Takıntılı düşüncelerin yani obsesyonun davranışa dönüşmesi olarak tanımlanabilen obsesif kompulsif bozukluk, bir tür anksiyete bozukluğudur.
Obsesif Kompulsif Bozukluk (OKB) Nedir?
Halk arasında, takıntı hastalığı olarak da bilinen obsesif kompulsif bozukluk (OKB) varlığında kişi, obsesif düşüncelerinden kaynaklanan anksiyete ve stres seviyesini azaltmak için kendini tekrarlamak zorunda hisseder. Tekrarlayan düşünce ve davranışlarla karakterize olan hastalığın en belirgin özelliği, kişinin zamanını boşa harcamasına yol açacak düzeyde, zihnini devamlı olarak meşgul eden düşünceleri eyleme dökmesidir.
Bazı kişilerde hastalık kapmaktan korkma şeklinde oluşan obsesyon, sürekli el yıkamak olarak eyleme dökülürken bazılarında ocak ve ütü gibi aletleri kapatıp kapatmadığını tekrar tekrar kontrol etme şeklinde görülür. Çocukluk çağlarında başlayabilen obsesif kompulsif bozukluk, oldukça ağır seyredebilen psikiyatrik bir bozukluktur. Farklı bir deyişle OKB, çoğunlukla 7 ila 12 yaşında başlar.
Çocukluk döneminde erkeklerde daha sık görülen obsesif kompulsif bozukluk, ergenlik dönemine gelindiğinde kadın ve erkek cinsiyetinde aynı oranda görülür. Obsesif kompulsif bozukluk belirtilerine geçmeden önce sıklıkla sorulan "Obsesif kompulsif bozukluk (OKB) nedir? sorusunu yanıtlamak gerekir.
Hayatın her döneminde karşılaşılan olaylar karşısında endişe duymak, evhamlanmak son derece sağlıklıdır. Çoğunlukla kişi bu gibi durumlarla baş ederek, bu duygularını geride bırakır ve gündelik yaşamına devam eder. Ancak bazı kişiler bu durumun normal olmadığını bildiği hâlde endişe ve takıntılarına devam eder. Tıpta obsesyon olarak bilinen takıntılı olma hâli, kişinin zihninden atamadığı fikir, düşünce ve / veya dürtü olarak tanımlanabilir. Kişinin kendi isteği dışında aklına gelen bu durum, kendisi tarafından mantıksız bulunsa da kişi, bu düşüncelerden uzaklaşamaz.
Bu da kişinin kendini huzursuz ve sıkıntılı hissetmesine neden olur. Kompulsiyon ise takıntı olarak tanımlanan obsesyonların neden olduğu huzursuzluk ve sıkıntıyı azaltmak veya tamamen ortadan kaldırmak için yapılan yineleyici davranışlardır. En sık görülen obsesif kompulsif bozukluk, kuşku obsesyonu ve kontrol kompulsiyonudur. Kişi genellikle ocak, ütü, kapı ya da kilit gibi nesneleri açık bırakmış olabileceğini düşünür. Bu durumun üstesinden gelmek için tekrar tekrar bu nesneleri kontrol eder.
Bazı durumlarda kişi, aracının kapısını kilitlediğinden emin olmak için 3-4 kez evinden aşağı inebilir. Bazı kişilerin ise dokunma ile ilgili kompulsiyonları bulunur. Bu durumda kişi eylemlerinden önce kendince önemli olan bir nesneye dokunma ihtiyacı duyar. Kişinin yaşam kalitesinin bir hayli düşmesine neden olan bu durum, zaman zaman kişinin yaşamsal aktivitelerini dahi etkileyebilir. Son yıllarda daha sık görülen bu hastalığın günümüzde yetişkinler arasında görülme sıklığı %3 civarındadır.
Obsesif kompulsif bozukluğun nedenlerine geçmeden önce sıkça sorulan "Obsesif kompulsif bozukluk belirtileri nelerdir?" sorusunu cevaplamak gerekir.
Obsesif Kompulsif Bozukluk Belirtileri Nelerdir?
Obsesif kompulsif bozukluğun belirtileri toplumsal ve kültürel açıdan farklılık gösterebilir. Sık görülen obsesif kompulsif bozukluk belirtileri obsesyon ve kompulsiyon olarak ayrı değerlendirilir.
Kişinin kendisini sıkıntıya sokan düşünceler olarak tanımlanabilen obsesyonun yaygın görülen belirtileri şu şekilde sıralanabilir:- Simetri ve düzen dürtüsü,
- Mükemmeliyetçilik,
- Aşırı kuşku duymak,
- Güven ihtiyacı,
- Günahkâr düşüncelerden korkmak,
- Rezil olmaktan çekinmek,
- Hata yapma kaygısı,
- Başkasına zarar verme korkusu,
- Pislikten ya da mikroplardan korkmak
- Kompulsiyon belirtileri.
- El sıkışmamak,
- Kapı tokmağını tutmamak,
- Sürekli el yıkamak,
- Değersiz nesneler biriktirmek,
- Kilit, ütü gibi nesneleri sürekli kontrol etme ihtiyacı duymak,
- Yemekleri belirli bir sıraya göre tüketmek,
- Belirli kelimeleri tekrarlamak
- Rutin işleri yaparken sayı saymak,
- Eşyaları belirli bir düzene göre sıralamak.
Obsesif Kompulsif Bozukluk Nedenleri Nelerdir?
Obsesif kompulsif bozukluğun neden kaynaklandığı tam olarak bilinmese de genetik nedenler, çocukluk çağı travmaları, kişilik özellikleri ve serotonin düzensizliği gibi faktörlerin hastalığın gelişimini tetiklediği düşünülür. Obsesif kompulsif bozukluk olan kişilerin çoğunlukla birinci derece yakınlarında da OKB öyküsü bulunur. Çocukluk döneminde yaşanan cinsel istismar, taciz, ebeveynin kaybedilmesi ve / veya aile içi şiddet gibi travmaların, obsesif kompulsif bozukluğun erken çocukluk döneminde ortaya çıkmasında önemli bir rolü olduğu düşünülür.
Kişinin, kuralcı, ayrıntıcı, mükemmeliyetçi ya da titiz olması gibi kişilik özelliklerine sahip olması da kişinin OKB'ye yatkınlığını arttıran etkenlerdendir. Beyin fonksiyonlarının yerine getirilmesini sağlayan nöronlar, elektrik sinyalleri ile birbiriyle iletişim kurar. İletişimin sağlıklı bir şekilde sağlanması, nörotransmitterler olarak tanımlanan kimyasallara bağlıdır. Bu kimyasallardan biri olan serotoninin düşük miktarda bulunmasının obsesif kompulsif bozukluğa yol açtığı düşünülür.
Çocukluk çağında streptokok bakterisinin neden olduğu enfeksiyonlara verilen reaksiyonlar ya da fiziksel travmaların da obsesif kompulsif bozukluk ile bağlantılı olabileceğini gösteren çalışmalar bulunur.
Obsesif Kompulsif Bozukluk Tipleri Nelerdir?
Obsesif kompulsif bozukluğun farklı türleri bulunur. Yaygın olarak görülen OKB tipleri şu şekilde sıralanabilir:
Kirlenme ya da bulaşma obsesyonu ve temizlik kompulsiyonu: Kişinin kıyafetlerinin ve bedeninin kir, mikrop, toz, deterjan ya da idrar gibi etkenlerden dolayı kirlendiğine inanması ve sürekli olarak temizlenmesi durumudur.
Kuşku obsesyonu ve kontrol kompulsiyonu: Kişinin kapı kilidini açık ya da ütüyü prizde unuttuğunu düşünmesiyle ortaya çıkan kaygının giderilmesi için kaygı duyulan nesnelerin birkaç defa kontrol edilmesi durumudur.
Cinsel obsesyon: Kişinin kendisine ve yaşına uygun olmayan, utanç verici ya da kabul edilemez nitelikteki düşünce ya da imgelere sahip olması durumudur. Kişi bu düşünceleri kafasından uzaklaştırmakta zorlanır ve başkalarına karşı yanlış anlaşılabilecek davranışları yapmaktan korkar.
Sayma kompulsiyonu: Kişini sürekli olarak kaldırım taşlarını, geçen arabaları ya da bina katlarını sayması durumudur.
Tekrar etme kompulsiyonu: Kapıyı kilitlemeden önce kilidi üç kez açıp kapatmak ya da kapıyı 4 kez tıklatmak şeklinde görülebilen davranışlardır.
Obsesif Kompulsif Bozukluk Nasıl Tedavi Edilir?
Obsesif kompulsif bozukluk hastalığına sahip olan kişilerin çoğu bu durumun farkındadır. Saplantılı ve yineleyici düşünce ve eylemlerinin zorlayıcı olduğunu, hayatını olumsuz etkilediğini bilir fakat yine de bu düşünce ve davranışlarını kontrol edemez. Düşünce ve eylemlerinin normal olmadığının farkında olan bu kişiler, hastalıklarını uzun yıllar boyunca gizli tutar. Bu da kişinin iyileşme sürecine girmesini uzatır.
OKB hastaları tedaviye başlamadan önce yaklaşık olarak 10 yıl boyunca hastalığını gizlemeye çalışır. Ancak kişinin bu düşünce ve eylemlerden kurtulmak istemesi durumunda uzman psikiyatrist, hastayı ve gösterdiği belirtileri değerlendirir. Tanının netleştirilmesinin ardından tedavi, kişiye özel olarak ilaçla ve bilişsel davranış terapisi ile uygulanır. İlaçlı tedavide beyindeki serotonin düzeyinin dengelenmesi için yaygın olarak antidepresan ilaçlar kullanılır. İlaçlı tedavinin etki göstermesi yaklaşık 3 ila 4 ay kadar sürer. Bu süre boyunca ilaçların işe yaramadığı düşünülerek bırakılmaması ve hekimin önerdiği doz ve süre ile kullanılmaya devam edilmesi son derece önemlidir.
Kişinin kendisini iyi hissetmesinin ardından ilaçların uzun süre ile kullanılması obsesif kompulsif bozukluk hastalığının tekrarlamasını önler. Bu yüzden ilaç kullanımının, kesinlikle hekime danışılmadan bırakılmaması gerekir. Bilişsel davranış terapisinde ise kişinin düşüncelerinin ve eylemlerinin önlenmesi için altta yatan korku gibi duygularla kişinin yüzleşmesi sağlanır. Böylece kişinin takıntılı davranışlarından uzaklaştırılması sağlanır.
Çoğunlukla haftalık periyotlarda yapılan terapi seansları yaklaşık olarak 12 ila 20 seans boyunca devam eder. Seans boyunca yapılan çalışmaların, gündelik hayatta da uygulanması, terapinin başarı şansını arttırır. Obsesif kompulsif bozukluk tedavisi ile kişinin yaşam kalitesi artar. Buna bağlı olarak kişinin sosyal ve meslek hayatı da önemli ölçüde düzelir.