma yüksek riskli gebelik denir. Yüksek riskli gebelerin takibi normal gebelere göre farklılık gösterir. Riskli gebelerin takibinde perinatolog, kadın doğum uzmanı, dahiliye uzmanı, endokrinoloji uzmanı, diyetisyen, çocuk cerrahı, yenidoğan uzmanı ve genetik uzmanı görev alabilir.

Perinatologlar, anne ve bebeği perinatal dönem dediğimiz doğum öncesi ve doğum sonrası 4 haftalık dönemde takip eder ve süreci yönetirler. Riskli gebelere uygun testleri planlamak ve yapmak perinotologların görevidir. 


Normal görünen bir gebelik sürecinde bile sonradan sorun gelişebilir. Bu nedenle bütün gebelerin düzenli takibi önemlidir.

Yüksek Riskli Gebelik Nedenleri Nelerdir?

Anne yaşı: En yaygın risk faktörlerinden biridir. Anne 17 yaşın altında veya 35 yaşın üstünde ise gebelikte daha sık komplikasyon görülür. Hamilelikte düşük ve bebekte genetik bozukluk 40 yaş üstü gebelerde daha fazla tespit edilir.

Hamilelikten önce var olan hastalıklar: Gebelik öncesi hipertansiyon, akciğer, böbrek, kalp problemleri, şeker hastalığı, otoimmün hastalık, cinsel yolla bulaşan hastalıklar ve AIDS varsa hamilelik boyunca anne ve bebek için risk oluşturabilir. Annenin önceden düşük yapmış olması, önceki gebeliklerinin riskli olması ve ailede genetik bozukluk öyküsü gebelikte riski arttıran diğer faktörlerdir. 

Ekonomik ve sosyal şartların çok kötü olması gebenin beslenmesi, bakımı ve takibi açısından sorun teşkil edebilir. Bu gurupta riskli gebelik daha fazla görülür.

Hamilelik Esnasında Gelişen Sorunlar Nelerdir?

Plasentanın (bebeğin eşi) erken ayrılması: Genellikle 20. haftadan sonra plasenta kendiliğinden ayrılır ve annede şiddetli kanama veya gizli kanama olabilir. Ayrılma arttıkça kanama artar ve karın ağrısı ortaya çıkar. Bazı hastalarda şok meydana gelebilir. Plasentanın erken ayrılması hem anne hem bebek için büyük risk oluşturur. Plesantanın erken ayrılması ileri yaş kadınlarda, hipertansiyonu olanlarda, polihidroamnios denilen bebeğin suyunun fazla olması durumunda, doğum yollarında enfeksiyon varlığında, vaskulit (küçük damarların iltihabı), daha önceden bu sorunu yaşayanlarda, karın travması geçirenlerde, sigara kullananlarda, erken membran rüptürü (bebeğin suyunun erken gelmesi) olanlarda ve kokain kullananlarda daha sık oluşmaktadır. 

Preeklampsi: 20 haftadan büyük gebelerde idrarda protein atılması ve yüksek tansiyon ile seyreden bir hastalıktır. İlk gebeliğinü sürenlerde, şeker hastalığı olanlarda, daha önceden hipertansiyonu olanlarda, annenin yaşı çok küçük veya ileri yaşta ise, ailede preeklampsi öyküsü varsa, çoklu gebelik olanlarda, şişmanlarda ve pıhtılaşma bozukluğu yaşayanlarda daha fazladır. Ancak sebebi tam olarak bilinmemektedir.

Eklampsi: Preaklampsiden sonra anne adayında nöbetler gelişirse eklampsiden bahsedilir.

Gebelik diyabeti: Gebelik diyabetine bağlı olarak annede hipertansiyon gelişebilir. Bebek çok iri olabilir ve sezaryen ihtiyacı ortaya çıkabilir. Diyabetli anne bebekleri pek çok sorunla dünyaya gelirler.

Gebelikte idrar yolu enfeksiyonu: Bebeğin suyunun erken gelmesine, erken doğuma ve bebekte solunum sıkıntısı olmasına neden olabilir. 

Annede cinsel yolla bulaşan hastalık varlığında bebekte ölüm doğum, ciddi sakatlık ve anormalliklere neden olabilir.

Annede hamilelik boyunca apandisit, safra kesesi hastalığı, bağırsak tıkanıklığı ve yumurtalık kisti dönmesi gibi hastalıklar ortaya çıktığında hem teşhisi zordur hem de cerrahi anne ve bebek için hayati risk taşır.

Fetal distosi bebeğin anormal boyut ve yerleşimde olmasıdır. Zor doğumla sonuçlanabileceği için erken sezaryen kararı verilebilir. Bebeğin makat gelişi pozisyonunda olması da zor doğum nedenidir.

Gebede servikal yetmezlik olması: Serviks rahim ile vajina arasında bulunur. Servikal yetmezlik düşük veya erken doğuma yol açabilir.

Annenin gebelikte çok kilo alması: Annede hipertansiyon, diyabet, bebeğin doğumunun gecikmesi, anne karnında bebeğin ölümü ve bebeğin çok iri doğması ile sonuçlanabilir.

Annenin gebelikte virüs enfeksiyonu geçirmesi: Herpes simpleks,Viral hepatit, Kızamıkçık, suçiçeği, Frengi, Toksoplazmozis, Sitomegalovirüs enfeksiyonu, Coxsackievirus enfeksiyonu, Zika enfeksiyonu gibi enfeksiyonlar doğacak bebekte anormalliklere neden olabilir. 

Bazı ilaç ve maddelerin kullanımı: Tütün, alkol, kokain ve gebelikte zararlı bazı ilaçlar bebeğin anomalilerle doğmasına yol açabilir.

Polihidramnios: Annenin suyunun fazla olması ciddi nefes darlığı ve erken doğuma neden olabilir. Polihidroamnios nedenleri kontrolsüz gebelik şekeri, çoklu gebelik, kan uyuşmazlığı, bebeğin yemek borusunun oluşmaması, anensefali (bebeğin beyninin olmaması) ve spina bfida olabilir.

Oligohidroamnios: Annenin suyunun normalden az olmasıdır. Bebekte idrar yollarında anormallik olabilir. Oligohidroamnios bebeğin büyümesine engel olan bir durumdur. Bazı bebeklerde ise akciğerlerin yeterli gelişmediği gözlenmiştir (pulmoner hipoplazi)

Çoklu gebelik: Birden fazla bebeğin olduğu gebelikler riskli gebelik sınıfındadır. Çoklu gebelik bebeklerde gelişme geriliği, erken doğum, bebeklerde doğumsal anomaliler, doğumdan sonra uterus atonisi ve anormal kanama, plesantanın erken ayrılması ile sonuçlanabilir.

Daha önceki gebelikte kromozom anomalili bebeği olan gebeler bu açıdan riskli olarak kabul edilirler ve genetik taramadan geçirilirler. Daha önceden erken doğum yapmış gebelerde tekrar erken doğum yapma riski yüksektir. 

Daha önceden ölü doğum yapmış kadınlar riskli gebe kabul edilir.  Anne ile bebek arasında Rh kan gurup uyuşmazlığı.

Doğum Süresince Hangi Riskler Oluşur?

Amniotik sıvı embolisi: Genel olarak 100.000 de 2-6 oranında görülen nadir ama acil olan bir problemdir. Annede tansiyon düşer ve pıhtılaşma bozukluğu gelişir. Nedeni tam olarak bilinmemekle beraber bazı risk faktörleri vardır. Sezeryanla doğum, annenin yaşının ileri olması, karın travması, plesanta prevya (bebeğin eşinin anormal yerleşimi), rahim yırtılması, rahim boynunun yaralanması ve polihidroamnios en sık gözlenen risk faktörleridir. Amniyotik sıvı embolisi genellikle doğumdan kısa süre sonra ortaya çıkar. Annede solunum sıkıntısı, çarpıntı, tansiyon düşmesi ve ani kalp durması olabilir. Rahimden ve kesi yerlerinden kanama vardır.

Omuz takılması: Baş pelvis uyumsuzluğu denen bu durumda doğum çok zor gerçekleşir. Bebekte bazı hasarlanmalar olabilir.
Doğumun çok uzaması hem bebek hem anne için risk oluşturabilir.

Bebek göbeğinin sarkması: Göbek kordonu doğum sırasında önden gelebilir, buna bağlı olarak sıkışabilir. Sonuçta bebeğin oksijensiz kalmasına neden olabilir. 
Nadir olarak rahim yırtılması olabilir.
 

Riskli Gebeler Nasıl Takip Edilir?

İdeal olan, gebe kalmayı düşünen kadınların gebelikten önce doktor kontrolüne gitmeleridir. Yukarıda bahsettiğimiz bazı hastalıklar gebelik ile birlikte kötüleşmekte, anne ve bebek için risk oluşturmaktadır. 

İlk önerilen doktor ziyareti 6-8. haftalar arasındadır. 28 haftaya kadar 4 hafta aralıklarla, 28-36 hafta arasında ise 2 haftalık aralıklarla takip önerilir. Daha sonra takipler sıklaştırılır ve gebe haftada bir defa görülür. Gebe çok riskli ise doktor ziyaretleri daha sık, düşük riskli ise daha seyrek yapılır. 

İlk muayenede hekim anne adayının özgeçmişini dikkatli bir şekilde sorgular. Önceden var olan hastalıklar tespit edilir. Ailede kalıtsal hastalık, genetik bozukluğu olan çocuk, düşük ve ölü doğum sayısı önemlidir. Daha sonra fizik muayene ve ultrason yapılır. Anne adayından tam kan sayımı, hepatit B virüsü tayini, anne ve babanın kan gurupları, karaciğer ve böbrek testleri, idrar tahlili, kızamıkçık tetkiki, açlık kan şekeri, tiroid testleri ve şeker yükleme testi istenir. Annenin son zamanda yapılmış smear sonucu varsa değerlendirilir.

12-14. haftalarda anneye ayrıntılı ultrason yapılır ve bebeğin ense kalınlığına bakılır. Gerekirse bebeğin kalbine dopler ultrason ile bakılır. Ayrıca bu dönemde ikili tarama testi istenebilir. Bu esnada hem bebeğin ultrasonla ense kalınlığına bakılır hem de anneden kan testi istenir. Böylece down sendromu gibi genetik hastalıkların tanısı erken konabilir. 

14-28 hafta arasındaki kontrollerde bebekte sakatlık olup olmadığı saptanmaya çalışılır. Bunun için ayrıntılı ultrason, anne karnından dopler kan akımı ölçümü, risk varsa fetal ekokardiyografi, kan sayımı, kan şekeri ve idrar tetkiki yapılır. Eğer gerek görülüyorsa amniosentez bu haftalarda yapılabilir. Her seferinde annenin tansiyonu ölçülür. 

Anne ayrıca son 5 yıl içinde tetanoz aşısı yaptırmamışsa 20. haftada tetanoz aşısı yapılır.

Gebeliğin 28. haftasından doğuma kadar olan takiplerde ultrason ile bebeğin gelişimine, amnios sıvısının miktarına ve bebeğin eşinin durumuna bakılır. Gebeliğin 37. haftasından itibaren haftalık takiplerde NST ölçümü ve amnios sıvı ölçümü yapılır.

Bu Makale Size Yardımcı Oldu mu?
Bu Makale Size Yardımcı Oldu mu?
İletişim Formu
Yukarı Kaydır
loading