Kardiyovasküler Hastalık Riski ve Önleme Merkezi

Kardiyovasküler Hastalık Riski ve Önleme Merkezi
Her yıl ülkemizde ve dünyada yapılan istatistik çalışmalarının sonuçlarına göre, en fazla ölüm oranı kalp-damar hastalıkları nedeniyle görülüyor. Tıpta ve teknolojideki bütün ilerlemelere, tetkik ve tedavi alanındaki tüm yeniliklere rağmen bu sıralama uzun yıllardır aynı şekilde devam ediyor. Oysa kalp-damar hastalıkları; sağlıklı yaşama dikkat edildiğinde, gerekli parametrelere bakılarak uygun tedbirler alındığında büyük oranda önlenebilen ve zamanında teşhis konulduğunda tedavisi mümkün olan hastalıklar arasında yer alıyor.

Kişiye özel tanı ve tedavi yaklaşımı uygulanıyor

Hipokrat’ın “Hastalık yoktur, hasta vardır” sözü, bu noktada çok derin ve kapsamlı bir anlam taşıyor. Bu söz, her hastalığın kendini farklı kişilerde farklı şekilde gösterebildiğini ve tedaviye yaklaşımın da bu doğrultuda olması gerektiğini hatırlatıyor.
Herkesin DNA özellikleri farklılık gösteriyor. Dolayısıyla bu özellik adli tıpta kimlik belirleme amacıyla kullanılıyor. Vücudun yapıtaşı olarak adlandırılan DNA’lardaki bu farklılık, kişiler arasındaki yapısal değişiklikleri de belirliyor. Bu farklılıklar, kişinin genetik olarak bazı hastalıklara daha yatkın olmasını belirlemenin yanı sıra risk faktörlerine karşı hassasiyetini ve vücudun ilaçlara karşı tepkisini de etkiliyor. Benzer şekilde, kişilerin ruhsal ve zihinsel yapıları da farklılık gösteriyor. Olaylara karşı olan tepkiler ile bunların bünyede bıraktığı etkiler farklı olabiliyor. Dolayısıyla farklılıklar kişiden kişiye değiştiği gibi aynı kişide de zaman içerisinde değişebiliyor. Bu dönemsel değişiklikler göz ardı edildiğinde, kalıcı olumsuz etkilere de yol açabiliyor.

Grup Florence Nightingale Hastaneleri Kardiyovasküler Hastalıkları Önleme Merkezimizde; kişiye özel bir yaklaşımla, risk faktörleri de buna göre değerlendirilerek, gerekli tedbirlerin alınmasına çalışılıyor. Hastaların; yaşam tarzı değişiklikleri, doğru beslenmesi ve stresle başa çıkması gibi önemli konularda yeni yol haritaları çiziliyor.

Kimler Risk Altında?

Kalp-damar sağlığı açısından riskli grupta olan kişiler, belirli özellikleriyle toplumda ayrılıyor. Buna göre, risk faktörleri şöyle sıralanıyor:
  • Yaş: Erkeklerde 45 yaşın üstü, kadınlarda 55 yaşın üstü ve menopoz sonrası dönem riskli kabul ediliyor.
  • Cinsiyet: Erkeklerde, kadınlara oranla daha sık görülüyor.
  • Aile hikayesi: Birinci derecede akrabalarda erken yaşta kalp-damar hastalığı ve ani ölüm görülmesi risk faktörleri arasında yer alıyor.
  • Sigara içmek
  • Hipertansiyon (140/90 mmHg ve daha üzeri tansiyon değerine sahip olmak)
  • Kolesterol (İyi (HDL) kolesterolün 40 mg/dl’den düşük, total kolesterolün 200 mg/dl’den fazla olması, kötü (LDL) kolesterolün de 130 mg/dl’den fazla olması)
  • Hareketsizlik: Günlük 30 dakika düzenli yürüyüş yapmak dahi kalp-damar hastalıkları açısından oluşan riski düşürmeye yardımcı oluyor.
  • Diyabet: Şeker hastalığı olarak da bilinen diabetus melitus, damar ve sinir yapısını bozuyor.
  • Fazla kilo: Vücut kitle indeksi ve bel çevresinin yüksek olması risk faktörleri arasında yer alıyor. Vücut kitle indeksi, kilogram cinsinden vücut ağırlığının, metre cinsinden boyun karesine bölünmesiyle elde ediliyor (VKİ: kg/m2). Vücut kitle indeksinin 25’in üzerinde olması veya bel çevresinin erkeklerde 102 cm, kadınlarda ise 88 cm’nin üzerinde olması riskli kabul ediliyor. Bu ölçüler, aynı zamanda diyabet ve tansiyon yüksekliği riskini de arttırıyor.
  • Stres: Uzun zaman, sürekli strese maruz kalmak, kalp-damar hastalıklarının gelişmesini ve acil komplikasyonları kolaylaştırabiliyor.
Yaş, cinsiyet ve aile öyküsü değiştirilemez risk faktörleri iken hareketsizlik, fazla kilo ve sigara içmek değiştirilebilir faktörler arasında yer alıyor. Aynı şekilde kolesterol yüksekliği, hipertansiyon ve diyabet de diyet ve ilaçla düzeltilerek, kontrol altına alınabiliyor. Stresi yönetmeyi öğrenmek de kişinin elinde. Bunun için zaman zaman stresten uzaklaşarak, zihni dinlendirecek keyifli hobiler kazanmanın yanı sıra gerekirse profesyonel yardım almak da önem taşıyor.

Risk Kontrol Programı Nedir?

Risk kontrolü, çoğu zaman multidisipliner yaklaşım gerektiriyor. Farklı branşlardan, farklı risk faktörlerini kapsayan sağlık problemleri nedeniyle takip edilen hastaların tıbbi bilgilerinin kalp-damar hastalığı riski yönünden bir merkezde toplanarak yönetilmesi önem taşıyor. Bu kapsamda, Grup Florence Nightingale Hastaneleri Kardiyovasküler Hastalıkları Önleme Merkezimizde birtakım risk kontrol programları uygulanıyor. Bunlar;
  • Sigara bırakma programı,
  • Solunum egzersizleri,
  • Hipertansiyonu önleme ve komplikasyonlarından korunma programı,
  • Hiperkolesterolemiyi kontrol altına alma programı (Her kolesterol yüksekliğinde ilaç verilmeyerek, hasta kalp-damar hastalığı açısından özel risk değerlendirme testine tabi tutuluyor.),
  • Sağlıklı beslenme programı,
  • Hipertansiyonu kontrol altına almada yardımcı beslenme diyeti (DASH diyeti)
  • Hiperkolesterolü önlemeye HDL’yi yükseltmeye yardımcı beslenme diyeti,
  • Diyabeti kontrol altına almada yardımcı beslenme diyeti,
  • Kilo kontrolü amacıyla beslenme diyeti,
  • Fiziksel aktivite programı ve stres yönetimi,
  • Psikolojik destek,
  • Yoga, pilates dersleri.

Kalp-Damar Sağlığına İlişkin Hangi Testler Uygulanıyor?

  • Efor testi,
  • Ekokardiyografi,
  • Elektrokardiyografi (EKG),
  • Koroner anjiyo CT (Çok kesitli BT anjiyografi/Multislice kardiyak BT),
  • Koroner anjiyografi ve kalp kateterizasyonu,
  • T dalga alternans testi.

Kardiyovasküler Hastalık Riski ve Önleme Merkezi biriminden
Uzman Görüşü Alın

Uzman Görüşü Alın

Adınız Soyadınız
Telefon Numarası
Eposta Adresiniz