Böbrekler kandaki atık maddeleri ve vücuttaki fazla su ve tuzu temizlemekten sorumlu, her iki boşluk bölgemizde yerleşmiş olan organlardır. Buradan kaynağını alan kanserlere böbrek kanseri adı verilir. Böbrek kanseri böbreğin idrarı üreten kısmından (parankim) ve idrarın toplandığı havuzcuktan (toplayıcı sistem) kaynaklanan kanserler olmak üzere ikiye ayrılır.
Böbrek Parankim Kanseri Kimlerde Sık Görülür?
Böbrek parankim kanserleri yetişkin kanserlerinin yaklaşık %3’ünü oluşturur. Erkek kadın oranı 2:1’dir ve sıklıkla 50-60 yaşlarında görülür. Doğuştan olan bazı böbrek hastalıkları (at nalı böbrek, polikistik böbrek hastalığı gibi) ve bazı sistemik hastalıkları (von Hippel-Lindau sendromu gibi) olanlarda böbrek kanserinin daha sık görüldüğü bilinmektedir.
Kronik böbrek yetmezliği olan hastalarda, sigara kullananlarda sık görülür. Ayrıca ağrı kesicilerin aşırı miktarda kullanılmasının da böbrek parankim kanseri oluşumu riskini arttırdığı bildirilmektedir.
Böbrek Kanseri İçin Risk Faktörleri Nelerdir?
Bir kişinin belirli bir hastalığa yakalanma şansını arttıran herşey o hastalık için risk faktörü sayılır. Erkelerde böbrek kanseri olma ihtimali kadınlara göre 2 kat daha fazladır.
Risk faktörleri şu şekilde sınıflandırılabilir;-
1- Çevresel veya işe bağlı risk faktörleri:
Sigara kullanımı
İçerisinde fenasetin olan ağrı kesiciler
Asbest işinde çalışanlar
Kadmiyum işinde çalışanlar -
2- Aileden geçiş: Tüberoz skleroz veya Von Hippel Lindau Hastalığı olan ailelerde böbrek tümörü görülme sıklığının arttığı bildirilmiştir.
Ailesel böbrek tümörlerinin iki taraflı olma özellikleri vardır. - 3- Diyet ve kilo: Bazı çalışmalar şişman ve yağlı yiyecek ile beslenenlerin böbrek kanseri olma riskinin fazla olduğunu bildirmiştir.
- 4- Hipertansiyon (Yüksek Tansiyon)
Böbrek Kanseri Tanısı Nasıl Belirlenir?
Tanıda klasik üçlü olarak bilinen idrarda gözle görülür kanama, yan ağrısı ve ele gelen kitle hastaların ancak %10-15’inde görülür. Birçok vaka herhangi bir nedenle yapılan görüntüleme sırasında tesadüfen saptanmaktadır.
Hastaların az bir bölümü de yayılıma bağlı yakınmalar nedeni ile başvurur; örneğin akciğer metastazında öksürük ve nefes darlığı, kemik metastazında kemik ağrısı veya kırık oluşması gibi. Bu şikayetler tanıya yardımcı olabilmektedir.
Böbrek toplayıcı sistem kanseri şüphesi oluşan hastalarda bilgisayarlı tomografi (CT) veya manyetik rezonans (MRI) görüntüleme tanıya yardımcı olabilir. Ancak bazen tanıyı koymak için fleksibl üreteroskop ile idrar yolundan girerek böbreğe ulaşmak ve tümörden biopsi almak gibi bir yöntem de gerekebilmektedir. Küçük tümörlerde bu yöntemle tümörü lazerle tedavi etmek de mümkündür.
Görüntüleme yöntemlerinin yaygın olarak kullanımı ile rastlantısal tanı konulan böbrek kanserlerinin oranı giderek artmaktadır. Günümüzde böbrek kanserlerinin 3/4 ’ünün rastlantısal olarak teşhis edildiği bildirilmektedir.
Böbrek Kanseri Nasıl Yayılım Yapar?
Böbrek kanserleri en sık akciğere metastaz (yayılım) yapar. Kanser daha az sıklıkla karaciğer, kemikler, böbrek üstü bezi, beyin ve lenf düğümlerine de yayılabilir.
Tümör çapı büyüdükçe, metastaz yapma riski de artar. Hekim gerekli gördüğü takdirde akciğer grafileri, kemik sintigrafisi, pozitron emisyon tomografisi gibi incelemelerle tanıyı netleştirir.
Böbrek Toplayıcı Sistem Kanserinin (Pelvis Renalis Tümörü) Belirtileri Nedir?
Böbrek toplayıcı sistem kanseri ender görülmektedir. Pelvis renalis ve üreter tümörü olarak bilinen toplayıcı sistem kanserleri mesane kanserleri ile benzer histolokik yapıdadırlar. Sigara içilmesi ve bazı kimyasal maddeler maruzkalmanın böbrek toplayıcı sistem kanseri oluşumu için risk oluşturduğu bilinmektedir.
Hastaların çoğu idrarda kanama fark eder. Bazen bu kanama pıhtılarla birlikte olabilir. Yan ağrısı, bulantı ve kusma sık olmayan semptomlardır.
Böbrek Kanseri Tedavisi Nasıl Yapılır?
Tedaviye başlamadan önce evrelendirme yapılır. Kanserin boyutunun ve yayılım düzeyinin belirlendiği evrelendirme sonucuna göre tedavi planlaması yapılmaktadır.
1. Evrede, böbrek kanserinde tümör 7 cm’den daha küçüktür ve sınırları da böbreğin içindedir.
2. Evrede, tümörün boyutları 7 cm’in üzerinde olmasına karşın böbrek dışındaki organlarda yayılım olmamıştır.
3. Evrede, kanser çevre dokuları ve lenf bezlerine yayılmıştır.
4. Evrede, kanser lenf bezleriyle birlikte, kemikler, akciğer ve karaciğer gibi uzak organlara yayılmıştır.
Cerrahi tedavi böbrek kanserinde esas tedaviyi oluşturur. En sık uygulanan cerrahi şekli radikal nefrektomidir. Bu ameliyatta böbrek ve çevresindeki tüm dokular çıkarılır. Bunun dışında böbreğin sadece bir noktasında yerleşmiş ve küçük tümörlerde veya sadece tümörlü tek böbreği olanlarda böbreğin tümünün çıkarılması yerine bugün parsiyel nefrektomi adı verilen sadece tümörlü doku çıkarılması işlemi de yapılabilmektedir. Bu işlemin tüm böbrek tümörlerinde yapılması mümkün olamamaktadır.
Hastalık akciğer veya büyük damarlarına sıçramışsa bu bölgelere de müdahale edilmesi gerekebilir. Büyük bir ameliyat olan böbrek tümörü ameliyatını her bünye taşıyamayabileceğinden bu konudaki kararın doktor, hasta ve hasta yakınlarının beraberce vermeleri gerekir.
Kemoterapi, kanser ilaçlarının ağızdan veya damarlardan hastaya verilmesi demektir. Günümüzde yeni geliştirilen kemoteropatik ilaçlar ile böbrek tümörlerinde önemli derece iyileşme sağlanabilmektedir.
Radyoterapide radyasyon ışınları kanser hücrelerini öldürür. Radyasyon tedavisi cerrahi uygulananlarda ek tedavi olarak veya genel durumu cerrahi tedavileri kaldıramayacak durumda olanlarda esas tedavi olarak uygulanır. İleri evrelerdeki kanserlerde yayılmalar (metastazlara) bağlı olarak ortaya çıkan kanama, ağrı gibi şikayetlerin tedavi edilmesinde de kullanılmaktadır.
Böbrek tümörleri de erken teşhis edildiklerinde tedavi şansları yüksek olan kanserlerdendir. Şüphe halinde bile teşhis ve tedavi edilmesi için ivedilikle hareket edilmesi gereken hastalıkların başında gelmektedir. Tedavi için doktor, hasta ve hasta yakınları birlikte karar vermelidir.
Böbrek Kanseri Tedavi Sonrası Kontrol Nasıl Olur?
Tedaviden sonra vücudun kendini toparlayabilmesi için zamana ihtiyacı vardır. Cerrahi sonrasında da ellerde ve ayaklarda karıncalanma, ağrı, uyuşma, konsantrasyon güçlüğü, yorgunluk gibi yan etkiler bir süre görülebilmektedir. Bu durumda hekimi bilgilendirmek gerekir.
Ayrıca, korunma amacıyla tedavi sonrasında düzenli kontroller de ihmal edilmemelidir. Beslenme, egzersiz ve stresi azaltma gibi sağlıklı yaşam kriterlerine uymaya özen gösterilmeli ve kesinlikle sigara kullanılmamalıdır.