Arama

Üzgünüz, Aradığınız Sonuç Bulunamadı

Aramanızla eşleşen herhangi bir sonuç bulunamadı, lütfen arama terimlerinizi değiştirerek tekrar deneyiniz.

Omurilik Kanserinde Yaşam Süresi: Prognozu Etkileyen Faktörler

image

Omurilik kanseri teşhisi hem hasta hem de yakınları için derin bir endişe ve pek çok soruyu beraberinde getiren zorlu bir süreçtir. Her bireyin hastalığı kendine özgü bir seyir izler ve tedaviye farklı yanıtlar verir. Bu yazı, omurilik kanseriyle ilişkili prognozu ve yaşam süresini etkileyen temel faktörleri açıklamayı amaçlamaktadır.

Prognoz, bir hastalığın gelecekteki olası gidişatı hakkında yapılan tıbbi bir tahmindir ve bir kesinlik içermez. Omurilik kanseri söz konusu olduğunda bu tahmin, birçok kişisel değişkene bağlıdır. Tümörün türü, evresi, omurilik içindeki tam konumu ve yayılım derecesi en önemli faktörler arasında yer alır. Bununla birlikte hastanın yaşı, genel sağlık durumu ve bağışıklık sisteminin gücü de prognozu doğrudan etkiler. Doktorlar, genel istatistikler yerine bu kişisel verileri dikkate alarak bir değerlendirme yaparlar.

Tedavi süreci de prognoz üzerinde oldukça belirleyicidir. Cerrahi müdahalenin başarısı, radyoterapi veya kemoterapi gibi tedavilere verilen yanıt ve uygulanan destekleyici bakımlar, omurilik kanseri yaşam süresi beklentisini önemli ölçüde değiştirebilir. Bu nedenle süreç her hasta için benzersizdir ve genel beklentiler yerine daima kişisel duruma odaklanmak esastır.

Omurilik Kanseri Nedir?

Omurilik kanseri, merkezi sinir sisteminin önemli bir parçası olan omurilikte veya onu çevreleyen dokularda meydana gelen anormal hücre büyümelerini ifade eder. Omurilik, beynin alt kısmından başlayıp omurga boyunca uzanan ve vücudun tüm bölgelerine sinir mesajları taşıyan hayati bir yapıdır. Bu karmaşık ağ; hareket, duyu ve organ fonksiyonları gibi temel vücut işlevlerini kontrol eder. Bir tümör bu hassas bölgede oluştuğunda sinirlerin sıkışmasına, hasar görmesine veya işlev bozukluğuna yol açarak çeşitli nörolojik belirtilere neden olabilir.

Omurilik tümörleri, kökenlerine göre temel olarak iki ana kategoriye ayrılır: primer ve sekonder (metastatik) tümörler. Primer omurilik tümörleri doğrudan omuriliğin kendisinden, omuriliği saran zarlardan (meninksler) veya omurilik sinir köklerinden kaynaklanır. Bu tümörler ependimom, astrositom, meningiom veya schwannom gibi farklı türlerde olabilir ve genellikle yavaş büyürler. Omuriliğin dar bir kanal içinde yer alması nedeniyle iyi huylu olsalar bile büyüdükçe omurilik ve sinir kökleri üzerinde baskı oluşturarak ciddi sorunlara yol açabilirler.

Diğer yandan metastatik omurilik tümörleri veya sekonder tümörler, vücudun başka bir bölgesinde başlayan kanserin omuriliğe yayılmasıyla oluşur. Akciğer, meme, prostat ve böbrek kanserleri gibi birçok farklı kanser türü, kan dolaşımı aracılığıyla omurgaya yayılarak burada tümör odakları oluşturabilir. Omurgada görülen tümörlerin büyük çoğunluğu bu tür metastatik omurilik tümörleri olarak karşımıza çıkar. Bu tümörler genellikle kötü huyludur ve daha hızlı ilerleme eğilimindedir. Hem primer hem de metastatik omurilik tümörleri, omuriliğin kritik fonksiyonlarını etkileyebilir ve tedavi edilmedikleri takdirde felç, duyu kaybı, mesane veya bağırsak kontrol sorunları gibi ciddi sonuçlara yol açabilir.

Omurilik kanserinin kesin nedenleri tam olarak bilinmese de bazı omurilik kanseri risk faktörleri tanımlanmıştır. Genetik yatkınlıklar, özellikle nörofibromatozis tip 1 ve 2 gibi kalıtsal sendromlar, omurilik tümörü gelişme riskini artırabilir. Ayrıca daha önce radyasyona maruz kalmak da bir omurilik kanseri risk faktörü olarak kabul edilmektedir. Zayıflamış bir bağışıklık sistemi de bazı tümör türlerinin gelişimine katkıda bulunabilir. Ancak, çoğu durumda omurilik kanserinin spesifik bir nedeni bulunamaz. Her vaka kendi içinde değerlendirilirken tümörün iyi huylu mu kötü huylu mu olduğu, büyüklüğü, yerleşimi ve hastanın genel sağlık durumu, hastalığın seyri ile yaşam süresi üzerindeki en belirleyici faktörler arasında yer alır. İyi huylu tümörler genellikle cerrahi ile tamamen çıkarılabilir ve hastanın prognozu daha iyi olabilirken kötü huylu tümörler daha agresif tedavi yaklaşımları gerektirir ve yaşam süresi beklentisini olumsuz etkileyebilir.

Omurilik Kanserinde Yaşam Süresini Etkileyen Faktörler

Omurilik kanseriyle mücadele eden bir bireyin yaşam süresi beklentisi, birçok dinamik faktöre bağlı olarak büyük farklılıklar gösterir. Bu karmaşık süreçte kesin bir zaman dilimi belirtmek mümkün olmasa da hastalığın seyrini ve omurilik kanseri yaşam süresi beklentisini şekillendiren temel etkenleri anlamak hem hasta hem de yakınları için önemlidir. Bu faktörler, hastalığın biyolojik yapısından hastanın kişisel özelliklerine, uygulanan tedavilerden tümörün spesifik niteliklerine kadar geniş bir yelpazeyi kapsar.

Tümörün tipi ve derecesi, omurilik tümörü prognozu üzerinde en belirleyici faktörlerin başında gelir. Omurilik tümörleri iyi huylu (benign) veya kötü huylu (malign) olabilir. İyi huylu tümörler genellikle daha yavaş büyür ve cerrahiyle tamamen çıkarılma olasılıkları daha yüksektir. Bu durum daha olumlu bir yaşam beklentisi sunar. Kötü huylu tümörler ise daha agresif bir seyir izleyerek hızla yayılabilir ve tedaviye direnç gösterebilir. Astrositom, ependimom, meningiom veya schwannom gibi farklı tümör türlerinin her birinin kendine özgü biyolojik davranışları ve tedaviye yanıtları bulunur. Ayrıca tümörün vücudun başka bir bölgesinden omuriliğe yayılması (metastatik tümör) da prognozu olumsuz etkileyen kritik bir faktördür.

Hastalığın evrelemesi, bir diğer önemli unsurdur. Diğer kanser türlerinde olduğu gibi omurilik kanseri evreleri de tümörün boyutuna, yayılım derecesine ve uzak organlara ulaşıp ulaşmadığına göre belirlenir. Erken evrelerde teşhis edilen ve henüz yayılmamış tümörler için tedavi seçenekleri daha etkilidir. Bu durum omurilik kanseri yaşam süresi beklentisini artırır. Evre ilerledikçe tümörün kontrol altına alınması zorlaşır. Farklı omurilik kanseri evreleri, farklı tedavi protokolleri gerektirdiği için evreleme, tedavi planının oluşturulmasında ve hastanın gelecekteki durumu hakkında tahmin yürütülmesinde temel bir referans noktasıdır.

Tümörün konumu ve büyüklüğü de prognozu doğrudan etkiler. Omurilik, beyinden çıkan ve tüm vücuda yayılan sinirlerin geçtiği hayati bir yapıdır. Boyun, sırt veya bel bölgesindeki tümörlerin farklı riskleri ve tedavi zorlukları bulunur. Özellikle boyun omuriliğindeki tümörler, solunum gibi kritik fonksiyonları etkileyebileceği için daha ciddi sonuçlar doğurabilir. Tümörün omurilik sinirlerine yaptığı baskı semptomları şiddetlendirerek kalıcı hasara yol açabilir. Büyük tümörlerin cerrahi olarak tamamen çıkarılması zorlaşırken küçük ve iyi sınırlı tümörler daha kolay tedavi edilir ve genellikle daha iyi bir omurilik tümörü prognozu sunar.

Hastanın genel sağlık durumu ve yaşı da önemli etkenler arasındadır. Genel sağlık durumu iyi olan ve başka kronik hastalığı bulunmayan bireyler, kanser tedavilerinin yan etkilerine karşı daha dirençli olabilirler. Bu hastaların tedavi süreçlerini daha rahat atlatması ve iyileşme hızlarının yüksek olması beklenir. Genç hastalar genellikle daha güçlü bir bağışıklık sistemine sahip olduklarından, agresif tedavilere dayanma kapasiteleri daha fazladır. İleri yaştaki hastalarda ise mevcut sağlık sorunları nedeniyle tedavi seçenekleri kısıtlanabilir.

Ayrıca tümörün genetik ve moleküler özellikleri de prognozu etkileyebilir. Bazı omurilik tümörleri, belirli genetik mutasyonlar taşır. Bu mutasyonların varlığı, tümörün davranışını öngörmede ve hedefe yönelik tedavilerin etkinliğini belirlemede önemli ipuçları sunar. Modern onkolojik yaklaşımlar, bu genetik profillere göre kişiselleştirilmiş tedavi stratejileri geliştirerek daha iyi sonuçlar elde etmeyi hedefler.

Uygulanan tedavi yöntemleri ve bu tedavilere alınan yanıt da yaşam süresi üzerinde belirleyici bir etkiye sahiptir. Cerrahi müdahale, radyoterapi, kemoterapi veya hedefe yönelik tedavilerin kombinasyonu ile tümörün özelliklerine göre kişiselleştirilmiş bir tedavi planı oluşturulur. Cerrahide tümörün tamamının başarılı bir şekilde çıkarılması, hastalığın tekrarlama riskini azaltarak yaşam beklentisini artırabilir. Radyoterapi ve kemoterapi, kötü huylu tümörlerin büyümesini kontrol altına alarak veya yok ederek etkili olabilir. Tedavilere erken yanıt veren ve yan etkileri iyi yönetilen hastaların prognozu genellikle daha iyidir. Bu nedenle alanında uzman doktorlar tarafından belirlenen doğru tedavi stratejileri, omurilik kanseriyle mücadelede hayati önem taşır.

Omurilik Kanseri Tedavi Yöntemleri ve Yaşam Süresine Etkileri

Omurilik kanseri teşhisi sonrası uygulanan tedavi yöntemleri, hastalığın seyrini ve hastanın gelecekteki yaşam kalitesini belirleyen en önemli unsurlardan biridir. Modern tıp, omurilik tümörleriyle mücadelede birden fazla omurilik kanseri tedavi seçenekleri sunarak hastaların prognozunu iyileştirmeyi hedefler. Bu tedaviler, tümörün tipine, büyüklüğüne, yerleşim yerine, yayılım derecesine ve hastanın genel sağlık durumuna göre kişiselleştirilmiş bir plan dahilinde uygulanır. Tedavilerin amacı; tümörü kontrol altına almak, semptomları hafifletmek, sinir fonksiyonlarını korumak ve potansiyel olarak omurilik kanseri yaşam süresi beklentisini artırmaktır.

Cerrahi Müdahale
Cerrahi, çoğu omurilik tümöründe ilk tercih edilen tedavi yöntemidir. Ameliyatın birincil amacı, tümör dokusunu mümkün olduğunca tamamen çıkarmaktır. Tümörün tamamen çıkarılması, omurilik üzerindeki baskıyı hafifleterek sinir fonksiyonlarının düzelmesine ve hastalığın tekrarlama riskinin azalmasına yardımcı olur. Bu durum hastanın yaşam kalitesini önemli ölçüde artırırken uzun dönem prognoz üzerinde de olumlu etki yaratır. Ancak tümörün kritik sinir yapılarına yakınlığı veya yayılımı nedeniyle tam çıkarım her zaman mümkün olmayabilir. Bu durumlarda tümörün büyük bir kısmını çıkarmak (debulking) bile semptomları hafifletmek ve diğer tedavi yöntemlerinin etkinliğini artırmak için önemlidir. Cerrahi sırasında mikrocerrahi teknikler ve nöromonitorizasyon (sinir izleme) sistemleri kullanılarak omuriliğin ve sinirlerin korunması hedeflenir. Başarılı bir cerrahi, omurilik kanseri yaşam süresi için en umut verici başlangıçlardan birini oluşturur.

Radyoterapi (Işın Tedavisi)
Radyoterapi, yüksek enerjili ışınlar kullanarak kanser hücrelerini yok etmeyi veya büyümelerini durdurmayı amaçlayan bir tedavi yöntemidir. Genellikle cerrahi sonrası kalan tümör hücrelerini temizlemek, cerrahiye uygun olmayan tümörleri küçültmek veya metastatik tümörlerin semptomlarını kontrol altına almak için kullanılır. Kötü huylu tümörlerde veya tümörün tamamen çıkarılamadığı durumlarda radyoterapi, hastalığın ilerlemesini yavaşlatmada ve ağrı gibi semptomları yönetmede kritik bir rol oynar. Modern radyoterapi teknikleri (örneğin stereotaktik radyocerrahi), sağlıklı dokuları koruyarak tümöre daha yüksek dozlarda ışın vermeyi mümkün kılar. Bu sayede yan etkileri minimize ederken tedavi etkinliğini artırır.

Kemoterapi
Kemoterapi, kanser hücrelerini öldürmek veya büyümelerini engellemek için ilaçların kullanıldığı sistemik bir tedavi yöntemidir. Omurilik tümörlerinde kemoterapinin etkinliği, tümörün tipine ve özelliklerine göre değişir. Bazı tümör türleri kemoterapiye daha duyarlıdır. Kemoterapi genellikle radyoterapi veya cerrahi ile birlikte, tümörün yayılmasını kontrol altına almak veya tekrarlama riskini azaltmak amacıyla kullanılır. Özellikle metastatik omurilik tümörlerinde veya bazı primer tümör tiplerinde kemoterapi önemli bir omurilik kanseri tedavi seçenekleri arasında yer alır.

Hedefe Yönelik Tedaviler ve İmmünoterapi
Geleneksel tedavilere ek olarak son yıllarda hedefe yönelik tedaviler ve immünoterapi gibi yeni omurilik kanseri tedavi seçenekleri geliştirilmiştir. Hedefe yönelik tedaviler, kanser hücrelerinin büyümesi ve yayılması için gerekli olan spesifik molekülleri hedef alır. İmmünoterapi ise hastanın kendi bağışıklık sistemini kanserle savaşması için güçlendirir. Bu yenilikçi yaklaşımlar, özellikle belirli genetik mutasyonlara sahip tümörlerde veya standart tedavilere yanıt vermeyen durumlarda umut vadeder. Klinik araştırmalar, bu tedavilerin omurilik kanseri prognozu üzerindeki potansiyel etkilerini araştırmaya devam etmektedir.

Multidisipliner Yaklaşım
Omurilik kanserinin tedavisinde, beyin ve sinir cerrahları, radyasyon onkologları, tıbbi onkologlar, patologlar, radyologlar ve fizik tedavi uzmanları gibi farklı branşlardan uzmanların iş birliği içinde çalışması hayati öneme sahiptir. Multidisipliner bir ekip, her hasta için en uygun ve kapsamlı tedavi planını oluşturarak tedavi başarısını maksimize eder. Bu yaklaşım, tümörün karmaşık doğası ve omuriliğin hayati fonksiyonları göz önüne alındığında, hastanın genel sağlık durumunu, yaşam kalitesini ve potansiyel yaşam süresini en iyi şekilde yönetmek için esastır. Doğru tedavi kombinasyonları ve titiz takip sayesinde hastaların hem fiziksel hem de psikolojik olarak desteklenmesi, omurilik kanseriyle mücadelede başarıyı önemli ölçüde artırır.

Omurilik Kanseri Teşhisi ve Prognoz

Omurilik kanserinde erken teşhis, tedavi başarısını ve hastanın yaşam beklentisini doğrudan etkileyen en önemli faktördür. Hastalık erken evrede yakalandığında tümör genellikle daha küçük ve yayılmamış olur. Bu durum, cerrahi müdahale gibi tedavi yöntemlerinin etkinliğini artırır ve daha olumlu bir sonuç alınmasını sağlar. Dolayısıyla omurilik tümörü belirtileri fark edildiğinde vakit kaybetmeden tıbbi yardım almak hayati önem taşır.

Omurilik kanseri teşhisi, detaylı bir nörolojik muayenenin ardından çeşitli görüntüleme teknikleri ve biyopsi ile kesinleştirilir. Manyetik Rezonans Görüntüleme (MR), omuriliğin ve çevre dokuların ayrıntılı görüntülerini sunarak tümörün boyutunu, yerini ve sinirlerle olan ilişkisini net bir şekilde gösterdiği için altın standart kabul edilir. Bilgisayarlı Tomografi (BT) ise özellikle tümörün kemik yapıları üzerindeki etkisini değerlendirmek için kullanılır. Bu yöntemlere ek olarak, kanserin vücudun başka bölgelerine yayılıp yayılmadığını anlamak amacıyla PET-BT taramaları da yapılabilir. Şüpheli bir kitle tespit edildiğinde, tümörün iyi huylu mu kötü huylu mu olduğunu kesin olarak belirlemek ve tedavi planını oluşturmak için biyopsi (doku örneği alınması) işlemine başvurulur.

Prognoz kelimesi, bir hastalığın gelecekteki seyrine ilişkin tıbbi tahmini ifade eder ancak kesin bir sonuç belirtmez. Doktorlar, omurilik tümörü prognozu yaparken birçok faktörü birlikte değerlendirir. Tümörün tipi, derecesi (agresifliği), büyüklüğü, omurilik içindeki konumu ve yayılım düzeyi (evresi), bu tahminin temelini oluşturur. Bunun yanı sıra hastanın yaşı, genel sağlık durumu ve bağışıklık sisteminin gücü de prognozu etkileyen önemli unsurlardır. Bu veriler ışığında, her hasta için kişiye özel bir omurilik tümörü prognozu oluşturulur.

Hastanın tedaviye verdiği yanıt, başlangıçta belirlenen prognozu zamanla değiştirebilir. Cerrahi, radyoterapi veya kemoterapi gibi tedavilere olumlu yanıt veren, tümör büyümesi kontrol altına alınan hastaların yaşam beklentisi artar. Bu süreç, düzenli kontrollerle yakından takip edilir. Sonuç olarak, her vaka benzersizdir ve tedavi planı multidisipliner bir yaklaşımla hastanın bireysel koşullarına göre şekillendirilmelidir.

Yaşam Kalitesini Artırma ve Destekleyici Bakım

Omurilik kanseri teşhisiyle başlayan tedavi süreci, hastalar için fiziksel ve duygusal açıdan oldukça yıpratıcı olabilir. Bu zorlu dönemde hastalığı tedavi etmenin yanı sıra hastanın genel omurilik kanseri yaşam kalitesi düzeyini korumak ve iyileştirmek de büyük önem taşır. Destekleyici bakım, tedavi sürecinin ayrılmaz bir parçası olarak hastaların semptomlarını yönetmelerine, fiziksel işlevlerini sürdürmelerine ve duygusal olarak güçlenmelerine yardımcı olur.

Palyatif bakım, yaygın kanının aksine sadece yaşam sonu bakımı değildir. Bu yaklaşım, teşhis anından itibaren uygulanabilen ve hastaların ağrı, bulantı, yorgunluk gibi semptomlarını hafifletmeyi amaçlayan bütüncül bir bakım türüdür. Semptomların kontrol altına alınmasıyla hastalar, ana tedavilerine daha iyi yanıt verebilir ve günlük aktivitelerine daha fazla katılabilir. Erken başlayan palyatif bakım, hastaların omurilik kanseri yaşam kalitesi üzerinde gözle görülür bir iyileşme sağlar.

Fizik tedavi ve rehabilitasyon programları, omurilik kanseri hastaları için hayati önem taşır. Tümörün omurilik üzerindeki baskısı veya cerrahi müdahale sonrası gelişebilecek güçsüzlük, denge sorunları ve hareket kısıtlılıkları fizik tedaviyle büyük ölçüde giderilebilir. Uzman fizyoterapistler eşliğinde yapılan egzersizler kas gücünü artırır, esnekliği geri kazandırır ve hastaların günlük yaşam aktivitelerini daha bağımsız yapabilmelerine olanak tanır. Bu süreç, hastanın kendine olan güvenini yeniden inşa ederek iyileşmeyi hızlandırır.

Omurilik kanseriyle mücadele, anksiyete, depresyon ve korku gibi duygusal zorlukları da beraberinde getirebilir. Bu noktada psikolojik destek devreye girer. Uzmanlar eşliğinde yapılan terapiler, hastaların duygusal yüklerini hafifletmelerine, stresle başa çıkma stratejileri geliştirmelerine ve hastalığın getirdiği değişikliklere uyum sağlamalarına yardımcı olur. Aile üyelerine yönelik destek programları da sürecin daha sağlıklı yönetilmesinde etkilidir.

Doğru beslenme, tedavi sürecinde vücudun direncini artırıp iyileşmeyi desteklemek için kritik bir faktördür. Beslenme uzmanları, hastanın ihtiyaçlarına özel diyet programları ile kilo kaybını önlemeye, enerji seviyelerini korumaya ve bağışıklık sistemini güçlendirmeye yardımcı olur. Yeterli protein, vitamin ve mineral alımı doku onarımını destekler ve tedavilerin yan etkileriyle mücadelede önemli rol oynar. Tüm bu destekleyici bakımlar, hastaların fiziksel, zihinsel ve ruhsal refahını artırarak genel omurilik kanseri yaşam kalitesini yükseltmeyi hedefler.

Sıkça Sorulan Sorular
Tam iyileşme; tümörün tipine, evresine ve tedaviye verdiği yanıta bağlıdır. İyi huylu tümörler, erken teşhis edilip cerrahiyle tamamen çıkarıldığında yüksek oranda iyileşme gösterebilir. Kötü huylu tümörlerde ise öncelikli hedef; tümörü kontrol altına almak, yayılımını durdurmak ve yaşam kalitesini koruyarak ömrü uzatmaktır. Gelişen tedavi yöntemleri sayesinde birçok hasta için uzun süreli remisyon (hastalığın belirtisiz dönemi) sağlamak mümkündür. Bu nedenle her vaka, kendi özelinde değerlendirilerek tedavi edilmelidir.
Omurilik kanserinde yaşam süresi, hastalığın evresiyle yakından ilişkilidir. Tümörün yayılım göstermediği erken evrelerde prognoz genellikle daha olumludur. Bu dönemde tümör daha küçük olduğundan cerrahiyle tamamen çıkarılma ihtimali artar ve tedaviye yanıt daha başarılı olur. İleri omurilik kanseri evreleri, tümörün büyüdüğü ve çevre dokulara yayıldığı (metastaz yaptığı) anlamına gelir. Bu durum tedavi sürecini zorlaştırarak omurilik kanseri yaşam süresi beklentisini düşürür. Dolayısıyla erken teşhis, prognozu iyileştiren en önemli faktördür.
Tedavi sonrasında yaşam kalitesini korumak ve olası bir nüksü erken fark etmek için düzenli doktor takibi esastır. Bu süreçte belirlenen aralıklarla kontrol muayenelerine gitmek, görüntüleme testlerini ve kan tahlillerini yaptırmak gerekir. Tedaviye bağlı güçsüzlük veya hareket kısıtlılıkları için fizik tedavi ve rehabilitasyon programları büyük fayda sağlar. Ek olarak dengeli beslenmek, düzenli ve hafif egzersiz yapmak, stresten uzak durmak gibi yaşam tarzı değişiklikleri de genel iyileşme sürecini destekler ve hızlandırır.
Omurilik kanserlerinin büyük çoğunluğu kalıtsal değildir ve genellikle rastgele gelişir. Bu nedenle ailesinde omurilik kanseri öyküsü olan birinin risk altında olduğu söylenemez. Ancak nörofibromatozis tip 1 ve 2 gibi bazı nadir genetik sendromlar, omurilik tümörü gelişme riskini artırabilir. Aile geçmişinizde bu tür sendromlar veya tekrarlayan kanser vakaları varsa, genetik danışmanlık alarak kişisel risk faktörlerinizi öğrenmeniz faydalı olacaktır.
En yaygın omurilik kanseri belirtileri tümörün omurilik içindeki konumuna göre farklılık gösterir. Genellikle ilk şikâyet; sırt, boyun veya bel bölgesinde geceleri artan ve istirahatle geçmeyen sürekli bir ağrıdır. Tümör büyüdükçe kollarda veya bacaklarda güçsüzlük, uyuşma, karıncalanma ve his kaybı gibi nörolojik sorunlar ortaya çıkar. İlerleyen vakalarda ise denge sorunları, yürüme güçlüğü ve mesane veya bağırsak kontrolünün kaybı gibi ciddi omurilik kanseri belirtileri görülebilir. Bu şikayetler, tümörün sinirler üzerindeki baskısından kaynaklanır.
Omurilik kanseri şüphesi veya belirtileri durumunda başvurulması gereken ana bölüm Beyin ve Sinir Cerrahisi (Nöroşirürji) bölümüdür. Nöroşirürji uzmanları, omurilik tümörlerinin cerrahi tanı ve tedavisiyle ilgilenir. Teşhis kesinleştikten sonra tedavi süreci; Tıbbi Onkoloji, Radyasyon Onkolojisi (ışın tedavisi) ve Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon gibi bölümlerin dahil olduğu multidisipliner bir yaklaşımla yönetilir. Bu ekip, hasta için en uygun ve kapsamlı tedavi planını birlikte oluşturur.
PROF.DR. MEHMET OSMAN AKÇAKAYA
PROF.DR. MEHMET OSMAN AKÇAKAYA
Beyin ve Sinir Cerrahisi (Nöroşirürji)
Gayrettepe
Florence Nightingale Hastanesi
Gayrettepe Florence Nightingale Hastanesi
PROF.DR. CENGİZ KUDAY
PROF.DR. CENGİZ KUDAY
Beyin ve Sinir Cerrahisi (Nöroşirürji)
Gayrettepe
Florence Nightingale Hastanesi
Gayrettepe Florence Nightingale Hastanesi
PROF.DR. İLHAN ELMACI
PROF.DR. İLHAN ELMACI
Beyin ve Sinir Cerrahisi (Nöroşirürji)
İstanbul
Florence Nightingale Hastanesi
İstanbul Florence Nightingale Hastanesi
DOÇ.DR. AZMİ TUFAN
DOÇ.DR. AZMİ TUFAN
Beyin ve Sinir Cerrahisi (Nöroşirürji)
Kadıköy
Florence Nightingale Hastanesi
Kadıköy Florence Nightingale Hastanesi
DOÇ.DR. RAMAZAN SARI
DOÇ.DR. RAMAZAN SARI
Beyin ve Sinir Cerrahisi (Nöroşirürji)
İstanbul
Florence Nightingale Hastanesi
İstanbul Florence Nightingale Hastanesi
DOÇ.DR. İLYAS DOLAŞ
DOÇ.DR. İLYAS DOLAŞ
Beyin ve Sinir Cerrahisi (Nöroşirürji)
İstanbul
Florence Nightingale Hastanesi
İstanbul Florence Nightingale Hastanesi
UZM.DR. AZAT MUSTAFAYEV
UZM.DR. AZAT MUSTAFAYEV
Beyin ve Sinir Cerrahisi (Nöroşirürji)
İstanbul
Florence Nightingale Hastanesi
İstanbul Florence Nightingale Hastanesi
OP.DR. SELHAN KARADERELER
OP.DR. SELHAN KARADERELER
Beyin ve Sinir Cerrahisi (Nöroşirürji)
İstanbul
Florence Nightingale Hastanesi
İstanbul Florence Nightingale Hastanesi
OP.DR. HACI MEHMET SAYGI
OP.DR. HACI MEHMET SAYGI
Beyin ve Sinir Cerrahisi (Nöroşirürji)
Ataşehir
Florence Nightingale Hastanesi
Ataşehir Florence Nightingale Hastanesi
İletişim Formu
Yukarı Kaydır
loading