Bütün sağlıklı çocuklar dil öğrenme yeteneği ile dünyaya gelir ve doğumdan sonraki birkaç gün içerisinde insan sesini diğer seslerden, annenin sesini ise diğer insanların sesinden kolayca ayırabilir. Bunlar, bebeklerin dil gelişimi için genetik yatkınlığını ortaya koyan önemli bulgulardır. Konuşmak için gerekli olan larenks ve ses telleri gibi yapılarda herhangi bir fizyolojik problem yoksa, işitme algısı normalse, bebeğin nörolojik gelişimi yeterli ise dil kazanımını doğal ve doğru bir şekilde gerçekleşir. Ancak konuşma için gerekli bileşenlerden birinde görülen herhangi bir sorun konuşma gecikmesine veya dil becerisinin kazanılmamasına yol açabilir. Çocuk konuşma yaşı gelmesine rağmen henüz konuşmaya başlamamış, dil ile ilgili gelişimde yaşıtlarından geride kalmış, ikili iletişimi işaretlerle veya tek tek kelimelerle sağlamanın ötesine geçememişse konuşma ile ilgili bir bozukluk olabileceği akla gelmelidir.
Bebekler Ne Zaman Konuşur?
Bebekler doğumdan hemen sonra ağlama, esneme, geğirme ve öksürme gibi yaşamsal faaliyetlerle ilgili sesler çıkarabilir.
Bu sesler dil becerisine yönelik bir bulgu olmasa da bebeğin larenks ve ses telleri gibi fizyolojik yapılarının doğru şekilde çalıştığının bir göstergesi olarak kabul edilebilir.- 2-5 aylık süreçte bebek gülme, gıgıldama gibi hoşnutluk belirten sesler çıkarmaya başlar.
- 4-8 ay arasında sesli ve sessiz harfleri öğrenir, tek hecelik sesler çıkarır ve halk arasında “agulama” olarak bilinen konuşma dönemi başlamış olur.
- Altı ayını doldurmuş olan bebek artık heceleri iyiden iyiye öğrenir ve özellikle “ba-ba”, “de-de” gibi kolay telaffuz edilen sesleri sık aralıklarla tekrarlamayı sürdürür.
- İlk sözcüklerin telaffuzu ise 8. ay ile 18. ay arasında, çoğunlukla 12. ayda gerçekleşir. Bu dönemde bebek “gel, git, dur, al, ver” gibi genellikle tek heceli sözcüklerle iletişim kurmaya başlar.
- 18 aylık olmuş bir bebeğin yaklaşık 10 sözcüğü tek tek söyleyebilmesi beklenir.
- Dil gelişimi doğru şekilde devam eden bebek ikinci yılın sonuna doğru iki farklı sözcüğü bir araya getirir, “topu ver” gibi anlamlı cümleler kurabilir. Bu dönemde duyduğu her sesi öğrenmeye son derece meraklı olan bebeğin kelime dağarcığı 200’e ulaşır.
- Sonraki yarım yılda ise bu sayı iki katına çıkar ve 2,5 yaşındaki bir bebek için normal kabul edilen kelime dağarcığı 400 civarındadır
- 3 yaş ile birlikte çoğu çocuk son derece akıcı konuşmaya, kendini çok daha kolay şekilde ifade etmeye başlar. Bu dönemde çocuk her zaman doğru fiil kalıplarını kullanamasa bile istediğini anlatacak cümleyi kolayca kurmayı başarır. Soru cümleleri ile olumsuz cümleler de ilk olarak 3 yaş civarında duyulur.
- 3,5 yaş ile çocuğun öğrenmiş olduğu kelime sayısı 1000’i aşar ve artık iletişim çok daha keyifli hale gelir.
- 4-4,5 yaşlarında çoğu çocuk doğru fiil kalıpları ile sorunsuz cümle kurmayı başarır.
Bebeklerde Konuşma Evreleri Nelerdir?
Bebeklerde konuşma evreleri yaşamın ilk bir yılı ve okul öncesi dönem olarak iki şekilde incelenebilir. İlk bir yıllık süreç prelinguistik evre olarak adlandırılır ve bu evrede bebek, kelimelerden önce ses ve mimiklerle iletişim kurmaya çalışır. İlk iki ayda ağız içerisinde bulunan kasların kontrolü sağlanır ve bebek babıldama (can-nonical babling) olarak adlandırılan konuşma dışı sesler çıkarmaya başlar. 5. aydan sonra ise ana diline ait ünlü sesleri telaffuz eder, 6. ay itibarıyla bu telaffuzları tekrarlar. Vokal jimnastik evresi olarak da adlandırılan bu evrede bebeğin hem kendi sesini hem de çevreden gelen benzer sesleri duyabilmesi dil gelişimi için son derece önemlidir. Bu evreden sonra 9. ay itibarıyla dile özgü ses kombinasyonlarının çıkarıldığı mırıldama-babıldama (variegeated babling) evresi başlar.
Daha sonraki süreç ise okul öncesi çağlara kadar devam eder ve temel dil yeteneklerinin kazanıldığı evre olarak tanımlanır. Bu evrede kelime dağarcığı oluşturulup geliştirilir, çevre ile iletişim doğrudan dil aracılığıyla kurulur ve iletişim yetenekleri şekillenir. Dolayısıyla bu evre konuşma gecikmesi gibi bulguların görünür hale geleceği ve eğer varsa altta yatan otizm, serebral palsi ve işitme kaybı gibi hastalıkların saptanabileceği önemli bir gelişim evresidir.
Konuşma Gecikmesi Neden Olur?
Konuşma, belirli kurallar ile düzenlenen sözlü bir iletişim sistemidir. Bu sistem her bireyin motor becerilerine ve zeka düzeyine göre bireysel olarak şekillenir ve aynı zamanda gerek genetik gerek çevresel pek çok faktörden büyük oranda etkilenir. Yapılan pek çok çalışma doğrultusunda sosyal çevre ile etkileşim düzeyi, kardeş sayısı, uzun hastalık dönemi ve prematüre doğum gibi durumların varlığı, anne-babanın eğitim durumu, ebeveyn veya bakıcı rolündeki kişinin yaklaşımı ve sosyoekonomik durum gibi pek çok faktörün bebeğin dil gelişimi üzerinde etkili olduğu söylenebilir.
Bununla birlikte bazı durumlar çocuklarda geç konuşma riskini artırır. Bunlar doğum öncesi ve doğum sonrası risk faktörleri olarak iki farklı şekilde sınıflandırılabilir. Bebeklerde geç konuşma riskini artıran doğum öncesi faktörler radyasyon veya toksik madde maruziyeti, enfeksiyon, kromozom anomalileri, annede hipotiroidi varlığı, işitme-görme kaybı ve travma olmak üzere çeşitlilik gösterir. Doğum sonrası faktörler ise prematür doğum, düşük doğum ağırlığı, hipoksi (oksijen yoksunluğu), uzamış sarılık, beslenme bozukluğu, enfeksiyon, doğumsal anomaliler, çevresel uyaran yoğunluğu, anne-bebek etkileşim eksikliği, tek çocuk olma durumu ve düşük eğitim düzeyi şeklinde sıralanabilir.
Tüm bunlar bebekte geç konuşma riskini artıran önemli faktörlerdir. Bununla birlikte işitme kaybı, işitsel nöropati bozuklukları, otizm spektrum bozukluğu, zeka geriliği, yarık damak-dudak anomalisi, çift anadil varlığı ve psikososyal yoksunluk gibi bazı durumlar doğrudan konuşma gecikmesine neden olabilir. Bunlardan birinin varlığında bebeğin tüm gelişiminin yakın takip edilmesi gerekir.
Geç Konuşan Çocuğa Ne Yapılmalıdır?
Konuşma ile ilgili herhangi bir bozukluk bebeğin iletişim alışkanlıklarını, psikososyal sağlığını, zeka düzeyini ve entelektüel gelişim temelini doğrudan etkiler. Dolayısıyla her şeyden önce konuşma gecikmesine yol açabilecek risk faktörlerinin bilinmesi ve bu faktörlerden birinin varlığında bebeğin gelişim uzmanları tarafından takibinin sağlanması gerekir.
Her bebeğin gelişim süreci kendine özgü farklılıklar gösterir. Bu nedenle yukarıda bahsi geçen konuşma evreleri bebeğin nörogelişimsel düzeyine, ailenin sosyokültürel özelliklerine, bebeğin büyüdüğü çevre şartlarına ve daha pek çok faktöre göre değişebilir. Bu nedenle belirtilen aylarda konuşmanın görülmemesi anne-babayı kaygılandırmamalı, konuşma becerisinin de okuma ve yazma gibi bir öğrenme süreci gerektirdiği bilinmelidir. Bu noktada çocuğu geç konuşan anneler konu ile ilgili detaylı bilgi sahibi olmaya özen göstermeli, bebeğin gelişimini doğru şekilde takip edebilmek için alanında uzman çocuk gelişimciler ve pediatristlerle iş birliği içerisinde olmalıdır. Siz de kız veya erkek çocuğun geç konuşması ile ilgili herhangi bir kaygı yaşıyorsanız gelişimsel pediatri birimine başvurmayı ihmal etmeyin.